“Erken seçim” tek başına çözüm olmaz
Hafta başından itibaren, siyaset kilitlendi.
Konu malum, Meclis divanı ve başkanlığı seçimi, daha meclis kapanmadan, açılışının sancılı olacağı belliydi.
İşin içine UBP’nin kurultay meseleleri girince, beklenen oldu, meclis çıkmaza girdi.
Günlerdir, yazılıyor, çiziliyor, konuşuluyor, tartışılıyor.
Bir önceki yazımda, UBP eski başkanı, milletvekili Faiz Sucuoğlu’nun meclis başkanlığına aday olacağını, bizzat onun söylemiyle, bu köşeden aktarmıştım.
Öyle de oldu, diğer taraftan mevcut başkan Zorlu Töre de yeniden aday oldu ve gurup oylamasından çıkan isim oldu.
Peki, sonradan ne oldu da Zorlu Töre yarı yolda bırakıldı.
Söylediğim gibi günlerdir konuşuluyor, meclisten canlı yayınlar, sosyal medya paylaşımları yapılıyor, üstelik an ve an.
Meclis başkanı seçilse, her şey yoluna mı girecek, hiçbir şey olmamış gibi devam mı edilecek, bu yaşanılanların hiçbir anlamı yok mu?
Günlerdir, ülkenin tek gündemi bunlar.
Bir kere ok yaydan çıktı, artık kırılan bu testi, su tutmaz.
Bu kriz aşılır, başkaları çıkar, çıkartılır.
Cesur kararların alınması kaçınılmaz.
İşte siyasetin, milletvekilliğinin bir meslek haline getirilmesinin, araç değil, amaç olarak görülmesinin yaşattıkları.
Bu bir yansımadır, toplumun aynasıdır, hiçbir çaba göstermeden, bedel ödemeden, sırf oy uğruna, herkesin, her makamı kendine hak görmesinin getirdiği yozlaşmadır.
Milletvekili, halkın, toplumun temsilcisidir, kendi siyasi emellerinin ve hedeflerinin aracı değildir.
Ne yazık ki toplum da bu konularda tutucudur.
Yeniliğe açık değildir, güçlünün yanında olma güdüsünden vaz geçememektedir.
Burada mesele, sadece isimler, siyasi partiler değildir.
Her işi için torpil arayan, trafikte herkesin canını tehlikeye atan, çalışmadan ek mesai yazan, işe gitmeden maaş almayı övünerek anlatan, partisine sırtını dayayarak, makam, mevki, kanun, yasa tanımayan, hepimizin içinde dolaşan, partili amigolar.
Etrafınıza bakın, verdiğim örnekleri, düşünün, inceleyin, ne kadar tanıdık geliyor, öyle değil mi?
Bundan sonra ne olur veya ne olmalıdır.
İlk defa bu kadar şiddetli, erken seçim konusu konuşuluyor.
Konu artık blöf olmaktan çıktı.
Hatta önümüzdeki aralık ayı, konuşulmaya başlandı, aralık ayını başbakan Üstel gurup toplantısında söyledi, ana muhalefet CTP de bu tarihi önermeye hazırlanıyor.
Aylardır süren istikrar vurgusu, anlamını yitirdi.
Olaya ülke ve toplum açısından, konuyu mizah malzemesi yapmadan, iyi tartmak, iyi düşünmek gerek.
Yol erken seçime doğru giderken, getirisini de ele almak şart.
Bir kere ekonomik olarak, kamu bütçesine ciddi bir yük daha binecek.
Bu yük toplum olarak hepimizin omuzlarında ağırlaşacak.
Kilitlenen bu sistemde, bugünkü ortama benzer bir tablonun ortaya çıkması büyük olasılık.
Köklü değişimler gerekli, daha geniş bir zaman ve hazırlıkla, seçim sistemi yeniden düzenlenmeli, daha da ileriye giderek, vekil sayısı 30 olarak yeniden belirlenmeli, anayasa değişikliği günün ihtiyaçlarına göre çalışılmalı, meclis tatili kısaltılmalı.
Milletvekilleri, bakan olmamalı, mecliste yasa yapmalı, bakanlar işin, konunun uzmanı olarak, hükümet dönemince görev yapmalı.
Bunlar olur mu, olmaz tabi ki, evet, erken seçim çağırıyor, ancak tek başına çözüm değildir.
Tıkanan sistemi, tam anlamıyla tartışmaya ve değiştirmeye, cesaret etmeyecek bir siyaset, sadece günü kurtaracaktır.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.