KKTC'de nüfus politikası nedir?

Yayın Tarihi: 14/12/11 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+
Adadaki varlığımızı,Türk ve Müslüman kimliğimizle sürdürebilmemizin birinci koşulu, güneyde sürekli artan Rum' nüfusuna karşı bizim nüfusumuzu da artırmaktır.

Aksi halde, Rum nüfusunun artmasına karşın bizim nüfusumuzun artmaması durumunda, ayrı bir varlık olarak adada hak talebinde bulunmamız çok zorlaşacak.

İşte bu nedenle Rumlar, geçmişten ünümüze adadaki nüfus oranımızın %25'in üzerine çıkmasını istemiyor.

Kıbrıs Türk halkını Rum çoğunluğa azınlık olarak yamalamak ve böylece Kıbrıslılık adı altında eritilmesini isteyen içimizdeki bazı yolunu şaşırtmış kişi ve kuruluşlar da, adadaki nüfus dengesinin Rumların aleyhine değişmesini engellemek için canla başla uğraşıyor.

Çünkü geçmişten günümüze, Rum'ların bize karşı kullandığı en etkili ve en güçlü silahı nüfus üstünlüğüne sahip olmalarıdır.

1960-63 ortaklık yönetiminde çoğunlukta olduklarını ileri sürerek , devlet memurlarının %30'unun Türk olması ve benzeri bir çok maddenin uygulanmasını engellemişler, daha sonra da 13 maddelik değişiklik yapılması için liderlerimize ültimatom vermişlerdi.

Daha sonra da 1963'de silah zoru ile Türkleri ortaklık yönetiminden dışladılar, göçe zorladılar, kaçırdılar, seyahat özgürlüğünü kısıtladılar, silahlı saldırılarla helak ettiler ve abluka altına alarak çok küçük alanlarda yaşamak zorunda bıraktılar.

Eğer, nüfusumuz dörtte bir yerine en az yarı yarıya olsaydı, Rumların ortaklık yönetimine tek taraflı el koymaları ve silahlı mücadelede üstünlük sağlamaları kolay olmayacaktı.

Nüfus avantajlarının ellerinden alınması durumunda:

Şimdi yaptıkları gibi Kıbrıslı dedikleri zaman, sadece Rum halkını kastedemeyecek;

Halen sürdürülmekte olan toplumlar arası görüşmelerden bir sonuç alınması ve anlaşma sağlanması halinde de, 1963'de yaptıkları gibi nüfus üstünlüklerine dayanarak ortaklık yönetimine el koyamayacak.

Rum tarafı adada nüfusun belirleyici etkisini ve rolünü kavradığı için, sürekli dışarıdan göç alarak ve çok çocuklulara bazı haklar sağlayarak nüfuslarını artırmağa ve aramızdaki açığı daha da büyütmeğe çalışıyor.

Bilinçli ve sistemli nüfus politikaları sonucu, 1963'de 360,000 dolayında olan nüfuslarını, halen 800,000'nin üzerine çıkarmayı başardılar.

İşin ibret verici yanı, KKTC'deki çok az nüfus artışını dünyaya jurnal edenler, güneydeki yönetimin her isteyen Yunan asıllıya hiç sorun
çıkarmadan vatandaşlık vermesine ses çıkarmıyor.Halen güneyde yüz binlerce Pontuslu ve Yunanistanlıya Kıbrıs cumhuriyeti vatandaşlığı verilmesinden de şikayetçi olmuyorlar.

Bizim tarafta ise, yoğun , bilinçli ve sistemli kampanyalarla KKTC'deki nüfusun artmasının engellenmesine çalışılıyor. Hükümetler de bunların etkisi altında kalarak, yasal hak sahiplerine bile vatandaşlık vermiyor.

Çeşitli sebeplerde dolayı nüfusumuzun artmasını engellemek isteyen kişi, örgüt ve siyasiler; Ülkemizdeki bir çok sıkıntı ve sorunun nüfusumuzun az olmasından kaynaklandığı gerçeğini ters yüz çevirerek, tüm ekonomik sıkıntıları nüfusumuzun artmasına bağlıyor.

Oysa gerçekte tüm ekonomik sıkıntılarımızın başlıca sebebi, nüfusumuzun çok olması değil, aksine az olmasıdır.

Çünkü az nüfus; az talep,az üretim, az iş alanı, az istihdam ve az vergi geliri demektir.Tüm ekonomik sektörlerdeki üretimin artması, özel işletmelerin iş hacminin büyümesi, devlet dışında istihdam olanakları yaratılması ve devletin harcamalarını karşılayacak kadar gelir elde etmesi, öncelikle nüfusun artmasına bağlıdır.

Ülkemizde, her yıl bir çok iş yerinin kapanması, halen on binlerce konutun satılamaması, binlerce eve kiracı bulunamaması, esnafın iş azlığından şikayet etmesi, özel sektörde istihdam olanaklarının çok kısıtlı olması, devletin vergi gelirleri ile maaşları bile ödeyememesi ve benzer sorunlar öncelikle nüfusun az olmasından kaynaklanıyor.

Maalesef siyasi partiler de nüfusun belirleyici rol ve önemini kavrayamadığı ve uzun vadeli bir nüfus politikaları bulunmadığı için, nüfusumuzun artmasını istemeyenlerin etkisi altında hareket ediyor.

Böylece ülkemizde doğan, okullarımızda öğrenim gören,ekonomimizi ayakta tutan, ülkemizi artık vatanı olarak gören ve bizimle kaynaşan on binlerce kişiye yasal koşulları yerine getirmelerine karşın, vatandaşlık verilmiyor.bazı siyasiler,ekonomimizin çökmesini umursanmadığı için; sanayi, tarım ve turizm sektörlerini ayakta tutanların sınır dışı edilmesini talep edilebiliyor.

Kısaca belirtmek gerekirse, adadaki varlığımızı ikinci sınıf bir azınlık ve sığıntı olarak sürdürmek istemiyorsak, artık aklımızı başımıza toplamamamız, uzun vadeli bir nüfus politikası belirlememiz ve nüfusumuzu Rumlara paralel olarak artırmamız gerekir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.