Bugün onların doğum günü

Yayın Tarihi: 04/09/24 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Bugün varız, yarın yokuz, bir gün gelecek sahip olduğumuz ne varsa başkalarının olacak.

Hayatın döngüsü böyle.

Yine de hiç böyle olmayacakmış gibi, hep küçük hesapların peşinde koşuluyor.

Oysa tadını çıkarın, mümkün olduğunca pozitif olun, pozitif ortamlarda olmaya özen gösterin.

Hepimizin hayatında önemli anlar, zamanlar vardır.

Hayatımızı, değiştiren, yönlendiren, kimi zaman beklenen, kimi zaman ise beklenmeyen.

Ve biz böyle anlara genelde "zamansız" diyoruz.

Çaresizce, yaşam kavgasında kabulleniyor, sahipleniyor, normalleştiriyoruz.

Hayatın geri dönülmez gerçeği ile alışmasak da yaşamaya devam ediyoruz.

Bugün oğullarımın doğum günü.

4 Eylül 2005 tarihi hayatımız, ailemiz için önemli bir tarih.

Önemli günler, süreçler, hayati zamanlar, sadece hatıralarda, anılarda kaldı.

Hatırlamak, yeniden yaşamak istediğimiz anlar olduğu gibi, mutlaka ki bir daha yaşamak, hatta anımsamak bile istemediğimiz anlar da var.

Bunun adı da yaşamaktır.

Mutlaka ki hiçbir insan, hiçbir zaman hazır olmaz, sıradan bir insanken yarım saat içinde iki çocuk annesi veya babası olmak.

Hele de arka arkaya zorlu süreçler, çocukların sağlık sorunları, çare aramak ve tedavi süreçleri.

Kendi adıma, her şeye rağmen, o günleri, o heyecanı "yeniden yaşamak mümkün" olsa diyorum.

Sanki yıllardır onlarla beraber yaşıyorum, düşünüyorum da onların olmadığı zamanlarım nasıldı?

Böyle zamanlar hiç olmamış gibi, hep vardılar, hep yanımdaydılar.

Bugün iki genç adam, babamla yapamadıklarımı onlarla yapmaya çalışıyorum.

Elbette mümkün olduğunca.

Bir arkadaş bir dost, yakın sırdaş, anlamaya ve anlatmaya çalışıyorum, nasıl olsa bende bu yaşlardan geçtim, daha anlayışlı olmalıyım dediğim zamanlar, bu aralar daha sık oluyor.

Onlar artık genç, kendi düşünceleri, kararları var, olması gereken de bu.

Bugün onların doğum günü.

Hayatımın çok önemli bir bölümünde, kendi kararları mı, kendim aldım, zorluğunu da, iyi tarafını da hep kendim yaşadım, bedeller ödedim.

Adına da "tecrübe" dedim.

Mehmet kendi başına karar verecek noktada olmasa da, Sami kendi kararlarını alabilecek olgunlukta.

Alışmak zor da olsa, yeni yeni anlıyor, yapılacak olanlara, Sami'nin aldığı kararlara saygı duymaya çalışıyorum.

Ki çoğu zaman yapmak istedikleri ortak kararımız olarak hayat buluyor, buna da "tecrübe" paylaşımı diyorum.

Sami, Atatürk Öğretmen Akademisi ikinci sınıf öğrencisi oldu, kendi kararları yanında, hedefler belirliyor, o yönde çalışıyor.

İyi bir öğretmen olmak, müzik yapmak, iyi bir müzisyen olmak, yaptığı her ne olursa olsun en iyisini yapmak.

Mehmet bir süre özel eğitim, pandemi sonrası ise genelde evde.

Çocuklar söz konusu olunca akan sular duruyor.

Anne baba olmak kolay mı?

"Çocuğu olmayan insan yaşlanmaz" derdi babam.

Çocuklarla ilgi kötü olaylara daha bir duyarlıyız.

Şampiyon melekleri unutamayız, Asya bebeği, Ali Can Gül'ü, trafik kazasında yitip giden canları, özellikle gençleri, çocukları unutamayız.

Anne baba olmak kolay değil.

Evlat denince dünyayı unutuyor, hayatı durduruyor insan.

Keşke mümkün olsa, tüm çocuklara, güzel bir gelecek dilesek ve gerçekleştiğini görsek.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları