Krizlerin kıskacında bir toplumun çaresizliği!
MERT MAPOLAR’IN KÖŞE YAZISINI SESLİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
KKTC’nin ticaret açığı büyüyor…
Hayat pahalılığı yükseliyor…
Alacak verecek davaları çoğalıyor…
Ülkedeki adalet ve demokrasi çıkmazı genişliyor…
Kriminal olaylar tırmanışta…
Çocuk yaşta mahkûm sayıları alarm veriyor…
Uyuşturucu madde ticareti ve kullanımı artıyor…
Boşanmalar dünya rekoruna koşuyor…
Ülke nüfusu git gide kalabalıklaşıyor…
İstikrarsızlık yaygınlaşıyor…
Mülkiyet sorunları kaynıyor…
Partizanlıklar, yolsuzluklar, rüşvetler ve çürümüşlükler derinleşiyor…
Menfaat ve rant paylaşımları çeşitleniyor…
Kamu yönetimi çökertiliyor…
Devlete olan inanç ve milliyetçilik zarar görüyor…
Ulusal dava anlamını yitiriyor…
Kavramlar çarpıtılıyor…
Çarpıtılmış otomatik düşünceler algılaştırılıyor…
Psikolojik siyasi manüpülasyonlar, hamaset sistemine dönüştürülüyor…
…
Peki bunun adı istikrar mı, bunun adı milliyetçilik mi, bunun adı vatan sevgisi mi, bunun adı iki devletlilik mi?
Sahi, bunun adına siz ne diyorsunuz?
Olsa olsa bunun adı: Bir toplumun kriz ve çöküş hikâyesi olur...
Krizlerin merkezinde bir toplumun sessiz çığlığı genişliyor, büyüyor ve derinleşiyor...
Ülkesel sorunları kimse görmek, duymak, anlamak ve çözmek istemiyor...
KKTC tarihinin en büyük, sosyal, ekonomik ve siyasi sorunlarıyla karşı karşıyayız...
Kabul etseniz de etmeseniz de...
Ülkesel sorunlar, toplumun, sessiz çığlığı haline dönüşmüş ve/veya dönüştürülmüştür...
Ekonomik kriz ve ticaret açığı büyüyor...
KKTC'nin ekonomik yapısı, yıllar içinde çeşitli dış ve iç faktörlerin etkisiyle, şimdi daha fazla sarsılıyor. Ticaret açığı, ülkenin ekonomik dengelerini bozarken, hayat pahalılığı halkın günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Temel gıda ve hizmetlerdeki fiyat artışları sürekli yükseliyor. Bunların yanında, üniversite mezunu genç işsizlik oranları ciddi anlamda artıyor, gelir dağılımındaki adaletsizlikler, sosyal huzursuzlukları da beraberinde getiriyor. Sürekli artan fiyatlar, halkın alım gücünü düşürmeye devam ediyor.
KKTC’nin ticaret açığı giderek büyüyor, ekonomik istikrarsızlık sürekli tetikleniyor. Ülkedeki üretim eksikliği ve ithalata bağımlılık, ekonomiyi kırılgan hale getiriyor ve dışa bağımlılığı artırıyor. Bu süreç, halkın alım gücünü düşürüyor ve hayat pahalılığını katlanılamaz boyutlara ulaştırıyor.
Adalet ve demokrasi krizi genişliyor...
Ülkede adalet sisteminin yetersizlikleri ve demokrasi çıkmazı, vatandaşların devlete olan güvenini sarsıyor. Alacak verecek davalarının çoğalması, hukuki süreçlerin uzun ve karmaşık olması, adaletin gecikmesine ve yerini bulmamasına neden oluyor. KKTC'de açılan davaların, çok büyük bir kısmının, yıllar geçmesine karşın sonuçlanmamış olduğunu, bu ülkede yaşayan, çoğu kişi biliyor. Tüm bunlar, adalet sisteminin ne denli tıkanmış olduğunun göstergeleri olarak, vatandaşın önüne sürekli çıkıyor.
Adalet sistemi, artan dava sayıları ve yetersiz yargı altyapısı nedeniyle zorluklarla karşı karşıya bırakılmıştır. Ülkede demokratik değerler ve hukukun üstünlüğü konusunda ciddi endişeler artmaya başladı. Gelinen bu durum karşısında vatandaşın devlete olan güveni sarsılıyor ve toplumsal huzursuzluk derinleşiyor.
Hukuki süreçlerin uzaması ve adaletin geç tecelli etmesi, vatandaşların devlete olan güvenini sarsıyor ve toplumsal huzursuzluğu derinden körüklüyor. Adalet ve demokrasi çıkmazı, ülkenin demokratik değerlerinden sapmasına ve otoriter eğilimlerin güçlenmesine yol açıyor.
Sosyal ve kriminal sorunlar tırmanışta...
Kriminal olayların artışı ve çocuk yaşta mahkûm sayılarının alarm verici boyutlara ulaşması, toplumun geleceği için ciddi tehditler oluşturmaktadır. Uyuşturucu madde ticareti ve kullanımı, gençler arasında şimdi daha fazla yaygınlaşıyor ve sosyal doku ciddi anlamda zedeleniyor. Ortaya çıkan istatistikler, KKTC'de uyuşturucu bağlantılı, tutuklanan gençlerin sayısının, her geçen gün ne kadar fazla arttığını açıkça ortaya koyuyor.
Kriminal olayların tırmanışa geçmesi, özellikle çocuk yaşta mahkûm sayılarının artması, ülkesel bir alarm niteliğindedir. Uyuşturucu madde ticaretinin ve kullanımının, genç nüfus arasında şimdi daha fazla yaygınlaşması, toplumsal endişeleri artırıyor.
Farkına varılmalıdır ki KKTC’de kriminal olaylar ve çocuk yaşta mahkûm sayıları, alarm verici boyutlara ulaşmıştır ve bu konu oldukça ciddidir, hayatidir ve önemlidir. Uyuşturucu madde ticaretinin ve kullanımının artması, gençleri suç batağına sürüklemektedir. Bu durum, sosyal yapının zayıfladığını ve gençlerin geleceğinin tehdit altında olduğunu açıkça bize gösteriyor.
Aile ve nüfus sorunları çoğalıyor...
Ülkedeki boşanma oranlarının dünya rekoruna koşması, aile yapısının zayıfladığının da açık bir göstergesidir. Nüfusun hızla artması ve şehirleşme sorunları, altyapı yetersizliklerine ve sosyal hizmetlerde aksamalara yol açmaktadır. Şehirlerin nüfuslarının artmasına rağmen, altyapı yatırımlarının, bu artışı karşılayacak düzeyde olmadığını da herkes görüyor.
Boşanma oranları dünya rekorlarına koşarken, aile yapısı giderek çöküşe geçmektedir. Ekonomik sıkıntılar, işsizlik ve sosyal baskılar ailelerin dağılmasına neden olmakta, bu da toplumsal dayanışmayı daha fazla zayıflatmaktadır.
KKTC’nin nüfusu hızla artmakta, ancak bu artış beraberinde istikrarsızlığı da getirmektedir. Yetersiz altyapı, eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği, nüfus artışının olumsuz etkilerini daha belirgin hale getirmektedir. Nüfus akışı ile ortaya çıkan düzensiz yerleşim, sosyal yapıyı ve kaynakların kullanımını zorlaştırmaktadır.
Politik ve yönetsel çöküş hızlanışta...
Ülkede partizanlık, yolsuzluk, rüşvet ve çürümüşlük gibi sorunlar, kamu yönetiminin etkinliğini ve halkın devlete olan inancını zedelemektedir. Kamu yönetimindeki çöküş, devletin temel hizmetleri sunma kapasitesini ve kalitesini azaltmakta, halkın güvenini sarsmaktadır. Ülkede son yıllarda birçok kamu ihalesinde, yolsuzluk iddiaları, şimdi daha fazla gündeme gelmiştir ve bu durum, devletin itibarı üzerinde olumsuz etkileri artırmıştır.
Mülkiyet sorunları kaynıyor ve hukuki belirsizlikler yaygınlaşıyor...
Mülkiyet sorunları, KKTC’de çözümsüz bir mesele olarak kalmaya ve kaynayarak artmaya devam ediyor. Eski Rum mallarının durumu, hukuki belirsizlikler ve mülkiyet haklarının ihlali, toplumsal gerilimleri artırmakta ve barış sürecini sekteye uğratmaktadır.
Yolsuzluk, rüşvet ve partizanlık derinleşiyor:
Partizanlık, yolsuzluk ve rüşvet, KKTC’de devlet yönetimini çökertmekte ve kamu kaynaklarının etkin kullanımını engellemektedir. Menfaat ve rant paylaşımları, toplumsal adaleti zedelemekte ve vatandaşların devlete olan inancını sürekli yok etmektedir.
Milliyetçilik ve ulusal dava zarar görüyor...
Milliyetçilik kavramının anlamını yitirmesi ve ulusal davanın toplum tarafından sorgulanması, KKTC'nin geleceği için ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Çarpıtılmış kavramlar ve siyasi manipülasyonlar, halkın gerçekleri görmesini engellemekte ve toplumsal kutuplaşmayı artırmaktadır. Havuz medya sistemi haline getirilmeye çalışılan kimi KKTC medya organları, sürekli olarak ulusal dava ile ilgili propagandalar yaparak, halkın gerçek sorunlara odaklanmasını zorlaştırmaktadır.
Partizanlık, yolsuzluk ve rüşvet, kamu yönetimini zayıflatıyor. Devlete olan inanç ve milliyetçilik şimdi daha fazla zarar görüyor. Ulusal dava kavramı, politik manipülasyonlarla anlamını yitiriyor. Kavramlar çarpıtılarak, halkın algısı üzerinde, psikolojik siyasi manipülasyonlar gerçekleştiriliyor...
Toplumsal ve psikolojik manipülasyonlar, sistematik hale dönüştürülüyor...
Psikolojik ve siyasi manipülasyonlar, hamaset siyasetiyle birleşerek, toplumsal algı olarak şimdi daha fazla çarpıtılıyor. Kavramların çarpıtılması ve otomatik düşüncelerin algılaştırılması, ulusal dava, vatan sevgisi ve milliyetçilik anlayışlarını saptırmakta, toplumsal bilincin sağlıklı gelişimini engellemektedir.
KKTC'de tüm bunlar yaşanırken ve yaşatılırken, hepimiz biliyoruz ki KKTC artık, sözün bittiği yerdedir...
Ülkenin karşı karşıya olduğu, tüm bu ciddi sorunlarla başa çıkabilmek adına, hamaset siyasetini bir kenara bırakarak, hayaller dünyasından çıkarak, gerçeklerle yüzleşerek, ciddi ve köklü reformlara gidilmesi artık kaçınılmazdır...
Ülkedeki enkaz büyüktür ve bir o kadar da derindir ve ciddidir...
Acilen, ekonomik dengesizliklerin giderilmesi, adalet ve demokrasi sisteminin güçlendirilmesi, sosyal sorunların çözülmesi, aile yapısının desteklenmesi ve politik çürümüşlüğün ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bunun için, sivil toplum örgütleri ile gerçek akademisyenler ve siyasetçiler, halkla birlikte hareket ederek, ortak çözümler üreterek, toplumsal bilincin ve farkındalığın yükseltilmesi gerekiyor.
Ülkede yaşayan herkes, krizlerin kıskacında bir toplumun çaresizliğinden bahsediyor...
KKTC’nin karşı karşıya olduğu sorunlar, ülkenin geleceğini tehdit eden ciddi meselelerdir. Ekonomik istikrarsızlık, adalet ve demokrasi çıkmazı, artan kriminal olaylar, mülkiyet sorunları ve hızlanan toplumsal çöküş, ülkenin sürdürülebilir kalkınmasını engellemektedir. Bu sorunların çözümü, toplumsal farkındalığın artırılması ve etkin politikaların uygulanması ile mümkündür. Toplumsal dayanışma, şeffaf yönetim ve adil hukuk sistemi, KKTC’nin aydınlık bir geleceğe ulaşmasında kilit rol oynayacaktır.
KKTC, karşı karşıya olduğu bu zorluklarla başa çıkabilmek için, toplumsal birlikteliğe ve kapsamlı reformlara şimdi daha fazla ihtiyacı vardır. Halkın bilinçlenmesi ve sorunların kökten çözülmesi, KKTC'nin daha istikrarlı ve müreffeh bir geleceğe adım atmasını sağlayacaktır.
KKTC’nin karşı karşıya olduğu bu derinleşen sorunlar, ülkenin geleceği için çok daha ciddi bir tehdit oluşturma noktasındadır. Ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda acil çözümler üretilmediği takdirde, bu sorunlar daha da büyüyerek, çok daha ciddi toplumsal çöküşlere neden olacaktır.
Hepimiz farkına varmalı ve vardırmalıyız ki bu konular oldukça önemlidir, hayatidir ve ciddidir...
Peki ülkeyi yönetenler ve/veya yönettiğini sananlar ne yapıyor?
Hamaset siyaseti, KKTC'de artık derin yaralar açan bir sorun haline gelmiştir. Gerçeklerle yüzleşmeden, sorunların kökenlerine inmeden sadece duygusal, ideolojik söylemlerle yönetim ve toplum yönlendirmek, ülkenin önündeki, gerçek sorunlara çözüm üretme kapasitesini zayıflatmaktadır. Bu durum, ekonomik istikrarsızlık, adalet sistemindeki çıkmazlar, artan kriminal olaylara ve sosyal huzursuzluk gibi somut sorunların çözümüne odaklanmak yerine, siyasi manipülasyonlarla, toplumun gerçekleri görmezden gelmesine neden olmaktadır. KKTC'nin geleceği için, artık hamaset yerine, somut ve sürdürülebilir çözümler üretme zamanı gelmiştir.
Acilen yapılması ve atılması gereken öncelikli adımlar vardır...
Ekonomik Reform: Tarım ve turizm sektörlerinin desteklenmesi, yerel üretimin artırılması ve ihracatın teşvik edilmesi, ticaret açığını azaltacaktır.
Adalet Sistemi Reformu: Mahkemelerin iş yükünün azaltılması, hızlı ve etkin bir adalet sisteminin kurulması, halkın adalete olan güvenini, yeniden kazanmasını sağlayacaktır.
Sosyal Politikalar: Gençlere yönelik mesleki eğitim ve istihdam programlarının geliştirilmesi, uyuşturucu ile mücadele ve rehabilitasyon merkezlerinin artırılması, sosyal sorunların çözümünde etkili olacaktır.
Yönetim ve Yolsuzlukla Mücadele: Kamu yönetiminde şeffaflığın sağlanması, yolsuzlukla mücadelede etkin önlemler alınması, devletin itibarını yeniden kazandıracaktır.
Kıbrıs sorununun çözümü, uzun yıllardır devam eden ve ada üzerindeki tüm toplulukları etkileyen bir meseledir. KKTC'nin karşı karşıya olduğu ekonomik, sosyal ve siyasi zorluklar göz önüne alındığında, ada üzerindeki istikrarın sağlanması ve bölgesel barışın güçlendirilmesi için, Kıbrıs sorununun adil ve kapsamlı bir şekilde ele alınması artık kaçınılmazdır. Bu süreçte, uluslararası toplumun ve Kıbrıs adasında yaşayan her iki toplumun da çıkarlarını dikkate alacak, uzlaşıya dayalı bir yaklaşım benimsenmelidir. Tüm tarafların katılımıyla yapılacak görüşmeler, kalıcı ve adil bir çözümün temelini oluşturarak, adanın geleceğine yönelik olumlu bir adım atılmasını sağlayacaktır.
KKTC, tüm bu çalkantılı süreçlerin ortasında, derin bir çaresizlik içinde kıvranmaktadır... Adalet arayışı, ekonomik denge, sosyal huzur ve toplumsal birlik gibi temel değerler giderek daha fazla zedelenirken, halkın umutsuzluğu ve güvensizliği de artmaktadır. Karanlık tablo, hamasete sığınmadan, gerçeklerle yüzleşmenin ve değişim için cesur adımlar atmaktan başka bir çözüm olmadığını göstermektedir. Toplumun tüm kesimlerinin bir araya gelerek, ortak çabalarıyla reformları başlatması gerekmektedir. Yeniden var olmanın ve ilerlemenin yolu, geçmişin hatalarından ders çıkarmak ve cesur adımlarla yarınlara yürümektir. Bu süreçte, toplumsal farkındalığın artırılması ve herkesin sorumluluk alması, ülkenin, krizlerden güçlenerek çıkmasına yardımcı olacaktır...
Şimdi, ya sessiz çığlığı sonsuza kadar kabul edeceğiz ya da yeniden var olmanın yollarını, hep birlikte bularak, krizlerin kıskacında bir toplumun çaresizliğine son vereceğiz…
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Alexy Flemmings19/07/24 08:46
Federasyonlar, Konfederasyonlar, merkezi yapılı ülkeler çökerken, kendi ülkelerini kuran toplumlar ve milletler, "uluslararası toplumun ve parçalanacak oluşumun içerisinde yaşayan diğer toplumların çıkarları"nı dikkate almak veya onlarla uzlaşıya dayalı bir yaklaşım benimsemek gibi deli saçmalıklarının peşinden gitmezler: SADECE KENDİ ÇIKARLARINI düşünürler, başka kimsenin de çıkarını düşünmek ve onların da rızlarını almak zorunda değildirler. 1963'te Rum toplumu, adanın tamamına çöreklenebilmek için Kıbrıs Türk milletini Kıbrıs Cumhuriyeti yönetiminden uzaklaştırırken, "uluslararası toplumun ve Kıbrıs Türklerinin çıkarları"nı dikkate almadı, Kıbrıs Türk'üyle uzlaşıya dayalı bir yaklaşım benimsemedi! Dünyadaki hiçbir millet, başka bir milletin çıkarlarını ve menfaatlerini düşünmek zorunda değildir! 🌍DÜNYADA BİRLEŞME YOK!🌏 🌍 DÜNYADA YALNIZCA AYRIŞMA VAR!🌏 Dünya’da Federasyonlar, Konfederasyonlar, Merkezi Yapılı Ülkeler Bitiyor: 1990'dan bu yana Federasyonların, Konfederasyonların, Merkezi Yapılı Ülkelerin (aynı ırklı, aynı dinli, aynı dilli Sırbistan-Karadağ bile!) ayrışmasıyla dünya kadar ülke bağımsız olup HİÇ BİR TAVİZ VERMEDEN tanındı, NEREDEYSE TAMAMI Birleşmiş Milletler üyesi oldu, 6sı bugün yarın olacak. Birleşen 1 tane yok!: ★ SOVYETLER BİRLİĞİ (FEDERASYON): 1 Ermenistan 2 Azerbaycan 3 Belarus 4 Estonya 5 Gürcistan 6 Kazakistan 7 Kırgızistan 8 Letonya 9 Litvanya 10 Moldova 11 Rusya 12 Tacikistan 13 Türkmenistan 14 Ukrayna 15 Özbekistan. ★ YUGOSLAVYA (FEDERASYON) = 1 Bosna Hersek 2 Hırvatistan 3 Makedonya 4 Sırbistan-Karadağ 5 Slovenya. ★ AYNI IRKLI, AYNI DİNLİ, AYNI DİLLİ Sırbistan-Karadağ DA AYRILDI!: YENİ PARÇA (Sırbistan-Karadağ) DA PARAMPARÇA OLDU: SIRBİSTAN-KARADAĞ (FEDERASYON)= Sırbistan + KARADAĞ. ★ PARAMPARÇANIN (Yugoslavya) PARAMPARÇASININ (Sırbistan-Karadağ) PARÇASI (Sırbistan) DA PARÇALANDI: Sırbistan = Sırbistan + KOSOVA. Kosovo: 111 ülke tanıyor. BM üyesi olmadığı halde, Uluslararası Olimpiyat Komitesi'ne üye oldu; 2016 Rio Olimpiyatlarında mücadele etti; FİFA ve FİBA'ya üye oldu; tüm dünyayla futbol ve basketbol oynuyor. ★ Marşal Adaları, Mikronezya Karolin Adaları, Palau (ABD’den (FEDERASYON) ayrıldılar!) ★ ÇEKOSLOVAKYA (FEDERASYON) = Çek Cumhuriyeti + Slovakya. ★ Güney Afrika = Güney Afrika + NAMİBYA. ★ Etiyopya = Etiyopya + ERİTRE. ★ Endonezya = Endonezya + TİMOR-LESTE. ★ Gürcistan = Gürcistan + ABAZYA + GÜNEY OSETYA. ★ Sudan = Sudan + GÜNEY SUDAN. 🟦Federasyonların, Konfederasyonların, Devletlerin AYRIŞMASI HİÇ BİTMEYECEK🟦 ★ Trinistra, Filistin, Batı Sahara, Grönland, Quebec, Wallonia, Flanders, Katalonya, Bask, Padova, Kuzey İrlanda, İskoçya, Somaliland, Putland,... Kıbrıs Türk'ü tek yürek olarak, KKTC'nin, SINIRLI TANINMA konumundan TAM TANINMA konumuna daha hızlı ilerliyor. 😍★ Kıbrıs = Kıbrıs + KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ 😍 İçimizdeki RUM TOHUMLARI ve ÖDENEKLİLER olmasa, KKTC, şimdi, çoktaaaaan, TAM TANINMIŞ veya bir kaç istisnayla TAM TANINMIŞ olurdu. Adanın geleceğine yönelik olumlu adım olan kalıcı ve adil çözüm bellidir: