Arıklı’nın doğrularını da görmek gerek...
Oğuzhan Hasipoğlu’nun anılarını konu eden kitap imza töreninde rastlaştık Erhan Arıklı ile...
Hayli de sitem etti ayaküstü!
Beni en iyi tanıyanlardan birisi de sensin dedi...
Sanki de destek istiyor gibiydi!
Aslında çok doğru söyledi, Arıklı ve ailesini 40 yıl öncesinden tanırız...
Öncelikle çok çalışkan bir aile olduğunu söylemek gerek!
Bu ülkede ilk pazarlama şirketini onlar kurdu...
Önce çelik tencere ile başladılar sonra başkaları!
Çok sayıda da istihdam yaptılar...
Bu bile ülke ekonomisine önemli bir katkıdır bunu da kabul etmek gerek!
Aileden hırsız, arsız da çıktığını görmedik duymadık...
...
Arıklı diyor ki;
Bazı icraatlar her partiye mubah bize gelince günah!
Aslında bu açıklamayla gaf yapmıştır...
Bunu bir itiraf olarak da değerlendirebiliriz!
Ama burada doğruları da görmek gerek...
Hükümette olmanın avantajlarını dile getirmiştir!
Partizanlığın, adam kayırmanın, haksız arka kapıdan istihdamları deşifre etmiştir...
Doğru söylese de bunların kendi partisi için de geçerli olduğunu söyleyerek işte orada batırmıştır...
Bizim gibi kasaba politikalarının güdüldüğü ülkelerde her hangi bir siyasi partiye destek vermek aynı zamanda bunun karşılığını da beklemekle eş anlamlıdır!
Al gülüm ver gülüm meselesi...
...
Dün meclis konuşmalarında yarım gün bu konuyu dinledik bazı siyasilerden...
Resmen gündemin tepesine oturtuldu ve karşılıklı suçlama ve kısır çekişmelerden başka elle tutulur hiçbir şey yoktu!
Oysa ülkede bazı kangren olmuş sorunlar var ki...
Kimsenin umurunda bile olmadığını hayretler içinde izliyoruz!
Sterlin 40’a dayandı, çarşıya yansıması gecikmiyor, millet daha zamlı maaşını almadan para eridi gitti...
Bu arada çarşıda denetleme filan yok fırsatçılık tavan yapmış!
Bir sendika başkanı diyor ki;
Utanmaz fırsatçıları bulun...
Doğrudur ortalık utanmaz fırsatçı doldu da peki ya siz sendikalar olarak bu konuda niye sorumluluk üstlenmiyorsunuz!
Binlerce üyenizi iki gün çarşıya göndersiniz utanmazı da arlanmazı da kendiliğinden çıkacaktır ortaya...
...
DAÜ elimizden gitti gidiyor...
Geçenlerde bir yazı kaleme almıştık DAÜ konusunda Prof Dr. Tahir Çelik aradı biraz dertleştik!
Diyor ki hocamız;
Dünyadaki bütün devletlerde devlet üniversitesi vardır ve bunların hepsi devlet himayesindedir...
Öğrenci harçlarıyla filan da ayakta kalamaz!
Yani diyor ki Sayın Çelik;
Bu ülke kendi üniversitesine sahip çıkmalıdır...
Bu kadar basit!
Sahi geçenlerde Bakanlar Kurulu DAÜ’de yaşanan sıkıntılar nedeniyle özel bir toplantı gerçekleştirmişti...
Bu toplantıda alınan kararları bile açıklama zahmetinde bulunmadılar!
Büyük bir maddi kriz var çalışanlar infial içinde ama biz ne hükümetten ne de muhalefetten bu konularda iki kelam söz bile duyamıyoruz...
Batan batar kalan sağlar bizim düşüncesindeler ise bari onu söylesinler bize!
Levent Özadam'dan #mesajınızvar
Yorumlar
Yorum yapmak için GİRİŞ YAPMANIZ gerekmektedir
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da
benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Sayın Sadık GARDİYANOĞLU,
23/01/2024 05:00
Hekim ve eczacılar yaşanan kriz nedeniyle ortak hareket etme ve eylem kararı alırken siz de Pazar sabahı serbest hekimlerle kahvaltıda buluşarak sözleşme konusunda son noktaya gelmişsiniz. Bu arada yeni reçete sisteminin kasıtlı olarak birileri tarafından kapatıldığı iddiaları da yapılmaya başlandı...