İÇ HABERLER
okuma süresi: 13 dak.

Mimarlar Odası Başkanı Azmi Öge: "Çarpık şehir..."

Mimarlar Odası Başkanı Azmi Öge: "Çarpık şehir..."

Mimarlar Odası Başkanı Azmi Öge, Lefkoşa Surlariçi bölgesinin tarihi dokusuna değinerek, "Bunu bir turizm potansiyeli olarak kullanabilmek için öncelikle bölgeyi yaşatmalıyız. Yaşatmaktan kasıt ise binaların mevcut fonksiyonlarını iyi değerlendirip halkın hafızasından silinmeyecek şekilde iyileştirmeler yapmaktır" dedi.

Yayın Tarihi: 11/07/14 10:00
okuma süresi: 13 dak.
Mimarlar Odası Başkanı Azmi Öge: "Çarpık şehir..."
A- A A+

Kıbrıs Postası - Eniz ORAKCIOĞLU

Öge, Lefkoşa'da bina kullanımı, fonksiyonu, boşluk ve doluluk oranını net rakamlarla bilinmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Bunları yapamıyorsak çağdaş toplumdan bahsetmemeliyiz. Bir taraftan planlama yapıyorsunuz, fakat diğer taraftan da konut stokunuzu bilmiyorsunuz" diye konuştu

Lefkoşa'nın Surlariçi'nde birçok bina yıkılmaya yüz tutmuş ve tehlike arz etmekte. Öte yandan özellikle Lefkoşa'da oluşan çarpık yapılaşma da göze batmakta.

Kıbrıs Postası'na açıklamalarda bulunan Mimarlar Odası Başkanı Azmi Öge, Surlariçi bölgesi için mekânsal alanların kullanımı amaçlı yarışma düzenleneceğini belirterek, "Surlariçi'ne özgü bir ticari tabela disiplini getirmemiz gerekiyor, çünkü tarihi yapılarımız maalesef tahrip ediliyor ve aynı zamanda kent ölçeğine uymayan büyük ticari tabelalar var. Tabelaları kendi ölçeğimize çekecek, tabela kullanımına yeniden şekil ve belli bir disiplin verecek, bir proje yarışması hedefliyoruz" dedi.

"Surlariçi'ndeki binalarda iyileştirme yapılmalı"

Mimarlar Odası Başkanı Azmi Öge, Lefkoşa Surlariçi bölgesinde Lefkoşa Türk Belediyesi ve Vakıflar idaresini ciddi oranda mülkleri olduğunu belirterek, "Bu mülklerin envanterinin alınıp ivedilikle bir fonksiyon belirlemesi yapılmalı ve kullanıma geçmesi lazımdır. Turist Surlar içine geldiğinde ne görecek, bugün Surlariçi'nde ki evlerin arasından geçerken, herhangi bir evin panjurunun kafasına düşme tehlikesi varsa ki bu binalar oldukça fazla, ne olacak. Yapılan yayalaştırma ve iyileştirme gibi çalışmalar olsa bile bunun mekânsal boyutu olmadığı sürece gelen turist ve yaşayan insan orada ne bulacak. Surlariçi'nde yıkılmak üzere olan ve yıpranan bu binalar çok değerli yapılardır. Elimizde tarih anlamında değerli bir doku var ve bunu turizm potansiyeli olarak verimli kullanabilmek adına öncelikle bunları yaşatmalıyız. Yaşatmaktan kastım ise binaların mevcut fonksiyonlarını iyi değerlendirip de halkın hafızasından silinmeyecek şekilde iyileştirmeler yapmaktır" şekillinde konuştu.

"Yaşamı değiştirmeden, yaşama müdahale edilmeli"

Azmi Öge, Yapılan iyileştirmelerden sonrada kent, hafızasından farklı bir fonksiyona büründürülmemesi gerektiğine dikkat çekerek, "Aynı şekilde kent için bütüncül dönüşüm projelerimde hazırlanmamalı. Yani kentli ve yaşayanlarla birlikte onlara daha kaliteli mekânlar sağlayarak, yaşam standartlarını yükselterek dönüşümü sağlamalıyız. Yoksa gerek kullanıcılar, gerek ziyaretçilere aniden yeni kullanım alanları ve yaşam biçimleri oluşturmak büyük bir problemdir. Daha önce bunun örneği Belediye Pazarında yaşanmıştır. Belediye Pazarı komple kapatıldı ve tamir edildi, ama maalesef daha sonra yaptığımız gözlem ve konuşmalardan öğrendik ki insanların ayağı kesildi ve alışkanlıkları değiştiği için artık pazara gelmemeye başladılar. O zaman yaşamı değiştirmeden, yaşama müdahale edilmeli" diye konuştu.

"Bina sahiplerine yaptırım uygulanmalı"

Öge, konu ile ilgili olarak da bina sahiplerine kararlılıkla yaptırım uygulanması gerektiğini söyleyerek, "O tarihi eser olan binalar sizin malınız olabilir, ama kaderine terk etmek doğru bir çözüm değildir. Eğer siz kendinizin olan bir malı sahiplenip de laiki gibi yaşatamıyorsanız bunu devlet kendisi alıp yapmalı ve mal sahiplerine de bu konuda ciddi yaptırımlar uygulanmalı, çünkü orada oynayan bir çocuğun, gezen bir turistin başına yıkılabilir ve böyle bir durum hiçte hoş olmaz. Meydanlar kentlinin toplanma alanlarıdır, sokaklarda koridorlarıdır. Benim yürüdüğüm koridorlarda, benim mekânlarımda sen o tehlikeyi orada bırakamazsın. Bu senin inisiyatifine kalan bir konu değil ve bu konuda yasal mevzuatı takip edenler yaptırım uygulamak zorundadır" dedi.

"Kenti dolaşabilmek için rutin bir ağ olmalı"

Öğe, Bu konu ile ilgili olarak yeni Belediye Başkanı Mehmet Harmancı ile görüştüklerini belirterek, "Surlariçi'ndeki yıkılmak üzere olan ve kaderine terk edilen evler üzerinde durduk. Bu konularda da bütün paydaşlar toplanarak kısa, orta ve uzun vadeli çözüm önerilerinin oluşturulmasına karar verdik. Ama ivedilikle alınması gereken kararların olduğunu da belirttik. Bunlardan birincisi toplu taşımacılıktır. Toplu taşımacılık konusunda da Belediye Başkanına öneriler sunduk. Ne yapılabiliri ortaya koyduk ve bu bağlamda teşvike edici basit önlemler acilen alınmalı, bunun yanında Surlariçi'nin de kendi içinde kenti rutin dolaşan bir ağı olması gerektiğini söyledik. Yazın sıcaklarda dışarıda durulmadığı için Lefkoşa turist kaybediyor ve rehberler tarafından durak noktası olmaktan çıkarılıyor, çünkü Lefkoşa'da yaş ortalaması yüksek bir turist potansiyelimiz vardır ve bu doğrultuda gelen turistler için yürüme parkuru vardır" şeklinde konuştu.

"Tarihi yapılar tahrip ediliyor"

Öğe, sözlerine şu şekilde devam etti; "Meclis Başkanı ile yaptığımız görüşme sonrasında, Lefkoşa Girne Kapısı bölgesine, İnönü Meydanına mekânsal alanların kullanımı ile ilgili bir yarışma düzenlemeyi kararlaştırdık. Bu projeyi en kısa zamanda hayata geçireceğiz, bazı sıkıntılar vardı onları aştık, şimdi yeni bir belediye oluştu, onun oturmasını bekliyoruz, çünkü burada belediye mülk sahibidir ve onları da sistemin içinde olması lazım. Surlariçi'ne özgü bir ticari tabela disiplini getirmemiz gerekiyor, çünkü tarihi yapılarımız maalesef tahrip ediliyor ve aynı zamanda kent ölçeğine uymayan büyük ticari tabelalar var. Biz bu tabelaları kendi ölçeğimize çekecek, tabela kullanımına yeniden şekil ve belli bir disiplin verecek, yaşlı ve engelli kullanımını da kent içinde gerçekleşmesini sağlayacak bir proje yarışması hedefliyoruz."

"Acil yaralara müdahale edilmeli"

Mimarlar Odası Başkanı Azmi Öge, Belediye ile konuştukları bir diğer konunun bina envanterinin oluşması ile ilgili olduğunu vurgulayarak, "Lefkoşa'da bina durumları, kullanımı, fonksiyonu, boşluk ve doluluk oranını net rakamlarla bilinmesi gerekiyor. Bunların yanında nüfusu saymamızda şarttır, ama maalesef biz nüfusu bile sayamıyoruz. Bunları yapamıyorsak eğer çağdaş toplumdan bahsetmemeliyiz. Bir taraftan planlama yapıyorsunuz, fakat diğer taraftan da konut stokunuzu bilmiyorsunuz. Gelişim kapasitemizi bilmeden kabataslak yaklaşık rakamlarla planlama yapıyorsunuz. Bu aynen ölçeği bilmeden yemek yapmaya benzer veya hesabı yapılmamış binaya göz kararı demir eklemeye benzer. O bina şans eseri ayakta da durabilir ama ilk sıkıntıda yıkıla da bilir. Dolayısı ile potansiyelimiz vardır ve yapılmayacak bir şey değildir. Ama doğru verileri edinip hiç gecikmeden ve uzun vadelide düşünmeden çok acil önlemler alınmalıdır. Komada veya ağır bir hasta geldiğinde, uzun vadeli tetkikler yaparsınız ama acil kanamayı durduracak önlemleri hemen o an yapmanız lazım. Biz Lefkoşa da bu durumdayız acil yaralara müdahale etmemiz lazım" dedi.

"Ülke devlet politikaları ile yürütülmeli"

Öge, Lefkoşa'da sürekli değişkenlik arz eden bir imar mevzuatının olduğunu belirterek, "Ülke hükümet politikaları ile değil, devlet politikaları ile yürütülmelidir. Yakın geçmişimize baktığımız zaman 2 sene içinde 3 hükümetle yüz yüze geldik ve hükümetler her değiştiğinde kadro değişiklikleri olması sebebi ile bir daireye gittiğinizde aynı müdürü bir daha göremiyorsunuz. Örneğin biz 1'inci mevzuatı ele alana kadar değişikliğe gidildi ve hal böyle olunca da biz yeniden başlayıp 2006'ya dönüp, 2014'e yeniden gelmek zorundayız. Yine biz 2014'e gelene kadar mevzuat yine değiştirilecek ve biz bunu bu şartlarda daha ileri safhalara yürütmeye çalışacağız. Bizim bir devlet politikamız olması lazım ki herkes yaptığı yatırımdan önce bu yatırımı yaparsa ne olacağını bilsin" diye konuştu.

"Konutların ortasına apartman yükseliyor"

Öge, Lefkoşa'da müstakil evler arasından büyüyen apartmanları şu şekilde yorumluyor; "İnsanlar bu apartman katlarını yaparken ihtiyaçları olmasa da 'Şimdi hakkım var. Ben bu hakkı kazanmışken üst katı yapayım temelleri de üzerinde bırakayım, 4 katlı düşüneyim oğlum kızım gelsin yerleşsin' düşüncesi ile reel anlamda kendi kendimize bir problem yaratıyoruz ondan sonra yarattığımız problemi de çözmeye çalışıyoruz. İnsanlar devlet mekanizmasına güvenmiyor. Dolayısı ile bir hakkı aniden elde etmişken bir bakıyoruz konutların ortasına apartman yükseliyor. Eğer siz kişiye her ne olursa olsun haklarının korunacağına dair güvence verirseniz bu boş ve ölü yatırımlardan kurtuluruz. Örneğin, sizin elinizde bir arazi vardır, o arazinin imar durumu 4 katken yarın 2 kata düşürüldüğünde, sizin o gasp edilen hakkınızı bir şekilde alırsınız. Aynı şekilde yol geçeceğinde de hakkınız vardır. İnsanların birçoğu arazilerinden yol geçeceğini öğrendiği zaman sırf yol o araziden geçmesin diye ihtiyaçları olmadıkları halde konut yapıyorlar, bu endişe doğru değildir. Birçok ölü yatırımın ve çarpıklığın sebebi de budur."

"Çarpık yapılaşma değil, çarpık düzenimiz var"

Kaçak yapıların belirlenmesi gerektiğine dikkat çeken Öğe, "Aynı zamanda vizyon ve ileriye dönük imar çalışmalarında paydaşların hepsini katıp çalışma yapılmalıdır. Bakıldığında belediyeler kentle ilgili alınan kararlarda sonradan söz sahibi oluyorlar ve görüş verir durumdadırlar. Bir başka olguda şudur; bir taraftan siz yeni konut yapacak insanlara metresin veya fonksiyonu için kavga ederken, diğer taraftan sosyal konut bölgesinde yıkılıp yeniden farklı bir şekilde yapılan ticaret haneler oluşuyor ve bu halkın gözünde güvensizlik oluşturuyor ve bu konuda hiçbir tedbir alınmıyor, hiçbir yıkım yapmıyor ve yaptırımda uygulanmıyor. Bunların yanında tek kat planlama onayını almış bir kişi ilerde izni verenlerin el ayak çekmesi ile tek katın üzerine apartman kaldırıyor. Sonrasında da çocuklarıma bir hane ev verdin, çocuğum sokakta mı kalsın diye muhabbetlere girilerek kavga izinsiz kat çıkanlar tarafından kazanılıyor ve gasp ettiği hakkı kazanılmış hak olarak görüyorlar. Bizim esas bu ülkede çarpık yapılaşma değil, çarpık düzenimiz vardır" şeklinde konuştu.

"Başladığı gün yıkılmalı"

Azmi Öğe, kaçak yapılara başlandığı gün yıkılması gerektiğini belirterek, "Yıkılma konusunda farklı duygusal boyutlar da işin içine girer. Sıkıntı yasaların eşit uygulanmadığı noktada ortada çıkıyor, çünkü birine yapma derken, yasayı tanımayıp yapana da yıktırmıyorsun. Tabi ki burada küçük toplum olmanın sıkıntısı da var, herkes bir birini tanıyor. Kaçak yapılar konusu ile ilgili olarak LTB ile Ocak ayında imzaladığımız ve Mart'tan itibaren hayat geçen Kontrol ve Denetimin ivedilikle hayata geçmesi ve belediyenin kontrolünden geçmeyen hiçbir yapının ayağa kalkmaması gerekiyor. Burada önemli kriterlerden bir tanesi de tabeladır. Bir evde tadilat bile yapılsa eğer orada tabela yoksa tadilat direk durdurulmalıdır" diye konuştu.

"Planlama ilkelerini tek başımıza yapma niyetinde değiliz"

Öğe, sözlerine şu şekilde son verdi; "Yapı konusunda bizim en fazla mağdur olduğumuz nokta planlama kararlarında tek bir otoriterin yani Şehir Planlama dairesinin varlığıdır. Dolayısı ile siyasi bir otoritenin etkin olduğu bir ortamda kararlarda siyasi otoritenin değişikliğine göre farklılık arz edebiliyor. Ama bu noktada nedense Sivil Toplum Örgütümün karar alma aşamasında sisteme dâhil olması pek istenmiyor ve görüş verme pozisyonunda bırakılıyor. Biz bu planlama ilkelerini tek başımıza yapma niyetinde değiliz, ama karar süreci içerisinde biz kendi varlığımızı da ortaya koyarsak daha sonra açıklanan metin üzerinde de eleştiri yapma hakkına sahip oluruz. En azından planlama ilkelerinde göre hazırlanan kararların siyasi çıkarlara göre değiştirilmesi bu süreçte sivil toplum örgütleri kullanılarak engellenebilir."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.