Derdimiz müdahale mi yoksa acı reçete mi!

Yayın Tarihi: 16/05/22 05:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Müdahale konusu KKTC'nin varlığıyla birlikte gündemden hiç düşmeyen bir konu.

Dünya tarafından tanınmayan ve dünyaya açılan tek kapısı Türkiye olan bir devlet doğal olarak müdahalelere gebe bir yapıdır.

Bunu müdahaleleri normalleştirmek için söylemiyoruz.

Bu bir dünya gerçeği...

Müdahaleye yol açan ana sebep de ekonomidir.

Bizi ekonomik olarak ayakta tutan Türkiye'nin bazı istekleri olması normaldir.

Bu istekler aile içi bir iletişim gibi gönülden ve saygılı olmalı, ele güne rezil olmadan halledilmelidir.

Türkiye ile KKTC arasındaki ilişki şimdi rayından çıkmıştır.

Adı direkt 'müdahale' olmuştur.

Peki neden?

Türkiye'yi bu konuda daha radikal davranmaya iten sebepler nelerdir?

Türkiye'nin yıllardır KKTC'ye yaptığı ekonomik desteklerin hesabını tutmaya ve bu paralar nereye gidiyor diye sormaya başlamasından sonra ilişkiler bozulmaya başlamıştır.

Türkiye'den akan parayı partizanca, kontrolsüzce savuran siyasiler halkı da buna alıştırmış ve taşıma suyla dönen bir sistem oluşturmuştur.

Türkiye'nin bu çarpık sistemi düzene sokma arzusu zirve yapınca da siyasiler ve halk şahsi menfaatlerini öne çıkararak isyana başlamıştır.

Siyasilerin sorunu acı reçete ile çözmek yerine 'el etek öperek' çözebileceğini sanması ise hem iki ülke arasındaki ilişkileri sulandırmış hem de bir kaos ortamı yaratmıştır.

Bu tam bir kısır döngüdür.

Halk acı reçete istemiyor, siyasiler partizanca düşünüp sorunları öteliyor, Ankara baskı yapıyor.

Şimdi biz Ankara'nın müdahalesine mi bozuluyoruz?

Yoksa kemer sıkmaktan mı korkuyoruz?

Bu işten sıyrılmak bazı gerçeklerle yüzleşmeyi gerektiriyor.

Müdahale istemiyorsak kendi ayaklarımız üzerinde durmak için bazı fedakarlıklar yapacağız.

Hem sınırsız kaynak isteyip hem de 'bana karışma' demek mümkün değil.

Bir deneme yapalım Ankara'yı ekonomik anlamda devreden çıkaralım

Bakalım kaç ay dayanabileceğiz?

"Ankara ne paranı..." diyen delikanlıları o zaman görelim.

Bu arada Ankara'nın da mevcut durumu Kıbrıs Türkünü ötekileştirmeden daha samimi daha içten izah etmesini bekliyoruz.

Bu ülkenin ezici çoğunluğu Anavatanını dinler ve anlar.

Yeter ki iyi iletişim kurulsun.

***

Ünal Üstel Başbakan olur olmaz Maliye Bakanlığı'ndan gelen açıklama yüreklere su serpti, moral verdi.

Ankara 560 milyon TL'lik kaynağın kullanımını onayladı.

Büyük çoğunluk da şöyle bir algı oluştu.

Türkiye çalışacağı ekibi buldu para akışı başladı...

Bu iyiye işaret!

Ancak paranın tamamının AKSA'ya verileceği öğrenilince vatandaşın bu işe biraz canı sıkıldı doğrusu...

***

Ünal Üstel hükümeti güvenoylaması sınavını geçtikten sonra ki sorun yaşanmayacağı öngörülüyor, icraatlarına başlayacak.

Ancak çift başlı yapının yaratacağı parti içi muhalefet fırsat verirse...

Şimdi Üstel'in karşısında yüzde 60 oyla seçilmiş bir Sucuoğlu var.

Sucuoğlu parti içinde ve örgütlerde çok güçlü bir isim.

Bakanlık görevinden alınan Kutlu Evren ve Ali Pilli cephesi de boş durmayacak.

Büyük ihtimalle Ünal Üstel'e rahat vermeyecekler.

Öte yandan Olgun Amcaoğlu da gitti geldi.

Amcaoğlu'nun huzursuz olduğu kesin ve UBP'de ne kadar güçlü bir isim olduğu da tartışılmaz.

Tüm bu yaşananlar hükümetin seyrini nasıl etkileyecek göreceğiz...

***

Maliye Bakanı Sunat Atun yeniden görevinin başında.

Bir önceki hükümet Atun'un duruşu yüzünden dağıldı desek yalan olmaz.

Özellikle Ankara ile  ilişkileri ve kararlılığıyla dikkatleri üzerine çekiyor Atun.

Şimdi bizim de dikkatlerimizi üzerine çevirdiğimiz bir konu var.

Atun'un  bakanlığa gelip gitmesiyle görüş açısından çıkan  Atatürk portresi.

Kendisi bu konuda bir açıklama yaptı, elbette Atun'dan bir şüphemiz yok ama yine de bundan sonra gözümüz ister istemez Sunat Atun'un arkasında olacak.

Kıbrıs Türkü her şeye hoşgörü gösterebilen bir toplumdur ama kimse onları Atatürk sevgisi ve saygısıyla sınayamaz.

Bunu unutmayalım.

***

TDP yaralı bir partidir. Seçimlerde istediğini alamamıştır.

Bu partiye gönül vermiş kemikleşmiş bir seçmeni vardır.

Ve onlar için hak ettiği yerde değildir TDP.

Mine Atlı TDP'ye umut olmak zorundadır.

Köstek olmak değil.

Seversiniz sevmezsiniz ülkenin Cumhurbaşkanına namussuz, şerefsiz demek ne bir kadına ne de bir TDP'liye yakışmaz.

TDP'nin simge isimlerine bir bakınız lütfen böyle bir üslup kullanan gördünüz mü?

TDP'den istifalar başlayacak, ve güç kaybedecek.

Mina Atlı heyecanına yenik düşmemeli!


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Levent Özadam'dan #mesajınızvar

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları