Talat: Ağustos'da al-ver başlar

Cumhurbaşkanı Talat, Doğu Akdeniz Üniversitesinde (DAÜ) Kıbrıs Politikalar Merkezi tarafından düzenlenen konferansta, devam eden müzakere süreciyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

''İleri ki süreçte iki önemli dönüm noktası bulunduğunu, bunlardan birinin Türkiye'nin AB sürecinin değerlendirileceği 2009 yılı sonu, diğerinin de KKTC'de 2010 yılı Nisan ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunu'' belirten Talat, ''Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce referandumun yapılmasında çok büyük yarar olacağını'' kaydetti.

Talat, ''Seçim kampanyası da başladıktan sonra artık müzakereler bu kampanyadan da etkilenebileceği için o güne gelmeden önce bir referandumun gerekli olduğu düşünülmektedir'' dedi.

Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'ın müzakere sürecine ilişkin takvim belirlemeye karşı olduğunu, ancak süreçte doğal takvimin işlediğini kaydeden Talat, takvimle ilgili yaptığı açıklamaların Türk tarafının ve kendisinin planı ve düşünceleri olduğunu, uluslararası toplumun da Türk tarafı gibi düşündüğünü söyledi.

-ULUSLARARASI TOPLUMUNUN İLGİSİ-

Uluslararası toplumun süreçle ilgili ciddi yaklaşımları olduğunu ifade eden Talat, şunları söyledi:

''Gerek Birleşmiş Milletler (BM) çevreleri, gerekse büyük ülkeler, İngiltere başta olmak üzere, bu konuda ciddi bir hazırlıkları var, veya yaklaşımları var diyebilirim. Aynı zamanda ABD'nin yeni yönetimi herhalde bu çizgiyi izleyecektir. Bu konuda herhangi bir sinyal almış değiliz şu ana kadar. Sayın (ABD Başkanı Barack) Obama'nın ve ondan önce Sayın (ABD Dışişleri Bakanı Hillary) Clinton'un Türkiye ziyaretlerinde verdiği mesajlar dışında fazla bir bilgi sahibi değiliz, ama çok büyük ihtimalle uluslararası toplumla birlikte hareket edeceğinden, Amerikalılar da aynı çizgiyi izleyeceklerdir.''

-''HRİSTOFYAS'IN TAKVİM ALERJİSİ VAR''-

Rum lideri Hristofyas'ın ''takvim alerjisi'' olduğunu ve takvim belirlemeye karşı çıktığını kaydeden Talat, ''Türk tarafının ve kendisinin planının; önümüzdeki 3-4 toplantıda ekonomi başlığının görüşmesini tamamlamak, 5 toplantı gibi bir sürede de diğer iki konu olan toprak ile güvenlik ve garantiler konusunu da tamamladıktan sonra Hristofyas'la düşünce bazında vardıkları mutabakata göre ikinci gözden geçirmeye başlamak olduğunu'' söyledi.

İkinci gözden geçirmede, bütün konuları yeniden ele alacaklarını belirten Talat, ''Yeni yaklaşımlar sağlayabildiğimiz takdirde sağlayacağız ve umuyoruz ki (Türk tarafı olarak) Ağustos tatilinden sonra ciddi bir al-ver süreci ve bu ciddi al-ver sürecinden sonra yine umuyoruz ki, ortak metin, varabileceğimiz anlaşma metni referanduma sunulabilecektir. Bu da yıl sonu veya 2010 başı belki olabilecektir'' diye konuştu.

-''YENİ EVRE REFERANDUMUN YOLU''-

''Müzakerelerde gelinen evrenin, içinde referandumun da olduğu yeni bir evrenin başlangıcı veya yolunu işaret ettiğini belirten Talat, şunları söyledi:

''Ben, bütün sorunlarına rağmen müzakere sürecinin iyi ilerlediğini düşünüyorum. Müzakerelerin devam ediyor olması, her iki tarafın da müzakereleri sürdürme konusunda kararlılıklarını ortaya koymuş olmaları ve bunu defalarca teyit etmiş olmaları ve masadan kalkma gibi bir niyetleri bulunmadığını ifade etmeleri sanıyorum önemlidir. Müzakerelerin başarılması için ilk olması gereken altyapı, ön koşul budur.''

-ULUSLARARASI YARDIM-

KKTC Cumhurbaşkanı Talat, ''çok konuda, çok ciddi yakınlaşmalar sağlandığını, yakınlaşmanın sağlanmasında liderler seviyesi dışında uzmanların ve temsilcilerin yürüttüğü müzakerelerin çok büyük rolü olduğunu'' anlattı.

Tüm ilerlemeye rağmen, her konuda anlaşma olmadan anlaşma metninin referanduma sunulmayacağını ifade eden Talat, ''her konuda anlaşma olmadan, hiçbir konuda anlaşılmış olmayacağını'' anımsattı. Talat, tarafların da her konuda anlaşmasının çok zor olduğu dikkate alındığında, uluslararası toplumun bu noktada daha aktif olmasına ihtiyaç olduğunu belirtti.

Uluslararası toplumun aktif olması konusunda Hristofyas'la ayrıldıklarını, Hristofyas'ın, ''Bu çözüm Kıbrıs'ta olmalıdır'' dediğini aktaran Talat, ''Doğrudur, ana bölüm Kıbrıs'ta olacak ama, uluslararası yardım almadan da sorunların mutlak olarak çözülebildiği olaylar son derece enderdir'' dedi.
AA