Cumhurbaşkanlığı mı, genel seçim mi?

Yayın Tarihi: 30/12/24 07:30
okuma süresi: 4 dak.

Hükümet, “Toplu İş Sözleşmesi, Grev Referandum yasasını” geri çekti.

Toplu iş sözleşmeleri konusunda, maliye bakanlığının kontrol etme girişimi iptal edildi.

“Konsolide Hayat Pahalılığı yasası” ise yılbaşından sonra tekrardan sendikalar ile görüşülecek.

Bu girişim de, hayat bulmayacak gibi görünüyor.

Bunca yaşanana gerek var mıydı?

Yani, önce son noktaya kadar getirmek, sonra vaz geçmek.

Neden peki, neden böyle oluyor, en başından diyalog kurarak, öneri sunup, öneriler alarak, tatlı tatlı girişim yapmak daha iyi ve sonuç alıcı olmaz mı?

Kendi kendini yıpratmak niye, anlamak gerçekten zor.

Sendikalar uzun bir aradan sonra büyük oranla bir araya geldi.

Birbirini eleştiren sendikalar bile, yan yana eylem yaptı.

Keşke ülkenin her sorunu için bu birliktelik ve hassasiyet gözetilse.

Trafik kazalarından, sağlıkta yaşanan skandallara, sahtecilik ve kamudaki görev suiistimallere de aynı kararlılıkla karşı durulsa.

Geçtiğimiz günlerde yapılan grev ve eylemleri küçümsemek için söylemiyorum.

Ama sonuç alıcı birliktelik, toplumsal sorunların genelinde gösterilmiyor.

Bu ülkenin sorunu sadece kamu maaşlarından kesinti değil.

Bir KKTC klasiğidir, iktidar kim olursa olsun, ortada bir seçim süreci varsa, suya sabuna dokunulmaz.

Tepki çekici kararlar alınmaz, uygulamalar yapılmaz, yapılacak olan her ne varsa ertelenir.

Bu sebeple istikrar ve uzun süreli siyasi iktidar ihtiyacı var.

Reform yapmak için, yıllardır yapılamayan yasal düzenlemeleri hayata geçirmek için.

İktidar ortağı partiler, özellikle kamu sektörünü ürkütecek kararları almak isterken, cumhurbaşkanlığı seçiminde tepki çekmeyi göze mi aldı?

Göze mi aldı, yoksa genel seçim daha mı önemli?

Genel seçim daha önemli derken anlatmak istediğim şudur;

2024 yılında, hayat pahalılığı ve bunun asgari ücrete yansıtılması çok tartışıldı.

En çok tartışan ve gündeme getirilen, tepki çekici açıklamalar yapan, tabi ki iş çevreleri.

Bu haksızdır, yanlıştır demiyorum.

Asgari ücret artırımı yapılacağında, iş çevreleri, sendikalar, hükümet arasında ciddi gerilimler yaşandı, yine yaşanacak.

Hükümet de, 2025 yılında hayat pahalılığını kontrol altında tutmak istiyoruz, bu sebeple, yılda iki verilecek ve konsolide olmayacak, diye bir adım atmaya çalışıyor, sonucu birkaç gün sonra göreceğiz.

Ortada bir yanlış var ve çok net olarak görülüyor.

Hayat pahalılığı konusunda yanlış olan, hayatın pahalılaşmasıdır, yanlış olan, hayat pahalılığının maaş ve ücretlere yansıtılması değildir.

Yani hükümet diyor ki hayatın pahalı olacağını kontrol edemem, ama maaşlara yansıtılmasını kısıtlayarak, kontrol etmek istiyorum.

Yapılmak istenen uygulamanın anlamı budur.

Diğer taraftan, asgari ücrette yeni bir uygulamaya geçiliyor, eğer geri çekilmezse, KKTC de çalışan yabancı uyruklu çalışanlar, asgari ücretin %30 daha azı maaşa çalışacak.

Bu uygulama da, özel sektörün, özel sermayenin bir talebi.

Kısaca hükümet, hayat pahalılığı ve buna bağlı olarak asgari ücreti kontrol altında tutmak isterken de, yabancı çalışılanların daha az maaşla çalışmasını da, özel sektörün talebiyle yapmak istiyor.

Cumhurbaşkanlığı seçiminden çok, genel seçim için adımlar atılıyor, bu net olarak ortada.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları