SPOR
okuma süresi: 8 dak.

Futbolun ruhu... Johan Cruyff... Efsanevi Sarı Fare...

Futbolun ruhu... Johan Cruyff... Efsanevi Sarı Fare...

Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz futbol efsanesi Johan Cruyff anısına yazdığım bu derlemede ekonomist dergisinde çıkan bir yazıdan da alıntılar yaptım.

Yayın Tarihi: 27/03/16 08:35
okuma süresi: 8 dak.
Futbolun ruhu... Johan Cruyff... Efsanevi Sarı Fare...
A- A A+

Ulaş Barış - Kıbrıs Postası

Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz futbol efsanesi Johan Cruyff anısına yazdığım bu derlemede ekonomist dergisindeçıkan bir yazıdan da alıntılar yaptım.

Dedemin en sevdiği futbolcu olan Cruyff'u oynarken görme şerefine erişemedim ancak onun bıraktığı miras bugün bu güzel oyundan daha keyif almamızdaki en büyük etkendir…

Öyle ki, ünlü Fransız filozof Michel Foucault 1967'de yazdığı ölümsüz eseri "Of otherspaces-öteki yerler"de "İçinden geçmekte olduğumuz çağ, muhtemelen, yeryüzündeki tüm öteki çağları geride bırakacak" diye yazar.

Ondan iki yıl önce ise, Hollanda'nın Ajax kulübünün başına Rinus Michel adlı bir teknik adam geçer.

Michel'inAjax'ı kısa sürede Hollanda ligi domine etmekle kalmaz 1970-73 yılları arasında tam 3 kez, o zamanki adıyla Avrupa Şampiyon Kulüpler kupası-şimdiki adıyla Şampiyonlar Ligi'ni de kazanır.

MichelAjax'ın oynadığı futbolu 'total futbol' olarak niteler ve bu stil Focahult'unkast ettiği 'öteki yerleri' saha içinde tümden kapsar.

İşte Michel'insahadak kapsadığı tüm yerlerinin tam kalbinde 24 Mart günü kaybettiğimiz efsane Johan Cruyff vardır.

Aslında Ajax, total futbol anlayışı ile ilk kez 20.yüzyılın ilk yarısında Jack Reynolds adlı İngiliz teknik adam sayesinde tanışır.

Ve Michel de o anlayışın bir ürünü olarak ortaya çıkar.

"Total futbol" olarak adlandırılan bu anlayışın temelinde saha içindeki boş alanlar ve oyunun o boş alanlar içine nasıl gideceğini önceden kestirip, ona göre plan yapıp, rakibi alt etme vardır.

Bunun için de en önemli şey, top kontrolünün sürekli olarak takımda olması ve rakibe topla oynama imkânı verilmemesidir.

Ajax ve dolayısıyla Hollanda milli takımı 1970'ten itibaren Avrupa arenasını işte bu anlayışla kasıp kavurmaya başlar.

Ünlü İtalyan Teknik Adam AriggoSacchi o günleri "Hollanda milli takımı benim nefesimi kesiyordu. Yaptıkları benim için tam anlamıyla bir gizemdi. Maçları gördüğümüz televizyon bunu anlamak için çok küçüktü çünkü sahanın sadece belirli bir yerini gösteriyordu. Halbuki bunu anlamak için tüm sahayı görmek lazımdı" sözleriyle tanımlıyor.

Bazıları için, 25 Nisan 1947 doğumlu, çelimsiz bir adam olan Johan Cruyff'un, bu sistemin göbeğinde bir orkestra şefi gibi yer almasını sürpriz olabilir ancak işin sırrı, aslında bir merkez forvet oyuncusu olan Cruyff'a saha içinde 'serbest görev' verilmesinde yatmaktadır.

Bu tip görev tarihte bir ilktir ve bunun ilk örneği ise babasını 1959 yılında kaybeden ve babasız büyüyenCruyff'tur.

Onun ayarında futbolcuların giydiği 10 numara yerine o 14 numaralı formayı tercih eder.

Aslında bu 14 numara işi, bir maçta normalde Ajax'ta giydiği 9 numaralı formanın olmaması ve onun yerine giydiği 14 numaralı forma ile harika bir maç çıkarıp, kritik bir maçın kazanılması yatmaktadır.

Cruyff o günden sonra 14 numarayı uğur için giyer ve onun esas görevi, saha içindeki 'öteki yerlere' gitmek ya da birilerini göndermek ve rakip savunma içinde boşluklar yaratmaktır.

O yıllardaki takım arkadaşlarından BarryHulshoff bu durumu şöyle anlatıyor;

"Johan bütün gün saha içindeki boşlukları konuşurdu. Sürekli şekilde, kimin nerede duracağını, nereye gideceğini ve tabii nereye gitmeyeceğini söylerdi."

İşte bu stil futbol anlayışı içerisinde Cruyff aktif futbol yaşamındaAjax ile 8 lig, 3 Avrupa; Feyenord ile 1 lig ve İspanya'da Barcelona ile 1 lig şampiyonluğu kazanarak büyük başarı kazanır.

Kariyerindeki tek eksiklik ise Dünya Kupası zaferidir.

1974 Dünya Kupası finalinde Almanya'ya 2-1 kaybeden Hollanda ikincilikle yetinir ama Cruyff hem o kupanın en iyisi hem de turnuvanın en büyük kazananı olur.

Öyle ki, Cruyff, kupanın çeyrek finalindeki İsveç maçında rakip savunma oyuncusuna öyle bir çalım atar ki bu hareketi futbol literatürüne geçer ve 'Cruyff dönüşü' olarak anılır.

Ancak daha da büyük sükse final maçında gelir.

Almanya'nın galibiyetine gölge düşüren olayda, maçın başlama vuruşu ile birlikte pas yapmaya başlayan Hollanda, tam 16 pasla topu en sonunda Cruyff'â verir ve o da kaleciyi çalımlarken kaleci tarafından düşürülür, penaltı!

Almanlar topa bir kez bile dokunamadan Hollanda penaltıyı gole çevirir ancak maçın sonunda Almanlar zafere uzanır…

Bundan tam 4 yıl sonra, Arjantin 1978 finallerinde ise Hollanda Cruyff'süz mücadele eder.

Cruyff, o zamanlar askeri dikta altında olan Arjantin'de futbol oynamak istemediğini söyler ve kupayı boykot eder.

Onsuz Hollanda, finalde uzatmalarda Arjantin'e 3-1 kaybeder ve yine ikincilikle yetinirken, Cruyffbir daha Hollanda'nın formasını asla giymez.

Kariyerinde 529 maçta 369 golü olan Cruyff 1984 yılında futbolu bıraktıktan sonra teknik adamlığa başlar ve ilk olarak Ajax takımın başına geçer ancak işler pek de beklendiği gibi gitmez.

İlk sezonunda PSV'ye gol farkıyla şampiyonluğu kaybeder, sonraki iki sezonda ise kupa ile yetinir.

1988 yılında geldiğinde ise eski kulübü Barcelona Cruyff'un kapısını çalar.

Son 28 yılda sadece 2 kez şampiyon olan Barcelona ezeli rakibi Real Madrid'in karşısında çok gerilerde kalmıştır.

Aranan kan Cruyff'tur ama…

Cruyff ilk olarak takımı yeniden yaratır ve transferler yapar.

Bunların arasında bugün her biri birer futbol efsanesi olan PepGuardiola, JoséMariBakero, TxikiBegiristain, IonAndoniGoikoetxea, Ronald Koeman, Michael Laudrup, Romário, GheorgheHagi, ve Hristo Stoichkov vardır.

Takımı 'rüya takım' olarak nitelenir ve tam 4 yıl üst üste İspanya lig şampiyonluğuna ulaşır.

Barcelona tarihindeki ilk Avrupa şampiyonluğunu onunla birlikte 1989'da Sampdoria'yı Kupa Galipleri kupasında yenerek ulaşır.

Ardından da 1992 yılında yine Sampdoria'yı yenerek son Şampiyon Kulüpler kupasını müzesine götürür.

Onun Barcelona'ya geldiği tarih olan 1988'den bugüne geçen 27 yılda, takım 13 kez lig, 5 kez de Şampiyonlar Ligi kupası ve daha sayısız kupayı müzesine götürür.

Bu rakamlar bile Cruyff ve onun Total Futbol anlayışının bir büyük göstergesidir.

Ancak Cruyff'un futbol dünyasına etkisi sadece Barcelona ile sınırlı kalmaz.

Geçtiğimiz yıl Şampiyonlar Liginde ilk sekize kalan takımların teknik direktörlerinin 4 tanesi onun Barcelona'sında oynamıştır.

Bugün Avrupa'nın en büyük takımları olan Barcelona, BayernMunich, Paris St-Germain, Manchester United, Ajaxve PSV Eindhoven'ın teknik direktörlerinin hepsi de Barcelona'da görev almıştır.

Avurpa'da Barcelona diasporası olarak anılan bu ekibin en başarılı ismi PepGuardiola'nın şu sözleri durumu anlatan en güzel ifadeler olarak göze çarpıyor;

"Cruyff, Barcelona'da bir Katedral inşaa etmiştir. Bizim şu anda yaptığımız şey, onun inşaa ettiği bu Katedral'in bakımını yapmak ve yeniden düzenlemektir."

Güle güle 'Sarı Fare'…

Dünya Futbolunu sonsuza kadar değiştiren adam…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.