'Kara Çarşamba'ları arar olduk!

Yayın Tarihi: 01/08/18 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Bizim meslekteki orta yaş ve üzeriler çok iyi bilir…

Geçmiş yıllarda gazetelerin Çarşamba günleri attıkları manşetler genelde birbirine çok benzerdi…

Salı günleri Bakanlar Kurulu toplanır, kararlarını açıklar ve Çarşamba günü de gazetelerin manşet başlıkları 'Kara Çarşamba' olurdu!

Şimdi bir nostalji olarak gözümüzün önünde hala duruyor…

Hoş o zamanlar her ekonomik sıkıntı yaşandığı dönemlerde valizlerle KKTC'ye para taşınır, bütçe açıkları kapanır, memur ve emekli maaşları ödenirdi!

Hep kendi kendime sormuşumdur;

Acaba o zamanlar Türkiye her istendiğinde para göndermese ve KKTC'nin kendi ayakları üzerinde durması için temeller atılsaydı, daha mı iyi olurdu diye…

En azından iyice dibe batar, can havliyle yüzeye çıkar ve belki de şimdi çok daha iyi bir seviyede olurduk!

Zamlar o zamanlar doğal olarak haftada bir kere insanlarda sendrom yaşatırdı…

Yıllar geçti iyiye gideceğimize daha kötü günlere geldik!

Bundan sonra da ne olacağımız belli değil, her kesimde bir panik havası yaşanıyor…

Ticaret Odası Başkanı Turgay Deniz'in de açıkladığı gibi;

Şu sıralar hiçbir kesim mutlu değil!

Hatta kamu çalışanları bile…

Onlar diğer kesimlerden ayrıcalıklı olmalarına rağmen ekonomik şartlar o kadar ağır hale geldi ki tedirginlik en üst seviyeye kadar çıktı!

Özel sektör çalışanlarının durumunu hiç sormaya bile gerek yok…

Onların çoğunluğu ne yaşar ne yaşamaz modundan öte bile gidemiyorlar!

Lütfen şu anda yapılan tartışmalara bir bakar mısınız?

Yaşanan tamamen bir sidik yarışından öte bir şey değil…

Yapılan tartışmaların çoğunluğu da siyasi!

Karşısındakini siyasi olarak alt etme yarışı yaşanıyor…

Hem de çirkin bir yaygara ile!

Ama yaygara yapmayan ya da yapamayan bir sessiz çoğunluk var bu ülkede, işte ben asıl onların patlamasından korkarım…

Çünkü bu ülkede dar gelirli aile sayısı o kadar çok fazla ki inanın bunların patlamasının neticelerini tahmin etmekte bile korkuyoruz!

Ülkenin gerçek sorunları neden tartışılmıyor, konuşulmuyor anlamak çok güç…

İnsanlar arasında sosyal adalet diye bir kavram kalmadı artık!

Vatandaş dövizle birlikte artan hayat pahalılığından dolayı ne zaman isyan eder ve tepkisini göstermeye başlar bunu da tahmin etmek çok zor…

Eskiden Kara Çarşamba'lar için diz dövenler şimdi günün her saati bir felaket bekliyor, bunun endişesini yaşıyor!

Bir de bir kesim var ki 'erken seçim' ya da hükümet değişikliği gibi saçmalıklarla uğraşmaya başladı…

Sanki de bu gelişmeler yaşanırsa birileri ortaya çıkıp sihirli değneğini salladıktan sonra ortalık güllük gülistanlık olacakmış gibi!

Zammın adı 'düzenleme' oldu!

Gazete başlıklarına dikkat ediniz lütfen…

Hükümete yakın kesimler halkı çılgına çeviren akaryakıt zamlarında muhalefet döneminde 'okkalı zam' başlıklarını kullanırken ne gariptir ki şimdi bu başlıklar iktidar olunca o kadar yumuşak hale getirildi ki adı 'düzenleme' olarak değiştiriliyor!

Ve bunun adına da 'özgür medya' adını taktılar da gülelim mi ağlayalım mı biz de ne yapacağımızı şaşırdık artık…

Aman Tayyip Bey duymasın!

Öğretmen eksikliği ile açılıp yine öğretmen eksikliği ile kapanan Dipkarpaz'daki Recep Tayyip Erdoğan İlkokulu…

Geçen gün veliler okul önünde yine eylem yaptılar sıkıntılarını dile getirdiler!

12 yıldır tek bir çivi bile çakılmamış…

Demek ki birileri o tarihlerde biraz da yalakalık olsun diye bu okulun ismini böyle koymuş olsa gerek ama durum da ortada!

Umarız Recep bey okulun durumunu duymaz…

Av tüfeği deyip geçmemek gerek!

Doğancı'da yaşanan son aile dramı…

Adam yıllarca aynı yastığa koyduğu karısını av tüfeği ile vurarak öldürdü!

KKTC'deki cinayet ya da intiharlara genel olarak bakıldığında bunların birçoğu tabanca değil de av tüfeği ile olur…

Ama işte öyle bir ülke ki kendini avcı olarak belirleyen herkes bu av tüfeklerine hiç zorlanmadan sahip olur!

Oysa tabanca sahibi olmak o kadar kolay mı?

Geçmiş hükümetler döneminde alınan kararlarda vatandaşın tabanca sahibi olması çok güç hale getirildi…

Bize göre artık av tüfekleri de hele böyle bir süreçte mercek altına alınmalı ve bir şekilde faciaların önüne geçilmelidir!

"Oyun bu…"

Garantiler üzerinden Türkiye'ye vurma modası son 1 aydır gayet organize bir şekilde devam ediyor. Devamlı bir bombardıman tv, gazet, köşe yazısı. sosyal medya. Amaç garantilere karşı bir kamuoyu oluşturmak.

Bu arkadaşlar BM'nin düştüğü hataya düşüyor.

Olay diplomatik değil psikolojiktir diye yazanlar 100 defa daha yazsın garantiler konusunu. yazana mı inanacağım yoksa kendi yaşanmışlıklarıma mı?

Bu arada da devamlı bir tek çare federasyon masgarılığı... Gayet güzel dizayn edilmiş bir kampanya. Türkiye bizi yok edecek bak öcü Türkiye ama güneyde asimileye sorun yok en azından AB içinde asimile olacağız. Mantık bu, oyun da bu..."

(Şahap AŞIKOĞLU)


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları