İlk vakanın yıldönümü

Yayın Tarihi: 10/03/25 07:30
okuma süresi: 4 dak.

Yakın tarihin en önemli olayıydı.

Şüphesiz ki sağlığın en önemli konu olduğunu göstermişti.

Koronavirüs, ihmal ya da bilinçli bir şekilde mi ortaya çıkmıştı?

Bu soru ve tartışma hala güncelliğini ve gizemini koruyor.

Çin'in Vuhan şehrindeki bir laboratuvardan sızdığına dair bir şüphe bugün oldu hala var.

Dünyayı etkisi altına alan salgın, ilk olarak Vuhan'da tespit edilmişti.

Dünyayı etkisini altına almaya ve Türkiye de yavaş yavaş görülmeye başlandıktan sonra, bizde bir vaka yoktu.

Hatta dönemin hükümetinden “ciddiye almayın bize gelene kadar, biter” yaklaşımına dair açıklamalar yapılıyordu.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) ilk COVID-19 vakası, 10 Mart 2020 tarihinde Almanya’dan gelen 65 yaşındaki bir kadın turistte tespit edilmişti.

Sağlık Bakanı Ali Pilli’ydi ve yaptığı açıklamada, bu turist kafilesinin pazar akşamı özel bir servisle Gazimağusa’daki bir otele götürülmüş olduğunu ve söz konusu turistin, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde yapılan testinin pozitif çıktığını söylemişti.

Bunun üzerine, turist kafilesinin bulunduğu otel de karantinaya alınmıştı.

Bu resmi olarak açıklanan ilk vakaydı ve bugün bu açıklamanın yıldönümü.

Ancak, Yakın Doğu Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, KKTC’deki ilk COVID-19 vakasının Alman turistten önce, 17 yaşındaki yerel bir erkek hastada görüldüğünü ortaya koyuyordu.

Yapılan çalışmada, 1 Eylül 2019 - 15 Mart 2020 tarihleri arasında solunum yolu enfeksiyonu şüphesiyle hastaneye başvuran 172 hastanın örnekleri geriye dönük olarak incelenmiş ve 11 Mart 2020 tarihli bir örneğin pozitif olduğu saptanmıştı.

Bu da virüsün KKTC’de daha önce mevcut olduğunu göstermişti.

Bu ilk vakaların ardından, KKTC hükümeti önlemler almıştı.

Önlemler hızlı ve sonuç alıcı oldu.

Sadece günlük yaşam değil, ekonomik olarak da bazı önlemler alınmıştı.

Okulları tatil edilmiş, toplu etkinlikleri iptal edilmiş ve sınırlar kapatılarak virüsün yayılması engellenmeye çalışılmıştı.

Bu tedbirler, virüsün yayılma hızını yavaşlatmada etkili olmuştu.

Özel sektör, kamu ve çalışması zorunlu olmayan tüm işyerleri kapatılmıştı.

Kamuda maaşlardan %25 kesinti yapılmış, özel sektöre maaş desteği verilmeye çalışılmış, ekonomik bir kaynak yaratılmaya çalışılmıştı.

Ne kolay unutuyoruz.

Sağlık sitemine inanılmaz bir yük binmişti, günlerce, gecelerce, saatlerce çalışan sağlık emekçileri oldu.

Her gün vakalar açıklanıyor, yapılan testler sayısal olarak veriliyordu.

Sokağa çıkmak artık lüks olmuştu, markete, eczaneye, test yapmaya, bir şehirden bir şehre gitmeye yazılı olarak alınmış resmi izin gerekiyordu.

Maske ve eldiven takmak zorunluydu.

Evler savaşa hazırlanır gibi, erzak ve malzemelerle dolmuştu.

İhtiyaç sahiplerine, özel sektör çalışanlarına, paket, paket, koli, koli yardımlar dağıtılıyordu.

Bu organizasyonun en önemli bacağı, vatandaşın ilk uğrak yeri olan belediyelerdi.

Sağlık yanında üretimin önemi ve üretmemenin neler getirdiğini, yaşayarak, tecrübe ederek, öğreniyorduk.

Fırsatçılar yok muydu, elbette vardı, hem de her dönemde olduğundan, daha arsız.

Kısa günün karı, köşeyi dönenler, böyle bir zamanda bile boş durmadı.

Sonra aşılar girdi hayatımıza, hangisi daha iyi, hangisi daha etkisiz, herkes aşı olmanın peşine düştü.

O aşılar ki bugün tartışılıyor, hepimizi sarsan ani ölümlerin sebebi olduğu şüpheleri konuşuluyor.

Ve bugün, o günleri, yaşanan çaresizliği, her türlü kavga yerine, sağlığın, paylaşmanın ne kadar önemli olduğunu, bir kez daha unuttuk.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları