Kaynakların değerlendirilmesinde nüfusun önemi

Yayın Tarihi: 20/02/13 10:53
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
KKTC'de bazı kişiler, çağdışı ideolojik saplantıların etkisinden kurtulamadığı için, bazı kişiler güvenlik sorunlarını öne sürerek,bazı kişiler duygusal nedenlerle, bazı kişiler de siyasi düşüncelerle, nüfusumuzun artmasına karşı çıkıyor .

İçimizdeki bazı işbirlikçilerin ise, sırf Rumların en güçlü siyasi kozu olan, nüfus üstünlüğünün etkisiz duruma getirilmemesi için, nüfusumuzun artmasını engellemeğe çalıştığı inkar edilemeyen bir gerçektir.

İşte bu nedenle konuya dar açıdan baktığı için, bilinçsizce nüfus artışına karşı çıkanların, gerçekleri anlamasına yardımcı olmak, sırf Rumların nüfus üstünlüğü kozlarının elinden alınmaması için ,nüfusumuzun artmasını engellemeğe çalışanları da, halkımızın tanımasına katkıda bulunmak düşüncesiyle, sade bir vatandaş olarak, gerçekleri ortaya koymakta yarar görüyorum.

Her şeyden önce, az nüfus; az iş, az istihdam, az üretim, az gelir, fakirlik, işsizlik, kaynakların atıl kalması ve sonuçta devletimizin dış yardımla ayakta durabilmesine sebep olur.

İnsan emeği,her zaman üretimin, ekonomik büyümenin ve ülkenin kalkınmasının kilit noktasını oluşturur. İnsan emeği olmadan, ekmek de olamaz, ekonomi de.Ekonomik büyümenin temel unsuru da insan ve iş gücüdür.

İnsan emeği üretim sürecinin en önemli faktörüdür.Çünkü diğer tüm üretim faktörleri, emeğin etrafında oluşur.İş bölümüne sağladığı olanaklarla emek, üretimin, dolayısı ile, ulusal gelirin artmasına yol açar.Yaşamımızdaki amacın gerçekleşmesine hizmet eder, aracılık eder, refaha ve mutluluğa kavuşulmasını sağlar.

Ülkelerin serveti, topraktan çok insan emeğine bağlıdır.Çünkü ülkelerin zenginliğini artıran temel etken, emektir.Kalkınmış tüm ülkelerde emeğin, sermaye birikiminin sağlanmasında önemli katkısı olmuştur.

Çünkü mevcut kaynakları kullanacak ve üretken kılacak, sermaye birikimini sağlayacak unsurları, bir araya getirecek ve üretimi sağlayacak olan tek faktör, özü itibarı ile, insanı ifade eden emek faktörüdür.

Doğa anamız tüm ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek güçtedir.Zaten yaşamamız için ihtiyacımız olan her şeyi bize vermiştir.Fakat ihtiyaçlarımız hazır olarak sunulmamıştır. Bunlardan yararlanmamız için, emek harcamamız gerekir.

İnsan, iş gücü veya emek olmadan; üretim, yiyecek, giyecek, okul, araba, konut,yol ve benzeri çağdaş gereksinimlerimiz de olmaz.

Klasik ekonomi teorilerinde insan, ülkelerin ekonomik gücünün ve büyümesinin kaynaklarından, en önemlisidir.

Klasik ekonomi felsefesinin öncülerinden Smith (1776) 'Dünyanın her yerinde zenginlik, altınla ya da gümüşle değil, aslında emekle satın alınmıştır.' Servetin kaynağı, emek olduğuna göre, bir ülkenin yıllık emeği , bütün üretimi yaratan emek toplamıdır.'demiştir.

Marx (1867) ise emeği 'her şeyden önce kişi ile doğa arasında meydana gelen maddi alış verişi; başlatıcı,düzenleyici ve kontrol edici bir unsur olarak nitelendirmiş ve emeğin 'değer yaratıcı' 'değeri koruyucu ve aktarıcı yönleri üzerinde yoğunlaşmıştır.

KKTC'deki duruma baktığımız zaman, mevcut nüfusumuzla ekonomimizin ayakta durabilmesi kesinlikle mümkün değildir.

Yaşanan dönemde başta tarım, turizm, sanayi, inşaat olmak üzere, tüm ekonomik kesimlerin faaliyetleri, kuzeyden gelen soydaşlarımız sayesinde sürdürülebilmektedir.

Ülkemizde bugün hizmet veren, tesisatçı, demirci, dülger gibi sanatçıların tümüne yakını kuzeyli soydaşlarımızdır.

Önümüzdeki yıl Anavatandan gelecek olan suyun değerlendirilebilmesi için, yoğun iş gücüne ihtiyaç duyulacaktır.

Aksi halde gelecek olan su, barajda kalıp tuzlanacak ve harcanan emekler ile paralar heba olacaktır.

Mevcut gerçeklere rağmen, dar bölgecilik zihniyeti ile hareket etmek,yabancı düşmanlığı yapmak ,çeyrek asırdan beri bizimle yaşayan kuzeyli soydaşlarımızın ayrılmasını istemek, ayrılmaları için baskı yapmak, insan haklarına aykırı, baskıcı ve mantık dışı yasal düzenlemeler ile ayrılmalarına sebep olmak,ekonomimize, kalkınmamıza ve refahımıza karşı yapılabilecek kötülüklerin en büyüğüdür.

Yanşan dönemde 80,000 kuzeyli soydaşımızın ayrılması sonucu, yüzlerce iş yerinin kapanması, boşalan binlerce konuta kiracı bulunamaması, özel kesimin işlerinin azalması ve ortaya çıkan ekonomik bunalımdan, herkesin, özellikle de politikacıların gereken dersi alması ve ülkemizin çıkarı için daha basiretli bir nüfus politikasını benimsemesi gerekir.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.