BİRAZ AYDINLIK

Mert MAPOLAR, C.Ht.
mertmapolar@gmail.com
Mert MAPOLAR, C.Ht.

KKTC siyasetinin gizli güçleri: Karar vericiler kimler?

Yayın Tarihi: 24/05/24 07:00
okuma süresi: 20 dak.

MERT MAPOLAR’IN KÖŞE YAZISINI SESLİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Bir zamanlar, küçük bir köyde siyaset dedikodusu havada uçuşurken, insanlar kendi aralarında fikir ayrılıklarıyla bölünmüştü. Köy meydanında, kahvehane köşesinde ve hatta mahalle bakkalında, siyasetin ateşi hiç sönmezdi. Herkes kendi görüşlerini savunur, diğerlerininkini eleştirir, hatta bazen sadece tartışmak için kavga ederdi. Köydeki herkes, siyasetin kısırlığına dair farklı bir hikaye anlatırdı. Kimi zaman komik, kimi zaman üzücü, ama her zaman bir tür ayrılıkla sonuçlanırdı. Ancak, bu hikâyelerin her biri, insanların birbirleriyle olan bağlarını güçlendirme yerine, derin yaralar açıyordu. Ve belki de bu küçük köyün en büyük sorunu, kısır siyasetin topluluğu nasıl yıprattığıydı...

Günümüzde KKTC siyaseti, tıpkı bu hikâyede olduğu gibi adeta bir çıkmaza saplanmış gibi görünüyor... Partiler arasındaki çekişme ve rekabet, ülkenin gerçek sorunlarına odaklanmayı engelliyor ve toplumu bölüyor. Siyasetçiler, sıklıkla kişisel çıkarlarını ve partizan hedeflerini, genel halkın refahı ve çıkarlarından önde tutuyor... Bu durum, kamuoyunda genel bir hoşnutsuzluk ve umutsuzluk hissi yaratıyor.

Ülke siyasetinin verimsizleşmesi her geçen gün daha fazla artıyor... Parti politikalarının ideolojik çatışmalarla dolu olması, uzlaşı ve işbirliğini zorlaştırıyor... Kısa vadeli çözümler ve popülist politikalar, uzun vadeli sorunların göz ardı edilmesine neden oluyor. Ayrıca, medyanın siyaset üzerindeki etkisi ve zaman zaman da haber kaynaklarının tarafsızlığını yitirmesi, toplumun siyasi konulardaki bilgi düzeyini ve güvenini azaltıyor.

Ülke siyasetinin verimsizleşmesi, toplumun güvenini sarstığı gibi, demokratik süreçlere olan inancını da zayıflatıyor. Seçmenler, siyasetin gerçek çözümler üretmek yerine polemik ve çekişme aracı haline geldiğine inanmaya başlıyor. Bu da siyasi katılımı azaltıyor ve demokratik değerleri tehlikeye atıyor.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen, umutsuzluğa kapılmak yerine, çözüm odaklı bir yaklaşımı benimsemek de gerekiyor. Toplumun her kesiminden insanların katılımıyla, daha kapsayıcı ve yapıcı bir siyasi ortam oluşturulmalıdır artık... Siyasetçilerin, parti çıkarları yerine kamu yararını öncelikli hale getirmeleri ve uzlaşma kültürünü teşvik etmeleri de gerekiyor. Ayrıca, medyanın tarafsızlık ilkesine bağlı kalması ve kamuoyunu bilinçlendirme konusundaki sorumluluğunu da, daha dikkatli yerine getirmesi artık kaçınılmazdır.

Ülke siyasetinin verimsizleşmesi, herkesin ortak sorumluluğu altında olan bir sorundur. Ancak, doğru adımlar atıldığında ve toplumun geniş kesimleri bir araya geldiğinde, daha işlevsel ve etkili bir siyasi ortam oluşturulabilir...

2025 Cumhurbaşkanlığı seçimleri, KKTC için kritik bir süreci işaret ediyor...

2025 KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleri, tarihi bir dönüm noktası niteliğindedir ve hayati derecede kritiktir...

Adayların hemen resmen, ortaya çıkması, şimdi çok daha fazla önemli hale geliyor...

Bilinmeli ve farkına varılmalıdır ki ciddi siyaset, toplumların yönetiminde ve geleceğinde belirleyici bir role sahiptir. İyi yönetim, adil politikalar ve etkili kararlar; bir ülkenin refahı, istikrarı ve toplumsal adaleti için temel unsur teşkil eder. Ciddi siyaset, demokratik değerlerin korunması, insan haklarının güvence altına alınması ve toplumsal çeşitliliğin kucaklanması açısından büyük önem taşır. Uluslararası ilişkilerde de ciddi siyaset, uzlaşı ve iş birliğinin sağlanması için hayati bir unsurdur. Bu nedenle, siyasi liderlerin ve vatandaşların, ciddi siyasete verdiği önem, bir toplumun gelişimi ve ilerlemesi açısından kritik bir faktördür...

Ülkemizdeki ciddiyetten uzak siyaset, verimsizliği ve olumsuz etkileri sürekli büyütüyor, yaygınlaştırıyor ve derinleştiriyor...

Siyaset, toplumun yönetiminde ve toplumsal meselelerin çözümünde kritik bir rol oynar. Ülkemizde çoğu zaman siyaset sahnesinde ciddiyetten uzak, basit ve verimsiz siyaset anlayışıyla karşılaşmak, şimdi çok daha yaygın hale geliyor... Bu tür siyasetçiler ve bu siyaset tarzının olumsuz etkileri, oldukça önemlidir ve bu konularda halkın daha fazla değerlendirmeler yapması, şimdi çok daha fazla önemlidir...

Hatırlanmalı ve hatırlatılmalıdır ki ciddiyetten uzak siyaset, genellikle kısa vadeli hedeflere odaklanır ve popülizm üzerine kuruludur. Siyasi liderlerin vaatleri, gerçekçi olmayıp, uygulanabilirlikten de uzak olabilir. Bu durum, toplumda umut ve beklentilerin yanlış yönlendirilmesine, sonuç olarak hayal kırıklığına neden olur. Verimsiz siyasetin bir sonucu olarak, kamu kaynakları israf edilir ve kamu hizmetlerinde verimlilik inişe geçer...

Alışkanlık haline dönüştürülen ciddiyetten uzak siyaset tarzı, toplumsal bölünmeyi derinleştirir ve toplumda kutuplaşmayı artırır... Siyasi liderlerin kutuplaştırıcı retorikleri ve çatışmacı tutumları, toplumdaki gerilimi ve huzursuzluğu artırıyor... Bu durumlar, demokratik değerlerin daha fazla zayıflamasına ve toplumun birlik ile dayanışma duygularının, daha fazla erozyona uğratılmasına neden oluyor...

Ciddiyetten uzak siyasetin bir diğer önemli olumsuz etkisi de, güvenin zedelenmesidir... Siyasi liderlerin samimiyetsiz söylemleri ve tutarsız politikaları, halkın siyasete olan güvenini, sarsmaya devam eder... Tüm bu durumlar, demokratik süreçlere olan inancın azalmasına ve siyasi katılımın düşmesine neden oluyor...

Anlayacağınız, ülkemizde ciddiyetten uzak siyaset artıyor, toplum için ciddi ve uzun vadeli sorunlar çoğalıyor... Bu nedenle, siyasi liderlerin ve toplumun bu tür siyaset tarzlarına karşı dikkatli olması ve ciddiyetten uzak siyasetin olumsuz etkileriyle, mücadele etmek için çaba göstermesi, şimdi çok daha fazla önemli hale geliyor.

KKTC'nin siyasi sahnesinde yaşanılanlar, oldukça düşündürücüdür...

KKTC siyasetinde iradenin kimde olduğuna yönelik tartışmalar devam ederken, bu tartışmalara katılan siyasi taraflar çaktırmadan, bölünmelere de neden olmaya devam ediyorlar...

2025 KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, kimlerin aday olacağına yönelik güçlü irade de, ortada henüz gözükmüyor...

Bir taraf, KKTC siyasi iradesinin bizde olmadığını, dolaylı yollarla ima etmeye çalışıyor... Bir başka taraf da iradenin KKTC'de olmadığını resmen ilan ediyor...

Şimdi, tüm bu siyasetçilere sormamız gereken, önemli bazı sorular vardır...

Genelde tüm KKTC siyasetçilerine, özelde de 2025 KKTC Cumhurbaşkanı adaylarına, bu sorular sorulmalıdır...

1. Halkın Sesi Konusu:

Siyasi kararlarınızı alırken, halkın taleplerini ne kadar dikkate alıyorsunuz?

Seçmenlerinizin öncelikli endişeleri nelerdir ve bu endişeleri nasıl çözmeyi planlıyorsunuz?

2. Sorumluluk ve Hesap Verebilirlik Konusu:

Siyasi iradeyi oluşturan süreçteki rolünüzü, nasıl tanımlıyorsunuz?

Halka karşı hesap verebilirlik ilkesini, nasıl sağlamayı planlıyorsunuz?

3. Adil Temsil Konusu:

Farklı toplumsal kesimlerin çıkarlarını, nasıl dengelemeyi amaçlıyorsunuz?

Siyasi partiniz veya hareketiniz, toplumun çeşitli kesimlerini ne kadar adil bir şekilde temsil ediyor?

4. Demokratik Süreçler Konusu:

Demokratik kurumlar ve süreçlerin güçlendirilmesi için, ne gibi adımlar atmayı planlıyorsunuz?

Seçimlerin adil ve şeffaf bir şekilde yapılması için, neler yapıyorsunuz?

5. Siyasi İlişkiler ve Diplomasi Konusu:

Ulusal çıkarları savunurken, uluslararası toplumla ilişkileri nasıl dengelemeyi amaçlıyorsunuz?

Uluslararası platformlarda, ülkenizin imajını nasıl temsil ediyorsunuz?

6. Gelecek Vizyonu Konusu:

Ülkenin uzun vadeli kalkınma hedefleri ve vizyonu nedir?

Politika yapma sürecinde, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını, nasıl göz önünde bulunduruyorsunuz?

Tüm bu sorular, ülke siyasetçilerinin iradenin kimde olduğunu belirlemeye yönelik sorumluluklarını ve niyetlerini anlamak için, önemli bir temeli oluşturuyor... Siyasetçilerin bu sorulara, dürüst ve açık yanıtlar vermesi, demokratik süreçlerin güçlenmesine ve toplumun daha iyi temsil edilmesine katkı sağlayacaktır...

Siyasi iradenin kimde olduğu konusu, KKTC'de sürekli kısır tartışmalara yol açıyor ve siyasetin asıl amacından, uzaklaşılmasına neden oluyor... Siyasetin temelinde, halkın çıkarlarını ve ihtiyaçlarını temsil etmek, adil ve etkili kararlar almak yatar. Ancak, siyasi iradenin kimde olduğuyla ilgili yoğun tartışmalar, genellikle siyasi güç mücadelelerine ve ideolojik çekişmelere dönüşüyor. Bu durum, toplumun birlik ve beraberliğini zayıflatıyor ve kamuoyunun güvenini sarsıyor...

Bu nedenledir ki, siyasi iradenin kimde olduğuyla ilgili kısır tartışmaların sona erdirilmesi ve siyasetin gerçek amacına odaklanılması, şimdi çok daha fazla önemlidir... Siyasetçilerin, halkın çıkarlarını gözeterek ortak çözümler bulmaya odaklanmaları, kamu kaynaklarını etkin ve adil bir şekilde yönetmeleri gerekmektedir artık... Ayrıca, demokratik kurumların güçlendirilmesine ve katılımcılığın artırılmasına, siyasi iradenin daha sağlıklı bir şekilde belirlenmesine ve toplumun refahının, daha fazla artırılmasına çalışılmalıdır... Siyasetin amacı olan, toplumsal hizmet ve gelişim için çaba sarf etmek, siyasi aktörlerin öncelikli hedefi olmalıdır artık. Bu şekilde, siyasetin asıl amacı olan, toplumun refahı ve ilerlemesi için, daha yapıcı bir ortam oluşturulabilir...

2025 KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleri: Tarihi dönüm noktasıdır ve adayların şimdi hemen resmen, ortaya çıkmaları gerekmektedir...

Bilinenler, tüm gerçeklikleriyle ortada karşımızda duruyor...

Dikkatli bakmak, sadece gözlerinizle görmek değil; kalbinizle hissetmek ve gerçeği tüm derinliğiyle fark etmektir...

Dikkatli bakmak, sadece gözlerle değil, kalple de görmektir; gerçekleri fark etmek ise, bilgelik ve cesaret gerektirir...

KKTC siyasetini kim belirliyor?

KKTC siyasetinin gizli güçleri, karar vericileri kimler?

Kuzey Kıbrıs'ın siyasi arenasında, kimler söz sahibi?

KKTC'de iktidarın, perde arkasındaki aktörleri, kim veya kimler?

KKTC'nin siyasi rotasını kimler çiziyor?

Kuzey Kıbrıs'ta güç dengeleri nasıl oluşuyor veya oluşturuluyor? Kimler etkili, kimler gölge oyuncu?

KKTC siyasetinde etkili olan dinamikler ve figürler kimlerin elinde?

Kuzey Kıbrıs siyasetinde etki yaratan güç odaklarını, kimler belirliyor?

KKTC'de politikayı kimler yönlendiriyor?

Kuzey Kıbrıs'ta siyasetin gizli mimarları kimler?

KKTC'de siyasi kararları kim veriyor? Perde arkasındaki gerçek kişiler kimler?

Soruların tümü de, ortak bir cevapta birleşiyor!

Bu sorular, KKTC'nin siyasi sahnesinde kimlerin ve hangi faktörlerin, belirleyici olduğunu açıkça bize gösteriyor...

Sorun, siyasi iradenin kimde olduğu değil, sorun bunları ifade ederken, siyasetçi olarak da, bu konularda ne kadar cesur, açık ve akıllıca cevaplar verebildiğinizdir...

Sorun, kimin gücü elinde tuttuğu değil, kimin gerçekleri cesurca, mantıklıca ifade ettiğiyle ilgilidir...

Siyasi liderlik, cesaretin ve şeffaflığın göstergesidir. Gerçeklerin ardında durmak, gücün kimde olduğundan daha önemlidir...

Gerçek liderlik, sadece koltukta oturmak değil, cesurca doğruları akıl yoluyla konuşmaktır. Siyasetçilerin cesaret ve açıklıkla hareket etmesi, bir toplumun ileri gitmesini sağlayacaktır...

Siyasi liderlik, korkaklığı değil cesareti ödüllendirir. Gerçeklerden kaçmayanlar, toplumu değiştirenlerdir...

Sorun, güç sahibi olanlar değil, doğruları söylemeye cesaret edenlerdir... Siyasetçilerin cesareti, toplumun ilerlemesini sağlayan önemli anahtarlardandır...

2025 KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleri, tarihi bir dönüm noktasıdır ve adayların resmen şimdi, ortaya çıkması gerekmektedir...

Cumhurbaşkanı adaylarının, lafı ağızda gevelemeden, açık ve cesur bir şekilde, her türlü ülkesel şartta, ne yapacaklarını halka açıkça söylemeleri, demokratik süreçlerin sağlıklı işlemesi ve toplumun güvenini kazanması açısından, son derece önemlidir... Şeffaf bir iletişim, siyasi liderlerin vaatlerinin ve politikalarının, net bir şekilde anlaşılmasını sağlar ve seçmenlerin doğru bir şekilde bilgilendirilmesine katkıda bulunur... Tüm bu yaklaşımlar, siyasetçilerin seçim kampanyaları sırasında verdiği sözlerin ve vaatlerin, gerçekçi ve uygulanabilir olmasını sağlar...

Açık ve cesur bir iletişim tarzı, siyasetçilerin samimiyetlerini ve dürüstlüklerini ortaya koymasını sağlar. Halk, siyasetçilerden vaat ettikleri değişikliklerin ve gelişmelerin arkasında durmalarını bekler. Bu nedenle, siyasetçilerin, halka açıkça konuşmaları; politikalarının ve eylemlerinin arkasında durduklarını ve vaat ettikleri değişimleri, gerçekleştireceklerini gösterir.

Açık ve cesur bir iletişim tarzı, siyasetin şeffaflığını ve hesap verebilirliğini artırır. Siyasetçilerin ne yapacaklarını net bir şekilde açıklamaları, seçim sonrası dönemde vatandaşların siyasi liderleri takip etmelerini ve onlardan hesap sormalarını kolaylaştırır. Bunlar, demokratik süreçlerin güçlenmesine ve siyasi liderlerin halkın çıkarlarını daha etkili bir şekilde temsil etmelerine yardımcı olur.

Anlayacağınız, KKTC siyasetçisinin, lafı ağızda gevelemeden açık ve cesur bir şekilde ne yapacaklarını halka açıkça söylemeleri, demokratik süreçlerin sağlıklı işlemesi, toplumun güveni ve siyasi katılımın artması açısından büyük öneme sahiptir. Tüm bunlar, siyasetin güvenilirliğini artırır ve siyasi liderler ile seçmenler arasında, sağlam bir ilişki kurulmasına yardımcı olur...

Ülke siyasetçisi, kısır siyasi tartışmaları, iddiaları bir kenara bırakarak cesurca, tüm bu ülke şartlarına rağmen, 2025 yılında KKTC Cumhurbaşkanı olunması halinde, yapılacakları halka, şimdiden anlatmaya başlaması gerekiyor... Bunun için bazılarının, çok daha erken yol alması, daha fazla çalışması ve daha cesur olması gerekiyor...

Büyük resimde, bütünsel cevaplar vermeniz gereken önemli başka diğer sorular da vardır...

KKTC'nin ekonomik kalkınması için, nasıl bir yol haritası öneriyorsunuz?

Toplumsal birlik ve uzlaşma için, neler yapmayı planlıyorsunuz?

KKTC'nin uluslararası alandaki tanınırlığını artırmak için, nasıl bir strateji izleyeceksiniz?

Adalet sisteminin güçlendirilmesi ve yasal reformlar konusunda, neler düşünüyorsunuz?

Eğitim sisteminin iyileştirilmesi ve gençlerin geleceğe daha iyi hazırlanması için, hangi adımları atacaksınız?

Çevre koruma ve sürdürülebilirlik konularında, ne gibi politikalar geliştireceksiniz?

Toplumun farklı kesimlerini temsil etmek ve katılımcı bir yönetim anlayışı oluşturmak için, nasıl bir planınız var?

KKTC'nin sağlık sektörünü iyileştirmek ve sağlık hizmetlerine erişimi artırmak için, neler yapacaksınız?

Genç işsizlikle mücadele etmek ve iş imkanlarını artırmak için, hangi politikaları destekliyorsunuz?

Adalet, demokrasi ve insan hakları konularında, ne gibi adımlar atmayı planlıyorsunuz?

Bu sorular, siyasetin en üstüne geleceklerin, vizyonlarını, politikalarını ve liderlik yeteneklerini ortaya çıkaracaktır... Bu sorulara verilecek cevaplar doğrultusunda, iradenin kimde olacağı da açıkça ortaya çıkacaktır...

Tabii ki, hayati derecede önemli bir soru daha vardır...

KKTC'de yapımına son sürat devam edilen ve yakın zamanda bitirilmesi düşünülen, ismi sürekli değişen veya değiştirilen; KKTC Cumhurbaşkanlığı külliyesine, sarayına, kampüsüne, yerleşkesine, ülkenin hangi  siyasetçilerinin, kendi iradeleriyle gidip gitmeyeceğidir...

Peki ya, 2025 KKTC'nin yeni Cumhurbaşkanlığına aday olacak siyasetçilerin bu yöndeki soruya, cevapları ne olacak? Gerçek iradeleri ne olacak?

Açık ve cesur siyasetçi olduğunu iddia edenler, söyleyenler ve/veya gösterenler, bunun cevabını halka nasıl ve ne şekilde verecekleri, büyük bir merak konusudur...

Halk, bunların cevaplarını, siyasetçilerden duymak ve görmek istiyor...

2025 KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleri, tarihi bir dönüm noktasıdır ve adayların ortaya, bu sorulara gerçekçi cevaplar vererek, hemen çıkmaları gerekiyor...

Bilinmeli ve farkına varılmalıdır ki, 2025 KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleri, hayati derecede önemli bir yol ayrımıdır...

"A" veya "B" yolunun, ülkeyi nerelere taşıyacağına dair, cumhurbaşkanı adaylarının, savundukları görüşler doğrultusunda, güçlü kanıtları ortaya koymaları artık kaçınılmazdır... Halka neyi anlatacaksınız? Sahte diplomaları mı? Yolsuzlukları mı? Sahtekarlıkları mı? Usulsüzlükleri mi? Yasaların yok sayıldığını mı? Yoksa iradenin bizde olmadığını mı? Bilmeli, daha fazla farkına varmalı ve vardırmalısınız ki, 2025 KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleri, sadece bir seçim süreci olmayacak, aynı zamanda da ülkenin geleceğinin belirlenmesi açısından da, son derece önemli kader anı olacaktır. Ülke kaderinin belirlendiği, bir dönemeç görevini üstlenecektir... Halk olarak, siyasi liderlerimizden sadece söz değil, eylem beklemekteyiz. Hangi yolu seçerlerse seçsinler, ülke siyasetçisinin, halkın çıkarlarını en üst düzeyde gözetecekleri ve ülkenin refahını artıracaklarına dair güçlü kanıtları, halka sunmaları gerekmektedir. Bu bilinçle, halk olarak sorumluluğumuz, geleceğimizi şekillendirecek olan bu gerçek siyasi iradeyi, bilinçli tercihlerle bulmaktır... Unutmayalım ki, güçlü bir gelecek için güçlü bir iradeye, şimdi çok daha fazla ihtiyacımız vardır...

Ülke siyasetçileri, gereksiz söz çatışmalarına girmeden, ifadelere farklı anlamlar yüklemeden, aklın ve bilginin gücüyle üstünlük elde etmelidir; çünkü gerçek liderlik, tartışmadan değil, çözüm üretmekten doğar...

Tüm bu sorular, ortak bir cevapta birleşiyorlar...

KKTC siyasetinin gizli güçleri: karar vericiler kimler?

KKTC siyasetini, gerçekten kim belirliyor?

İrade, gerçekten kimin elinde?

Tüm bu soruların cevabı, tüm samimiyetiyle "halk" olacaktır... Çünkü halkın sesi, en güçlü iradedir. Halk, her seçimde, her oyda, ülkenin geleceğini şekillendirir. Unutmayalım ki, demokrasiye inanan ve iradesini sandıkta gösteren bir halk, en büyük değişim gücüdür. Bu yüzden, gerçek güç halkın elindedir ve bu güçle geleceğimizi inşa etmek, hepimizin sorumluluğudur...


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.