Konu, bambaşka yerlere çekiliyor

Yayın Tarihi: 07/04/25 07:30
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Elde edilen toplumsal kazanımlar, yıllarca verilen mücadelenin karşılığıdır.

Medeni kanunun kabul edilmesi, modernleşme, benimsenen yönetim şekli gibi.

Kıbrıslı Türklerin, Türkiye’deki medeni kanunu uygulama mücadelesi yıllar öncesine dayanır.

Sibel Siber “Kulüp” isimli kitabında, o yılları şöyle derlemiş;

“Yıl 1930. Türkiye’deki Atatürk devrimlerinin üzerinden 1 yıl geçmiştir. Bu devrimleri candan benimseyen ve heyecan duyan Kıbrıs Türk toplumu, hala Osmanlıdan kalma şeriat yasalarına göre yönetilmektedir.

Sömürge idaresinin etkisinde olan Evkaf yönetimi, tüm itirazlara rağmen Türkiye’deki medeni kanunun Kıbrıs Türk toplumuna uygulanmasın kabul etmez. Toplumda büyük bir tepki vardır.

Atatürk devrimlerini yürekten benimseyen bir halkın, modernleşme arzusunu ısrarla dile getiren toplumun aydın hukukçularına, İngiliz yönetimi kulak tıkamaktaydı.

Ve nihayet 1950 yılında Medeni Hukuk kabul edilir. Dr. Fazıl Küçük bu mücadelenin sonunda söyle der;

"Aydın Türk Halkı, köylüsü ve kentlisi ile Kemalizm’in bu en büyük devrimine bir an önce kavuşmak ve Kıbrıs Türk aile sistemini modern insanlara yakışır bir duruma getirmek için yıllarca çalıştı, durdu.

Hükümet, halkın haklı feryadını geç de olsa dinledi ve uzun çalışmalar neticesinde Kıbrıs Türk Halkının onaylayıp doğruladığı Aile Kanunu tasarısını yayınladı."

Gelinen nokta uzadıkça uzadı.

Neden gerek duyuldu, nereden çıktı, kimse anlamadı, gereği gibi de anlatılmadı.

Ama konu halen tartışmalı ve çözümsüz.

Kişisel hak ve özgürlükler elbette korunmalıdır.

Sadece bir zümreye karşı değil, her kesime karşı, demokrasi azınlığın, çoğunluğa karşı korunması değil mi?

Zaten buraya kadar bir sorun yok, sorun, olmayan bir şeyin yaratılması.

Türban, eğitim, çocuk, özgürlükler derken, mesele laiklik tartışmasına geldi.

Toplum, öğretmenler, aileler, din adamları, konuyu kullanmaya çalışan kesimler.

Ve keskin hatlarla ayrılmış, her türlü hakaret ve ötekileştirme sınırının aşıldığı bir ortam.

Sormak lazım, neden, niçin, ne gerek vardı, kim ne kazandı?

Bu konu neden bu kadar uzadı, uzatıldı.

Yine toplumsal bölünme, ayrışma, kutuplaşma.

Yine onca sorun varken, yenilerinin eklenmesi ve çözülememesi.

Daha da ileriye gidenler var, laiklik üzerinden tartışma açan, açmaya çalışan, fırsat bu fırsat diyen.

Bilinçli, provokatörlük yapanlar.

Ne ara konu laiklik tartışmasına geldi, getirildi.

Laiklik, demokrasilerin temel ilkelerinden sayılıyor.

Bir devletin Yasalara, kanunlara göre yönetilmesi, bir diğer yandan ise devletin dini kurallara göre yönetilmesi, işte bunun ayrılması.

Şimdilik bu kadar derin bir tartışmanın içinde değiliz.

Ancak bu konu uzatılır ve atılacak adımlar iyice hazırlanmazsa, her türlü kötü niyete, bilinçli bir şekilde kullanılacak, kullanılıyor.

Siyaseten, sosyal, mahalle baskısına malzeme yapılacak, yapılıyor. 

Laiklik bir güvencedir, yalnızca bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda bireysel özgürlüklerin güvencesidir.

Devlet dini tercihler karşısında tarafsızdır.

Bunu tartışmaya açmak, bir konu üzerinden bu noktalara gelmek son derece tehlikeli.

Söylediğim gibi bu mesele cılız bir şekilde, belli kesimlerce seslendiriliyor.

Bu toplumun kimyasına bir müdahaledir, tartışma özünden ayrılmadan, çözümlenmelidir.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları