Niyazi Kızılyürek "Cumhurbaşkanlığı Seçimi, Görüşmeci Lider Seçimidir"
<P>"Kıbrıs Sorununda İç ve Dış Etkenler", "Paşalar Papazlar", "Ulus Ötesi Kıbrıs", "Milliyetçilik Kıskacında Kıbrıs" gibi yayınlanmış çok sayıda kitabı bulunan Güney'deki Kıbrıs Üniversitesi'nin Türkoloji bölümü öğretim üyesi Niyazi Kızılyürek, seçimleri değerlendirdi.</P>
Anketler seçimden Eroğlu'nun çıkacağını gösteriyor. Ne oldu da Talat popülaritesini kaybetti?
Kuzey Kıbrıs'ta yapılacak seçimlerin nasıl sonuçlanacağını tahmin etmek oldukça zor. Söylenenlerin aksine, Eroğlu'nun seçimi kazanacağına kesin gözüyle bakamayız. Her ne kadar geçen yıl yapılan milletvekilliği seçiminde Derviş Eroğlu ve partisi Ulusal Birlik Partisi büyük bir başarı elde ederek tek başına iktidar olduysa da, bunun cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de tekrarlanacağını ileri sürmek doğru olmaz diye düşünüyorum.
Kuzey Kıbrıs'ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri bir bakıma "görüşmeci lider" seçme işlemidir ve bu boyutuyla da iç politik kaygılarla belirlenen bir seçim değil. O makama seçilen kişi "geleceğin Kıbrıs'ına", hatta buna bağlı olarak Türk-AB ilişkilerinin seyrine dair söz söyleyen kişi olacak.
Bu açıdan bakılınca da Eroğlu'nun ortaya koyduğu siyasetin Kuzey Kıbrıslı seçmenin arzu ve isteklerini ne kadar temsil ettiği epeyce tartışmalı. Eroğlu, en iyi durumda statükonun devamını vaat edebilir. Oysa statükonun sürdürülebilir olmadığını yurttaşlar her gün tecrübe ederek yaşıyor. Örneğin, Avrupa mahkemelerinde alınan bir karar, yurttaşın kullanmakta olduğu mülkiyetin kendine ait olmadığını hatırlattığında, o yurttaşa Eroğlu'nun önereceği fazla bir şey yoktur.
Olası bir yenilgide Talat'ın yerine Eroğlu'nun gelecek olması müzakereler sürecini nasıl etkiler?
Derviş Eroğlu'nun seçimi kazanması halinde Kıbrıs müzakerelerinin olumsuz yönde etkileneceğine kuşku yok. Derviş Bey, her şeyden önce BM'nin çizdiği çözüm parametrelerinin dışında bir "çözüm" tahayyül etmekte. Hem bugüne kadar izlediği siyasetin, hem de partisinin aldığı Kıbrıs kararları Eroğlu'nun iki ayrı devlete dayalı konfederal bir düzen öngördüğünü göstermekte.
Oysa BM kararları Kıbrıs'ta iki toplumlu, iki bölgeli federal bir devlet kurulmasına dayanmakta. İki devletli çözüm geçmişte Rauf Denktaş'ın izlediği siyasetti ve Türk tarafı bu yüzden çok zor duruma düşmüştü.
AKP hükümetinin Türkiye'nin Kıbrıs politikasını gözden geçirerek "bir adım öne" geçmesi hiç de kolay olmadı. Şimdi o eski siyasete geri dönmek, Türkiye'yi genel olarak zor durumda bırakacağı gibi, Türk-AB ilişkilerinin seyrini de olumsuz yönde etkileyecek. Böyle bir gelişme, yani Eroğlu'nun seçimi kazanması, 2004'te yapılan referandumlardan beri zor durumda bulunan ve bu zor durumdan çıkmaya çalışan Kıbrıs Rum tarafını rahatlatacak. Kıbrıs Rum tarafı, böyle bir durumda, çözüm iradesi sınanmadan, Kıbrıs müzakerelerinin olası olumsuz seyrinden Türk tarafını sorumlu tutacak ve bunu dünyaya öyle yansıtacak.
Kıbrıs'ta seçim sonrası yaşanacak gelişmeler Türkiye'yi nasıl etkiler?
Türkiye-AB ilişkilerinde Kıbrıs sorunu yüzünden ve üstelik Türk tarafının tutumu sonucunda ortaya çıkacak olumsuz gelişmeler Türkiye'nin iç politik gelişmelerine olumsuz yönde yansıyacak. Böyle bir gelişme demokratikleşme sürecini tehlikeye sokabilir ve içe kapanık, milliyetçi söylemlerin daha da güçlendiği bir ortamın şekillenmesine yardımcı olabilir. Unutulmamalıdır ki, Kıbrıs sorununu çözümsüzlüğe mahkûm etmek Türkiye'de demokratikleşmeye karşı çıkanların temel mesaisi olagelmiştir.
Ankara, Kıbrıs'ı uluslararası arenada bir koz olarak mı kullanmak istiyor?
Türkiye'nin Kıbrıs sorununu bir koz olarak kullanabileceği dönemlerin kapandığını düşünüyorum. Türkiye'nin AB üyeliği için müzakerelere başlaması ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin AB üyesi olmasından sonra bu dönem son bulmuştur. Bugün Ankara Kıbrıs sorununu çözümsüz bırakarak Kıbrıs'ı bir koz olarak kullanmaya yönelirse, başka güçler de Kıbrıs'ı bir koz olarak Türkiye'ye karşı kullanacaklardır.
Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak bakmayan, hatta üyelik sürecini dondurmak isteyen Avrupalı aktörler Kıbrıs bahanesiyle Türk-AB ilişkilerini dondurmaya yönelebilirler. Türkiye'nin çözümsüzlükten kazanacak fazla bir şeyi olmadığını düşünüyorum. Unutulmaması gereken bir nokta daha vardır: Kıbrıs sorununun iki toplumlu, iki bölgeli federal bir devlet zemininde çözüme kavuşturulmasını 1974'ten sonra Türk tarafı önermişti. Bugün dünya kamuoyu ve Kıbrıs Rum tarafı bu temelde bir çözüm aramakta.
Güney Kıbrıs'ta seçimler nasıl okunuyor?
Güney Kıbrıs'ta seçimlere farklı pencerelerden bakan farklı siyasi kesimler vardır. Örneğin Ortodoks kilisesi gibi federal bir çözüme karşı çıkan güçler Talat'ın seçimleri kaybetmesinden mutluluk duyacaktır. Bu kesimlere göre Talat'ın uluslararası toplum nezdinde itibarlı bir lider olması Kıbrıs Rum tarafı üstünde çözüm yönünde baskı oluşturmakta. Kıbrıs sorununa çözüm bulmak isteyen DİSİ ve AKEL gibi partiler ise seçimlerden Talat'ın galip çıkması durumunda çözüm perspektifinin ortadan kalkmayacağını düşünüyor ve bunu olumlu bir gelişme sayıyor.
İBRAHİM VARLI - Birgün Gazetesi
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.