Neandertaller ve Kıbrıs Türkleri!

Neandertal ya da Neandertal insanı, günümüzden yaklaşık 250 bin ila 40 bin yıl önce yaşamış insan türüdür.

Soyları yaklaşık 35 bin yıl önce tükenmiştir.

Bu insan türünün belli başlı yaşamsan sorunları vardı.

Barınma, beslenme, ısınma ve hepsinin ana gayesi olan hayatta kalma arzusu.

Günümüzde de Kıbrıs adasında yaşayan Türk nüfusun elit kesimi hariç geriye kalan kısmında da Neandertaller ile benzerlik gösteren yanlar var.

Barınma konusunda büyük sıkıntı var. Kiralar çok yüksek, konut almak neredeyse hayal…

Neandertaller mağara ile bu sorunu çözerken Kıbrıs türkleri de mağara gibi evlere 500 sterlin vererek barınma sorununu çözebiliyor.

Beslenme konusunda da ciddi sıkıntı var. Müthiş gıda enflasyonu günümüz insanını nereyse aç bırakacak düzeyde.

Kıbrıs Türkleri et ihtiyacını kendi topraklarında ki hayvanlardan karşılayamazken Avustralya kıtasından gelen et ile gücünün yettiğince karşılıyor.

Neandertaller ise et ihtiyacını bin bir zorlukla kendi bölgelerinde avladıkları hayvanlar sayesinde karşılıyor.

Günümüz Kıbrıs Türkleri Neandertaller gibi iklimle mücadele konusunda da vahim durumda.

Kışın odun yakamıyor çok pahalı, elektrik sıkıntıları var. Elektrik öyle normal ülkelerdeki gibi sürekli şebeke de bulunmuyor. Ansızın gidip geliyor. Mevcut elektik de dünyanın en pahalısı. Yazın 50 derecede klima açmak için gelirinizin yüksek olması gerekiyor.

...

Neandertaller ulaşım sorunlarını yürüyerek çözerken bizim insanımızın yerli ve milli havayolu var.

Hatta o kadar milli bir hava yolu ki Euro 2024’de mücadele eden Türkiye milli takımını bile yalnız bırakmayacak kadar milli.

Eğer Fly Kıbrıs denen bu milli hava yolumuzdan uçuş bulabilirseniz ve bir servet ödemeye razıysanız yolculuk yapabilirsiniz.

Kıbrıs Türklerinin ulaşım konusunda Neandertaller ile eşit şartlara sahip olduğu bir konu var.

Yollarımız!

Yol demişken hayatta kalma konusundan da bahsedelim.

Günümüzde bu adada trafik kazasında hayatınızı kaybetme şansınız bir Neandertalin vahşi hayvan saldırısında ölmesi ile aynı…

Bir an düşündüm de…

Soyları yaklaşık 35 bin yıl önce tükenen inanların temel ihtiyaçları ile bizimkiler hala aynı…

Dertlerimizde aynı!

Sahibinden satılık şehit çocuğu arsası!

Yükselen konut fiyatları sadece dar gelirliyi değil orta düzeyde gelirlileri de zora soktu.

Günümüzde konut sahibi olmak artık herkesin harcı değil.

Belki de kendi çabasıyla konut alabilen son nesil biziz.

Hükümetlerimiz siyasi çıkarlar uğruna Şehit Çocuğu arsası adı altında gençlere arsa veriyor.

Gençler ev yapsın otursun diye…

Bu amaçla alınan arsalar ticari fayda düşünülerek satılıyor bile.

Kimi gerçekten bu arsaların üstüne ev yapacak paraları olmadığı için satıyor olabilir. Ancak bazıları da tamamen rant a çeviriyor bu olayı.

Şehitlik makamına yakışır şekilde dağıtılması, adil olunması ve takibinin iyi yapılması gerekiyor bu konunun.

Eğer devlet hem şehidi için hem gençleri için konut problemini çözmek istiyorsa bu arsalara toplu konut yapar ve adil bir şekilde konut sorununu da çözmüş olur.

Muhaceret affının tadı kaçtı!

Muhaceret affı ile ilgili defalarca yazdık.

Memleket yol geçen hanı oldu.

Dünyanın öbür ucundan insanları toplayıp getiriyorlar.

Kimi öğrenci olarak gelip kalıyor o ayrı bir konu.

Gelen gitmiyor.

Kaçak çalışıyor.

Bu durum ülke içinde birçok soruna yol açıyor.

Önce ülkenin temellerine dinamit koyuyorsunuz.

Sonra da bunu çıkarttığınız muhaceret afları ile yasallaştırıyorsunuz.

Nerde görülmüş böyle bir saçmalık.

Devlet ciddiyeti ayaklar altında.

Kısa bir süre önce çıkarılan affın ardından önümüzdeki günlerde bir yenisinin daha çıkması bekleniyor.

Ercan iç hat olacak bilet fiyatları düşecekti!

Yaz geldi uçak bilet fiyatları tavan yaptı.

Ulaşım konusunda en büyük sorunumuz olan bilet fiyatları can yakmaya devam ediyor.

Ercan Türkiye’de iç hatlara alınarak fiyatların bir miktar düşürülmesi bekleniyordu.

Ne oldu bu konu?

Bakan Arıklı bu konuda bir diyeceğiniz var mı?

Ve sayın Büyükelçi Metin Feyzioğlu ulaşım konusunda Türkiye’nin güzel çalışmaları olduğunu söylemiştiniz aylar önce bir röportajınızda.

Bir müjde vermenin zamanı gelmedi mi?