Femme fatale
Fransızcadan gelen sözcükler, ilişkiye girdiği erkeklere sonunda büyük sıkıntılar yaşatan çekici ve baştan çıkarıcı kadın anlamında kullanılmaktadır. Fransızcadaki anlamı ise "felakete neden olan kadın"dır. Elbette bir m it olarak karşımıza çıkar.
Örneğin dünyada bu başlık altına alınan isimler bize ılık tutacaktır. I. Dünya Savaşı yıllarında, dansçı kimliği altında Almanya hesabına çalışan casus Mata Hari, Fransız besteci Georges Bizet'nin 4 perdelik muhteşem opera eserinde anlatılan ve 1830 civarlarında İspanyanın Sevil şehrinde geçen hikayede, baş kadın oyuncu olan çok güzel ve ateşli bir tabiatasahip, tütün fabrikasında işçi olarak çalışan, çingene kız Carmen'dir önemli iki örnektirler.
Her ikisi de ne yazık ki öldürülür.
Diğer yandan, Kırgızlar ve Kazaklardan Gagavuzlara pek çok Türk milletinin ve Anadolu Türklerinin folklorunda yer etmiş Albıs da bir çeşit femme fatale olarak değerlendirilebilir. Türkiye'de özellikle Elâzığ, Kahramanmaraş, Çukurova, Manisa ve Muğla'da canlı kalmış Albıs inancı içinde, öncelikle lohusa dönemi yaşayan kadınlara ve bebeklerine musallat olmakla birlikte, genç kızlara, atlara ve nihayet erkeklere geleni de vardır. Sarışın ve güzel bir genç kadın görünümünde gelen Sarı Albıs; şehvetli, çekici bir kadındır ve Sarı Hummaya neden olur.
Yine Anadolu'da eski zamanlara bakarsak karşımıza femme fatale olarak çıkacak bir isim daha mevcuttur. O da Osmanlının sonunu başlatan Hürrem Sultan'dır.
Hürrem Sultan Avrupa'da bilinen adıyla La Rossa veya Roxelana; Osmanlı İmparatorluğu'nun onuncu padişahı ve 89. İslam Halifesi I. Süleyman'ın nikahlı eşi, sonraki padişah II. Selim ile Şehzade Mehmed, Mihrimah Sultan, Şehzade Abdullah, Şehzade Bayezid ve Şehzade Cihangir'in annesidir. Osmanlı sarayında yaptıkları ile Osmanlı'nın emme fatale'si olmayı hak eder.
Bu konuyu her ne kadar sözcük kökeni akını ifade etse de, sadece kadınlarla sınırlı tutmak istemedim.
Erkeğin femme fatale tiplemesine dönük yaklaşımında çeşitli farklar bulunmakta. Bir anlamda, femme fatale'nin zıt kutbunda, hayatını kadınları sıfırlamaya adamış erkek tipi olarak anlatabiliriz. İyi bir örneği Uğultulu Tepeler'deki Heathcliff karakteridir. Ya da mesela Amerikalı yazar J. D. Salinger'in tek bir iyi roman ve birkaç iyi hikaye çıkarabilmek için, birçok kadının kişiliğini ve varlığını bilinçli ve sistemli olarak sömürdüğü iddia edilir.
Femme fatale kadın ya da erkek olsun, biliyoruz ki tarihte kalmış br kavram değil. Günümüze adar gelmiş bir kavramdır.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.