BİRAZ AYDINLIK

Mert MAPOLAR, C.Ht.
mertmapolar@gmail.com
Mert MAPOLAR, C.Ht.

KKTC’de eğitim krizi: Partizanlık ve sorumsuzluğun bedeli!

Yayın Tarihi: 20/09/24 07:00
okuma süresi: 7 dak.

MERT MAPOLAR’IN KÖŞE YAZISINI SESLİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Küçük bir öğrencinin, sabırsızlıkla okul çantasıyla kapıda beklediğini hayal edin. Uzun bir yaz tatilinin ardından okula döneceği günü iple çekiyor. Ancak o gün gelip çattığında okullar açılmıyor. Bekleyiş geciktikçe, sadece öğrencinin değil, bir ülkenin geleceği de erteleniyor. Çünkü bu sadece bir öğrencinin okuluna geç başlaması değil; bir eğitim sisteminin çöküşünün, bir toplumun geleceğine dair endişelerin somut bir örneğidir aslında...

Tarihte ilk kez, KKTC'de okulların açılışlarının ertelenmesi, yalnızca kısa vadeli bir sorun gibi görünse de, bu durum aslında, köklü bir yönetimsel zafiyetin ve toplumsal duyarsızlığın işaretidir. Hükûmetin aldığı karar, öğretmen atama süreçlerinin tamamlanamamasıyla gerekçelendirilse de, sorunun çok daha derinlerde olduğu gözlemleniyor. Eğitim sisteminde yaşanan bu aksamalar, altyapı yetersizliklerinden öğretmen atamalarına, partizanlık iddialarından siyasi çıkar çatışmalarına kadar, geniş bir yelpazede, ülke genelinde ciddi bir sorumsuzluğu da gözler önüne seriyor.

Peki Sorun, Sorumsuzluk mu, Yoksa Partizanlık mı?

KKTC’de eğitimdeki partizanlık, toplumun geneline yayılan ölümcül bir hastalık gibi, devlet işleyişini sekteye uğratıyor. İddialara göre okulların açılması, partizanlıkla ilişkilendirilen, öğretmen atamalarındaki gecikmelerle doğrudan bağlantılı. Hükûmetteki Ulusal Birlik Partisi’ne mensup öğretmenlerin, parti çıkarlarına dayalı kadro beklentilerinin, partinin 23. Olağan Genel Kurultayı’na yansıma ihtimali nedeniyle, okulların açılışının ertelendiği öne sürülüyor. Bu iddialar, ülkede uzun zamandır konuşulan “kleptokrasi” uygulamalarının eğitim sistemine de bulaştığını gösteriyor. Öğretmen atamaları bile siyasi çekişmelerin gölgesinde gerçekleşirken, çocukların eğitim hakkı ihmal ediliyor.

Sorun sadece partizanlıkla da sınırlı değil. Eğitim Bakanlığı'nın altyapı çalışmalarını zamanında tamamlamaması, geçici öğretmen mülakatlarının geciktirilmesi ve gerekli listelerin hazırlanmaması, sorumsuzluğun boyutlarını da ortaya koyuyor. Eğitim, bir ülkenin geleceği için en önemli yatırımlardan biri olmasına rağmen, KKTC’de bu önemin göz ardı edildiğine yönelik hüzünlü bir tablo, sıklıkla karşımıza çıkıyor. Eğitimdeki bu ihmalkarlık, ülkenin genel yönetim anlayışındaki yozlaşmayı ve etkisizliği de gözler önüne seriyor.

Artan Eğitim Masrafları ve Ekonomik Yük:

Okul masraflarının son dönemde ikiye katlanması, aileleri derin bir ekonomik krizle karşı karşıya bırakıyor. Eğitim, devletin ücretsiz sağladığı bir hak olmasına rağmen, artan masraflar ve yetersiz altyapı, aileleri alternatif çözümler aramaya itiyor. Özel dersler, kırtasiye masrafları ve çeşitli eğitim materyallerinin fiyatlarındaki artış, eğitimde fırsat eşitsizliğini derinleştiriyor. Ülkede birçok ailenin, çocuklarını okutabilmek için ciddi mali fedakarlıklar yapmak zorunda kaldığı bir ortamda, devletin eğitim politikaları bir kez daha sorgulanır hale geliyor.

Eğitimde Kleptokrasi ve Toplumsal Etkileri:

Kleptokrasi, devlet yönetiminin kamu kaynaklarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanması anlamına gelir. KKTC’deki kleptokratik eğilimler, eğitim alanında da hızla yayılıyor. Eğitimdeki partizanlık, devletin etkinliğini azaltıyor, liyakat sistemini hiçe sayarak eğitimi siyasetin oyuncağı haline getiriyor. Bu durum, hem eğitim kalitesini düşürüyor hem de toplumsal güveni sarsıyor. Kleptokratik zihniyet, eğitimde geleceği inşa etmesi gereken bir sistemin yozlaşmasına ve gençlerin geleceğinin belirsizleşmesine yol açıyor.

Çözüm Önerileri: Eğitim Sisteminin Yeniden Yapılandırılması...

Bu çöküş süreci durdurulabilir mi? Elbette, ancak bu ciddi bir eğitim reformunu zorunlu kılıyor... Dünyadaki başarılı eğitim modelleri incelendiğinde, eğitimde adaletin, şeffaflığın ve liyakatin ön planda olduğu sistemlerin başarılı olduğu görülüyor. KKTC’nin eğitim sisteminin de benzer bir yaklaşımla, yeniden yapılandırılması gerekiyor. İşte bazı çözüm önerileri:

1. Siyasi Etkiden Arındırılmış Eğitim Yönetimi: Eğitimde partizanlığın son bulması için öğretmen atamaları ve diğer eğitim süreçlerinin şeffaflık ilkesine göre düzenlenmesi gerekiyor. Daha bağımsız bir eğitim komisyonu kurularak atamaların ve eğitim politikalarının bu komisyon tarafından yönetilmesi sağlanmalı.

2. Altyapı Yatırımlarının Arttırılması: Okulların fiziki altyapısı, modern eğitim şartlarına uygun hale getirilmeli. Teknolojik imkanlar, dünya standartlarına uygun olarak geliştirilirken, devletin bu konuda öncülük etmesi büyük önem taşıyor.

3. Eğitimde Eşit Fırsat: Eğitim masraflarının artışıyla birlikte ailelerin ekonomik yükü hafifletilmeli, özellikle dezavantajlı kesimlere destek programları uygulanmalı. Devlet, eğitim materyalleri ve teknolojik araçların ücretsiz sağlanması konusunda adımlar atmalı.

4. Öğretmen Eğitimi ve Liyakat Sistemi: Öğretmenlerin niteliklerini artırmak için düzenli eğitim programları ve sertifikasyon süreçleri uygulanmalı. Liyakat esasına göre yapılan atamalar, eğitimin kalitesini doğrudan etkileyecektir.

5. Dijitalleşme ve Küresel Gelişmeler: Eğitim sisteminin dijitalleşmesi ve uluslararası başarı modellerinin ülkeye entegre edilmesi de büyük bir gerekliliktir. Küresel trendler ve teknolojik gelişmeler dikkate alınarak, öğrencilere geleceğin dünyasında rekabet edebilecekleri bir eğitim sunulmalıdır.

Sonuç: Geleceğe Yatırım Zamanı...

Eğitimde yaşanan kriz, sadece bugünün değil, yarının da sorunlarını beraberinde getiriyor. KKTC, eğitimdeki bu yozlaşmayı ve sorumsuzluğu hızla çözmediği takdirde, gelecekte daha büyük toplumsal ve ekonomik sorunlarla karşılaşacak. Gençlerin geleceği, öğretmenlerin liyakat sistemiyle atanmadığı, eğitim politikalarının siyasi çıkarlarla yönlendirildiği bir ülkede, ne kadar parlak olabilir ki? Cevap çok açık: Eğer bugün harekete geçilmezse, yarının sorunları bugünkünden çok daha büyük olacak.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.