Ulaş Gökçe'den Mamalı'ya Yahudilerle ilgili yanıt geldi...
DAÜ - Sen Genel Sekreteri Ulaş Gökçe, Fikrin ve Hukukun Üstünlüğü Hareketi Başkanı Av. Barış Mamalı'nın Kıbrıs Postası'nda yayınlanan 'Yahudilerin Kıbrıs topraklarına olan ilgisi'yle ilgili görüşlerine bir yanıt makalesi kaleme aldı. Aynen yayınlıyoruz:
"Hukukun üstünlüğü veya Beşparmak'ta PKK yanına MOSSAD yerleşti sendromu
Kıbrıslı Türklerden ben de şikayetçiyim. Ben de halkımı ve onun parçası olarak kendimi hiç de olumlu değerlendirmiyorum. Ama bu küçücük halkın öyle güzel bir özelliği var ki başka bir halkta az bulunur: ötekilerine hoşgörü. Herşeyin esas değeri karşılaştırmada anlaşılırmış. Kıbrıslı Türkler, tanışma tercübesi edindiğim birçok toplumla karşılaştırılamayacak kadar, başka milletlere, başka dinlere hoşgörülüdürler. Ötekilerine, kendi milletlerinin üstün olduğunu ispatlamak akıllarına bile gelmez. Türk olmanın bir ayrıcalık olduğunu düşünmezler ama Türk'ün aşağılanmasına, yine kendi tatlı üsluplarıyla, izin de vermezler. Bu alışkanlık solun da sağın en ucunda olanlarda da vardır. Bugün tüm bunları bu makaleyle anlatmama neden olan ise, sanki de bu alıştığımız tahammüllü kültürel ortamın ürünü değil de bir zamanların ünlü komplo teorisyeni Hulki Cevizoğlu'nun programından fırlayan, hukukçu Barış Mamalı'nın, Kıbrıs Postası haber portalında yayınlanan "Mamalı, Yahudilerin Kıbrıs topraklarına olan ilgisini değerlendirdi" isimli mülakatıdır. Ama biz bu makalemizde, Mamalı'nın yazısını Hulki Cevizoğlu'nu dikkate aldığımızdan daha fazla dikkate alacağız. Çünkü Mamalı, artık dünyada eşine az rastlanır bir ırkçılıkla bir milleti tümden ülkemizi gizli gizli ele geçirmekle suçlamıştır. Yazısındaki üslubu görüp Mamalı'nın bizi de siyonizmin ajanı ilan edeceğini bilerek, bundan hiç de çekinmeden bir Kıbrıslı Türk olarak hedef gösterilen yahudileri savunmak bizim görevimizdir.
Bir milleti tümden komplo ve büyük bir operasyon içinde görmek patalojik bir durum elbette... Ancak Mamalı'nın "argümanları" üzerinde durmak, yahudi düşmanlığıyla uğraşmanın en kısa yolu.
"Tevrat'a baktığımızda tanrının seçmiş olduğu insanların İsrailoğulları olduğu söylenmektedir ve tanrı onlara seçilmiş olduklarından ötürü de bazı bölgelerdeki toprakları da bahşetmiştir. Tevrat'ı incelediğinizde bunları hikayeler şeklinde görürsünüz. Mutlak surette o bölgeyi temizlemektedirler. Giderler, vaat edilmiş toprak üzerindeki insanları katlederler ve kendileri yerleşirler. O açıdan baktığımızda bu vaat edilmiş topraklar içerisinde Kıbrıs'ın yer aldığını da söyleyebiliriz. Tüm yorumlarda Kıbrıs da vardır. Bu, dinsel bir noktadır". İşim gereği yıllardır Tevrat'ı ve Eski ile Yeni Antlaşma'yı okurum, Kıbrıs'ın Yahudilere vaat edildiğini hiç görmedim. Bir kez daha baktım yine göremedim. Tevrad, Eski ve Yeni Antlaşma'da Kıbrıs'tan bahsedilir ancak birine vaat edildiğinden bahsedilmez. Mamalı, hangi kitabı okumuş, hangi dilde okumuş, nasıl ve ne okumuş belli değil. Mamalı kendine göre tarih yazmaya karar verip ekliyor: "Giderler, vaat edilmiş toprak üzerindeki insanları katlederler ve kendileri yerleşirler". Yahudiler, bugüne kadar hangi "vaat edilmiş" topraklara girmişler ve orada yaşayanları katletmişler? Yahudilerin Kıbrıs ve İsrail dışında vaat edilmiş toprakları var mıdır? Mamalı'nın kendi yazdığı tarihe göre son beş bin yılda Yahudiler sürekli bir şekilde yeni topraklar kazanıp orada yaşayan halkları katlediyorlar. Bunun ne mantıkla ne de tarihle bir ilgisi var. Yahudiler, 20. yüzyılın ilk yarısına kadar devletleri olmayan, dünyanın dört bir tarafına dağılmış bir halktı. Eğer Mamalı, İsrail devletinin kuruluşundan ve sonrasında yaşananlardan bahsediyorsa yine yanılmaktadır çünkü Yahudiler, bugünkü İsrail topraklarında zaten yaşıyorlardı.
İsrail devletinin, aynı toprakların bir başka sahibi olan Filistinlilere karşı yaptığı faşist saldırıları tüm dünya şiddetle kınamakta ve karşı çıkmaktadır. Ancak Birleşmiş Milletlerin kararları ve Filistinlilerin ortak görüşü bugünkü İsrail topraklarında bir Yahudi devletinin var olmaya hakkı olduğu yönündedir. Beş bin yıllık yazılı tarihi olan bir halkın binlerce kutsal kitabı arasında "kaygı verici" unsurlar bulup dünyanın dört bir yanında yaşayan bir halkı sinsi emellerle suçlayan tarihe meraklı Mamalı, Kuzey Kıbrıs'ın her taşının Ermeni, Yunan, Fransız, İtalyan hıristiyanlar için kutsal olduğunu, Sibirya'nın önemli bir kısmının atavatan olması nedeniyle Türkler için önemli olduğunu, Türkiye'nin her karışının Ermeniler, Grekler, Araplar, Süryaniler için vaat edilmiş değil esasen tarihi vatan olduğunu bilmiyor mu? Bu tarihi bilgiler sözkonusu halkların siyasi-ekonomik teşebbüslerinin arkasında sinsi planlar yattığını söylemek için yeterli midir? Yoksa "Ermenilerin bu topraklarda gözü var" teranesini "Yahudilerin bu topraklarda gözü var" ile tekrar etmek kulağa hoş mu geliyor?
Sayın Mamalı'yı, yahudilerin kendilerini seçilmiş halk sayması rahatsız etmektedir. Yahudilerin kendi Tanrılarıyla arasındaki bu ilişki neden Mamalı'yı rahatsız etmektedir? Mamalı, "Yahudi" ve "Musevi" kavramları arasındaki farkı biliyor mu? Sayın Mamalı, hıristiyan, müslüman ve ateist Yahudiler olduğunu biliyor mu? Özellikle Batı'da yaşanan çok sayıda antisiyonist yahudilerden haberdar mı?
Mamalı, Tevrat'ta Kıbrıs'ın Yahudiler tarafından işgal edilmesi gerektiği yönünde yeterince destek bulmamış ki bu sefer de siyonizmin kurucusu Theodor Herzl'in Kıbrıs'ı satın alma çabasından bahsetmeye başlıyor. Ancak bunun nedeninin vaat edilen Kıbrıs'ı almak değil herhangi bir toprak almak olduğunu Mamalı'ya hatırlatmakta fayda var. Bilindiği gibi Herzl dahil, bir Yahudi devleti kurma arzusunda olan bir çok Yahudi önderin çeşitli ülkelerde toprak alma çabaları olduğu biliniyor. Yahudiler, yüzyıllardır vatan kuracak toprak için dünyanın çeşitli yerlerinde toprak aramaktaydılar. Hatta aynı Herzl'ün, İngiliz bakan Joseph Chamberlain'in Kenya'da Yahudi devleti kurulması teklifine olumlu baktığı da biliniyor. 1948'de İsrail devletinin kurulmasına kadar bir çok Yahudi önder ve devlet Yahudilere devlet kurmak için dünyanın çeşitli yerlerinde girişim yapmışlardır. Bunlardan en manidarı da Rusya'nın Çin sınırında 1934 yılında kurulan ve halen varlığını sürdüren Yahudi Özerk Bölgesinin kurulmasıdır.
Mamalı'nın, Yahudiler sözkonusu olduğunda aynı zamanda bir de askeri strateji uzmanı kesildiğini de hemen eklemek lazım. Mamalı diyor ki: "Kıbrıs'ın stratejik durumuna bakmamız lazım. Haritaya baktığımzda İsrail'in tam karşısında yer alan bir yerdir. Bugün İsrail'in konumuna baktığımızda dört bir tarafı kendisine düşman Arap ülekeri ile doludur. Ülkeyi, bir yerde daha emniyetli kılabilmek, Kıbrıs, Arap Devletleri'ni daha iyi kontrol edebilmek için çok önemli bir yerdir. Binlerce yıl boyunca Kıbrıs uzun süreli bir İmparatorluğun elinde kalmadı ve stratejik konumdan dolayı el değiştiren bir toprak parçasıdır. Kıbrıs, bir savaş anında ve İsrail'in uğrayabileceği bir saldırı anında yahudilerin kaçabilecekleri ve sığınabilecekleri tek yerdir. KKTC'nin özellikle kıyı bölgeleri çok önemlidir". Mamalı, askerliğini onbaşı seviyesinde yapan bir "komutanın" bile çürüteceği bu argümanlarla Yahudilerin memleketimizi neden ele geçirmeye çalıştığına bizi ikna etmeye çalışıyor. Mamalı, İsrail'in nükleer bombaya sahip olan, bölgenin en güçlü ve dünyanın sayılı güçleri arasında olduğunu sanırız bilmiyor. Nükleer silahları olan ülkelere saldırıda bulunulamayacağı bilinmiyor mu? Mamalı, İsrail'in tanklarla ve piyade ile işgal edileceğini, halkın ise kaçacak yere ihtiyaç olacağını düşünüyor. Pes! Bunun yanında tüm Girne sahillerini İsrail başbakanının satın alması durumunda dahi, bu toprakların İsrail ordusu tarafından kullanılamayacağını Mamalı bilmiyor mu? Bu ülkede İngiliz emeklilerinin satın aldığı evlerin İngiliz ordusu tarafından kullanılabileceği kaygısı taşıyor mu Sayın Mamalı? Londra'da Kıbrıslı Türklere ait olan evlerin GKK tarafından savaş durumunda kullanılabileceğini düşünüyor mu Sayın Mamalı? Neredeyse tümden Rusların eline geçen Antakya, Antalya, Fethiye'nin Putin'in, Türkiye'yi denizden işgal etme planlarına hizmet ettiğini düşünüyor mu Sayın Mamalı?
Mamalı, işin emlak bölümüyle nedense çok ilgili. Konuya şöyle giriyor: "Annan planı öncesi bir referandum kokusu çıkmaya başladığı süreçte, 2002 yılında bu adaya ciddi bir şekilde İsrail'den ve dünyanın başka yerlerinde (yahudi kökenli) toprak talebi ile gelmeye başladıklarını gördük. Hiç kimse bilmeden onlar aslında bir referandum yapılacağını biliyorlardı. Bu insanlar o dönem içinde geliyorlar. Yaptığım röportajlarda bu malların ilk etapta şu şekilde alındığını tespit ettim. Emlakçıların, müteahhit aracılığı ile taleplerde bulunduklarını, gidip tapuda devir yapıldığında çoğunun kime devredildiğini bilmediklerini ve araştırmalar neticesinde bu malların yahudilere satıldığını gördüm". Mamalı yalnızca İsrail vatandaşlarının ne zaman ve ne kadar toprak aldığını bilmekle kalmıyor aynı zamanda başka ülkelerden gelenlerin arasında Yahudi kökenli olanları da kolayca tesbit edebiliyor. Mamalı bir Fransız veya Rus vatandaşının Yahudi olduğunu nasıl anlıyor? İsminden mi, soyadından mı yoksa onları gizlice fotoğraflayıp antropolojik tahlil mi yapıyor? Mamalı, hiçkimse bilmeden Yahudilerin Kıbrıs'ta Referandum yapılacağını bildiğini nereden biliyor?
Sayın Mamalı, gizli olmasına rağmen hangi toprağın kime ait olduğunu kolayca öğreniyor. O zaman Sayın Mamalı'ya soralım. Açık, gizli ve çok gizli Yahudilerin Kıbrıs'ta kaç bin dönüm toprakları var? Bu toprakların Rusya veya İngiltere vatandaşı Yahudi olmadığını tesbit ettiğiniz kişilerin topraklarına göre oranı nedir? 5 katı mı? 2 katı mı? Aynı ölçüde mi? Siz matematik biliyor musunuz Sayın Mamalı? Her antisemitin bilmesi gerekir. Siz de matematik öğreniniz ve emlak piyasasına sizin söylediğiniz ölçüde alıcının girmesi durumunda fiyatların hangi ölçüde artacağını hesaplayınız.
Mamalı, meslektaşlarının yabancılarla ortaklık kurup toprak satın aldığını ve bu işin vergi dairesi ile baro tarafından incelenmesi gerektiğini belirtiyor. Avukatların deontolojisi kendilerine kalsın ancak bu ülkede yabancı yatırımcıların tümünün bütün dünyada uygulanan bu yöntemi kullanmasını neden yadırgıyor Mamalı? Neden bu uygulama bir tür gizli emel peşinde koşmak gibi sunuluyor?Bu ülkeden 20 tane ev alan İngiltere vatandaşı aynı yöntemi uygulamıyor mu? Neden bu yöntem Yahudiler tarafından uygulanırsa rahatsız olunuyor?
Mamalı, açıklamalarını bütün dünya Yahudi düşmanlarını, komplo teorileriyle kendini epeyce zorlamışları birleştiren savları sıralayıp bitiriyor. Mamalı'nın son bölümde söylediği Ekim Devrimini yahudilerin yaptığı ve bu devrimcilerin aralarında tek yahudi olmayanın Lenin olduğudur. Ekim ile Fransız Devrimlerini, Yahudilerin dünya devleti kurmak için yaptıklarını söylemek de herşeyin ardında Yahudi aramada gelinen en son noktayı gösteriyor herhalde. Mamalı'yı hem üzeceğiz hem de sevindireceğiz ancak Lenin de Yahudiydi. Devrimi yaratan kötü şartlara karşı en duyarlı olan kesimin ezilen, hor görülen kesimlerle birlikte aydınlar olduğunu "Sosyal Demokrasi" gibi bir eseri yazan Mamalı'ya bizim hatırlatmamız elbette doğru olmaz. Ancak 1917 Rusya'sında hem ezilen hem de aydınların önemli bir bölümünü Yahudiler oluşturuyorlardı. Kaldı ki marksizm teorisyeni Mamalı'yı Ekim Devrimi ile sol ideolojiyi doğuran Fransız Devrimi rahatsız mı ediyor? Devrimi yapanların sonrasında diğer Yahudiler tarafından kurşuna dizilmeleri Mamalı'nın Ekim devrimiyle ilgili tezini çürütse de bu tek tesellisi olsa gerek. Ekim'i de Fransız Devrim'ini de Yahudilerin yaptığından emin olan Mamalı Internet'e halen ulaşımı olmayan bazı yahudi düşmanlarının en sevdiği konu olan Siyon Liderlerinin Protokol'lerinden bahsetmektedir. Rus istihbaratçılarının yazdığı bu Protokol'ler Mamalı'nın altı bin sayfalık yapıtı gibi tamamen hayal ürününüdür. Mamalı son olarak da Yahudi düşmanlarının tüm "bulguları" bir nakış gibi işleyip ortaya çıkardıkları Dünya Yahudi Devleti için tüm Yahudilerin finansal destek verdiklerini belirtip, nedense, silahlanıp Yahudi avına çıkmayı önermeden mülakatını bitirmektedir.
Mamalı, mülakatında binlerce sayfalık belge topladığını belirtip tüm söylemini Yahudilerin Kuzey Kıbrıs'ta gizlice, sinsice işler yaptığı üzerine kuruyor. Okuduklarının tümünü yarım okuduğunu yukarıdaki bilgilerle ortaya koyduğumuz Mamalı'yı bir konuda üzeceğiz. Evet, Kuzey Kıbrıs'ta çok çok az sayıda da olsa Yahudi gerçekten de var. Ama bu sizin söylediğinizin veya ima ettiğinizin tam aksine tüm ülkenin, özellikle Girnelilerin iyi bildiği bir konudur. Girne'de yalnızca yahudi işadamları yok. Aynı zamanda bir de hahamları var. Adı Hillel Azimov. Ne gizlenerek yaşıyor ne de Kıbrıslı Türklerden kaçıyor. Tam tersi Cumhurbaşkanımız Mehmet Ali Talat ile fotoğraf çektiriyor, evinde ainler düzenliyor, Kıbrıslı Türklerin sıcaklığından ve saygısından çok da memnun (isteyenler www.chabad.org sayfasından daha ayrıntılı bilgi alabilirler).
Ülkemizde, polisimizde, askerimizde, insanlarımızda yahudi düşmanlığına benzeyen bir şey dahi olmadığını söylüyor.
Yahudiler talihsiz bir halk. İsa'nın mesihliğine inanmayarak onu öldürüp bu nedenle de ülkelerinden kovulan, dünyanın dört bir yanına savrulan Yahudiler hayatta kalabilmek için her alanda başarılı olmayı kendilerine hedef seçmişlerdir. Çok eski bir uygarlığın torunları olarak da spor dışında her alanda oldukça başarılıdırlar. Bu başarıları ise kendine iç ve dış düşman bulmadan yaşayamayanların eşsiz ilham kaynağıdır.
Elbette İsrail'i eleştireceğiz. İsrail Devletinin öldürdüğü masum Lübnan'lı, Filistin'li çocukların, annelerin ve babaların hesabını soracağız. Ancak bir milleti, abuk sebeplerle dünyayı ele geçirmeye çalışmakla suçlayıp hor görenlerin karşısında da aynı prensipli tavrı göstereceğiz. Örneğin bir İngiltere vatandaşı yahudinin ülkemizde 10 tane ev almasını İsrail'e hizmet olarak gören zihniyetin karşısında olacağız.
Jean-Paul Sartre diyor ki : "Yahudi düşmanı korkan bir insandır. Hayır, yahudilerden değil tabii ki. O, kendinden korkuyor, kendi vicdanından ve kendi içgüdülerinden korkuyor, özgürlükten ve sorumluluktan korkuyor, yalnızlıktan ve değişimden korkuyor, toplumdan ve dünyadan korkuyor. O herşeyden korkuyor ama yalnızca yahudilerden korkmuyor ".
Mamalı'nın mülakatı açık ve doğrudan yabancı ve yahudi düşmanlığıdır. Zaten sayıları bir elin parmakları kadar az olan bu renkliliğimizi hedef göstermekten başka bir amaca da hizmet etmemektedir. Adaleti ve insan haklarını savunmakla ünlenmiş bir hukuçunun böyle açıklamalarda bulunması büyük bir talihsizliktir. Mamalı'ya tavsiyemiz, hukukun üstünlüğüne sözde değil özde inanıp bir Yahudi ile İngiliz veya Rus arasında öncelikle kendini küçük düşürücü ayrıcalıklar yapmaması yönündedir. Kaldı ki bu dünyada Yahudi az ama Rus ve İngiliz epeyce çok. Güney'i tümden ele geçiren Ruslar bu tarafı da ele geçirmeye başladılar. İnglizler ise malum ; Ada'da hem askeri üsleri var hem de ciddi nüfusları var
Sizce böyle kaygı verici bir durum 6000 sayfalık bir araştırma gerektirmez mi ?
Ulaş Gökçe
Filolog"
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.