Desiderata - Ümitsizliğe Düşme

Yayın Tarihi: 01/05/20 16:27
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+

“İnsanlar arasında iyilikten başka hiçbir üstünlük kabul etmem. Karakterin olmadığı yerde, ne büyük sanatçı, ne de büyük mücadele adamı vardır. Orada var olan, zamanın yok ettiği, içleri boş yaratıklardır. Bütün mesele, büyük görünmek değil, gerçekten büyük olmaktır” sözünün sahibi Beethoven, Ayışığı Sonatı’nı (Moonlight Sonata), görme engelli bir kızın, “Ben hiç ayışığı görmedim, bana ayışığını anlatır mısınız?” demesi üzerine piyanonun başına geçip, doğaçlama olarak bestelemiştir.

Beethoven davranışı ile bizlere, hayatı kendimizden başkaları için de güzelleştirdiğimiz, iyileştirdiğimiz kadar insanız gerçeğini yüzümüze çarpmaktadır aslında.

Bizler insanoğlu olarak, kendimizi beğenmişliğimizi farketmeden ve bunun bizleri yetersizliğe sürüklediğini görmezden gelerek üzerinde yaşadığımız ve adil paylaşamadığımız, 5 Milyar yaşında olduğu tahmin edilen, şu an için üzerinde yaşam olduğu bilinen tek gezegen olan; 

  • Dünyamız kendi ekseni etrafında yaklaşık 1.670 km/saat hızla dönüyor;
  • Dünyamız, Güneşin etrafında yaklaşık 108.000 km/saat hızla dönüyor;
  • Güneş, içinde bulunduğumuz Saman Yolu Galaksisinin etrafında yaklaşık 900.000 km/saat hızla dönüyor;
  • Samanyolu Galaksimiz de, kendisiyle birlikte Yerel Galaksi Kümesini oluşturan diğer galaksilerle birlikte, 150 milyon ışık yılı uzağımızdaki bir süper galaksi kümesine doğru yaklaşık 3.000.000 km/saat hızla ilerliyor, veya düşüyor

ve bu muhteşem denge insanoğlunun 5 milyar yaşında olduğu tahmin edilen gezegenimizde hayatlarımızı sürdürebilmek için devam ediyor.

Bilim insanlarının yaptıkları değerlendirmeler, sadece bizim galaksimizde yani Samanyolu Galaksisi’nde Dünya ile yakın boylarda 17 milyar gezegen olabileceğini ve bu gezegenlerin yaşam olasılığı barındırdığını göstermektedir.

Henüz Evrende kaç adet galaksi var sorusunun kesin bir cevabı bulunmamakla beraber, bilim insanları genellikle 300 ile 500 milyar arasında bir rakam belirtmektedirler. Ancak bu rakamları belirten bilim insanları tahminlerini Samanyolu gibi büyük sayılabilecek galaksiler üzerinden yapmaktadır.

Eğer bu rakamların üzerine "cüce galaksi" olarak adlandırılan galaksilerin de sayısını eklersek, yaklaşık 6 ile 8 trilyon arası galaksi rakamına ulaşılabileceğimiz öngörülüyor. Ancak bu bilgiler günümüzde henüz kesinlik kazanmış değil. Ayrıca her geçen gün rakamlarla ilgili tahminler güncellenmektedir. Bu rakamı evrenin tümüne yaydığımız zaman karşımıza hayal edemeyeceğimiz kadar çok gezegen sayısı çıkmaktadır.

Evren’nin Sokak Çocukları olarak adlandırılan ‘’Cüce Galaksilerden’’ bize ne diyebiliriz. Fakat, bu muhteşem büyüklükteki KOZMOS karşısında, insanlık henüz yeni doğmuş bir bebek gibi.

Bırakın KOZMOS’u; Okyanusların altında bambaşka bir dünya var. Sıradağlar ve kanyonlar. 10.994 metre derinliğe sahip, Dünyanın en derin yeri “Mariana Çukuru”’na giden insan sayısı, Ay'da yürüyenden daha az.

Biyoloji ve kimya gibi bilimlerin ilerlemesiyle; hem toprağın, hem de insan vücudunun analitik incelemesi yapıldı. Bu incelemeler sonucunda insan vücudunun içerdiği maddeler ile toprağın içerdiği maddelerin tamamen aynı olduğu anlaşıldı.

Bu maddeler alüminyum, demir, kalsiyum, oksijen, silikon, sodyum, potasyum, magnezyum, hidrojen, klor, iyot, manganez, kurşun, fosfor, bakır, gümüş, karbon, çinko, kükürt ve azottur. Amerika’daki bir kimya bürosunun yaptığı analize göre insan vücudunun %65’i oksijen, %18’i karbon, %10’u hidrojen, %3’ü azot, %1.5’u kalsiyum, %1’i fosfor, geri kalanı da diğer elementlerdir. Bu temel maddelerin New York Borsasındaki bugünkü değeri yaklaşık 4.5 Dolar’dır. Evet, tam tamına 4.5 Dolar. İşte böbürlendiğimiz bizim, yani insanın temel malzemesinin fiyatı.

O yüzden bir an önce kendimizi beğenmişliğimizi farkedip ve bunun bizleri yetersizliğe sürüklediğini görmemiz elzemdir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, Sosyal Refah Devleti olarak adlandırılabilmesi için,  bugün hepimizin kendimizi yönetmeyi öğrenmesi ve her gün daha fazla karşılıklı bağımlı olduğumuz bu dünyada birbirimize toleranslı olmaya alışmamız gerekiyor. Dünyadaki en büyük özgürlük seçebilme özgürlüğüdür, seçim bizlerin.

Karanlığı lanetlemektense gelin her 1 Mayıs’ta 1’er mum yakalım. Bu da genç bir cumhuriyet’in dünya halklarına armağanı olsun.

Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için Beethoven gibi, hayatı kendimizden başkaları için de güzelleştirmeli ve iyileştirmeliyiz, yani içimizdeki iyi köpeği beslemek için mücadele etmeliyiz. Hz. Ömer’in insanlığa seslendiği gibi Sabır, boyun eğmek değil, mücadele etmektir.

Asla ümitsizliğe düşmemek için, benim de sık sık okuduğum, çok sevdiğim bir şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum. Kendisi kadar çarpıcı bir hikayesi olan bir şiiri; yani 1872-1945 senelerinde yaşlı dünyamızda bizlerden evvel yaşamış gönül adamı Alman asıllı Amerikalı yazar, şair ve avukat Max Ehrmann tarafından kaleme alınan Desiderata adlı şiiri.

Desiderata’ kelimesi Latincedir ve ‘arzu edilen şeylerveya dilekler anlamına gelir.

 

Gürültü ve telaşın ortasında sükûnetle dolaş,

sessizlikte huzur bulduğunu unutma.

Mümkün olduğunca ama teslim de olmadan, herkesle iyi geçinmeye çalış.

Doğru bildiğini telaşsız ve açık seçik söyle, ama başkalarına da kulak ver.

Aptal ve cahil kimseleri bile dinle çünkü onların da bir hikâyesi vardır.

Gürültücü ve saldırgan olanlardan sakın; öyleleri, ruha eziyet ederler.

Kendini başkalarıyla karşılaştırdığında kibirlenebilir

ya da hayal kırıklığı yaşayabilirsin,

çünkü daima senden daha iyiler ve daha kötüler olacaktır.

Planların yanında, başarılarının da tadını çıkar.

Ne kadar mütevazı olursa olsun, mesleğine olan ilgini yitirme,

çünkü zamanın değişen hazineleri arasında gerçek olan odur.

İş hayatında temkinli ol, çünkü dünya aldatmacalarla doludur.

Ama bu seni var olan erdemlere karşı kör etmesin,

çünkü halen yüksek idealler ardında koşan pek çok insan var

ve hayat her yerde kahramanlıklarla dolu.

Kendin ol, bilhassa da sever gibi görünme.

Ama sevgiden şüphe de etme, zira hayal kırıklıkları

ve kuraklıklar içinde çölde bir vaha gibidir sevgi.

Geçen yılların öğütlerini nezaketle kabul et,

gençliğine dair şeyleri ise gülümseyerek teslim et.

Ruhunu besle ki, ani talihsizliklere karşı seni korusun.

Karamsar düşüncelerle kendini üzme.

Birçok korku, bitkinlik ve yalnızlıktan doğar.

Sağlıklı bir disiplini aşmadan, kendine iyi bak.

Sen de en az ağaçlar ve yıldızlar kadar

bu evrenin bir çocuğusun ve burada olmaya hakkın var.

Sen farkına varsan da varmasan da evren gerektiği gibi tekâmül etmekte.

Öyleyse, bizi yaratan Tanrı ile barışık ol, O’nun nasıl olduğuna inanmış olursan ol.

Bu hayat karmaşası içinde emeklerin ve hırsların ne olursa olsun, ruhunu huzurlu tut.

Bütün aldatmacası, angaryası ve hüsranlarına rağmen, dünya çok güzel.

Mutlu ol.

Mutlu olmaya gayret et.

 


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.