Özersay’ın adaylığı ve sonrası

Yayın Tarihi: 10/01/20 07:00
okuma süresi: 9 dak.

İlginç bir Cumhurbaşkanlığı seçimi olacak besbelli. Devleti erkan külliyen aday bu seçimlerde. Dedim ya ilginç bir seçim olacak. Niye ilginç peki; gelin bir bakalım.

Kim kazanırdı kim kazanmaya yakındı bu soruların cevabını vermek ya da tahmin etmek için henüz çok erken. Çünkü daha koşullar oluşmadı ve en önemlisi her ne kadar Türkiye hükümeti tarafsız kalacağını çeşitli vesilelerle kapalı kapılar arkasında ifade etse dahi Türkiye’nin kimden yana ağırlık koyacağını bilmiyoruz. Bu konuya yazı bitmeden bir değinmekte fayda var ama sadece bir paragraf ama o da şimdilik.

Herkes aday

Gelelim bu seçimlerin neden ilginç bir seçim olacağına. Bir ülke düşünün ki o ülke de herkes herşey olmak istiyor. Herkes milletvekili olmak istiyor, bakan olmak istiyor başbakan, parti başkanı ve cumhurbaşkanı olmak istiyor.

Gerçekten ilginç tez konusu olur bizim memleketin siyaset sahnesi.

Şimdi bir bakalım durumlara.

KKTC Devleti Cumhurbaşkanlığı seçimleri; tarih Nisan 2020. Bu seçimlerde Cumhurbaşkanı aday, Başbakan aday, Başbakan yardımcısı aday. Devam edelim Başbakanlık yapmış iki isim aday. Biri Tufan Erhürman, diğeri de adı adaylıkta yüksek sesle konuşulan Sibel Siber, muhtemelen aday. Devam edelim Serdar Denktaş, Başbakan yardımcılığı yaptı ve muhtemelen aday. İçlerinde en masum adaylık da YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı aday.

Ne ilginç bir tablo değil mi ?

Devletin üst kademesinde görev yapan ve görev yapmış herkes ama herkes Cumhurbaşkanı olmak istiyor.

Eminim hepsinin de kendine göre haklı sebepleri vardır. Ben merak ediyorum bilmem siz de merak ediyor musunuz ? Neden devletin zirvesinde oturan ve devletin zirvesinde yakın zamanda oturmuş herkes Cumhurbaşkanı olmak istiyor. Gerçekten bu bir araştırma konusudur.

Her biri emin olun farklı zamanlarda hep parti başkanı kalmak istemiş ve hep başbakan olmak için de uğraşmışlardır. İlle de ben ille de ben. Durum bu.

Aslında bir bakıma bu durumu eleştirmek de çok zor zira KKTC siyasetinden ziyade Türk siyasi anlayışı bunu gerektiriyor. Bir tür töre gibi; ölünceye kadar hep zirvede hem baş olma isteği.

Türkiye kimden yana tavır alacak ?

Bu sorunun cevabını benim bildiğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz, sadece güçlü tahminlerim var ama onu da açıklamak için henüz erken. Günü gelince hissiyatımı ya da öğrendiklerimi de çekinmeden yazarım ama bildiğim bir şey var ki Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde destekleyeceği aday sorusunun cevabı ilk önce hangi Türkiye diye başlar sonra Türkiye’nin zirvesindeki isme dayanır yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’a. İşte o karar günü gelinceye kadar Türkiye, Mustafa Akıncı hariç birçok adaya mavi boncuk dağıtmıştır ya da bu böyle yansımaktadır. Sokaktaki vatandaşında mevcut adayların da hissiyatı ve söylemleri de bu yöndedir deyip daha fazla kurcalamayacağım.

Özersay’dan doğru adaylık tavrı

Oldukça kalabalık geçen bir dördüncü yıl kutlamasının ardından Hoca adaylığını açıkladı. Bu kalabalık HP bitti barajı geçemez söylemlerini de çürütmüş oldu bir nevi ama Cumhurbaşkanı seçilmeye yeter mi bunu söylemek güç. En azından HP’nin iddia edildiği gibi Kudret Hocaya tavır aldığını değil desteklediğini görmüş olduk.  Başbakan Yardımcısı ve Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay’ın partisinin adayı olarak aday olacağını tahmin ediyordum ama Özersay bağımsız aday olmayı tercih etti. Klasik bir tavırdır ama mantıklıdır. Çünkü Cumhurbaşkanının partisi olmaz. Zira cumhurbaşkanı seçilen kişi partiler üstü ve bağımsız olmak zorundadır. Cumhurbaşkanı Akıncı dahil bunu hiçbir cumhurbaşkanı başaramamıştır, olur da Özersay da seçilirse şüphesiz o da başaramayacaktır çünkü bu durum da ülkemiz siyaset anlayışının ve kültürünün bir parçasıdır.

“Ben cumhurbaşkanı oldum ama hala parti benimdir ve başkanı benim”.. Kimse kusura bakmasın ama bu değişmez bir içgüdüdür.

UBP Genel Başkanı  Ersin Tatar ve CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman hariç tüm adaylar, Kudret Hoca’nın yaptığı gibi bağımsız aday olmalıdırlar. Bunun en önemli sebebi de hem UBP’nin hem CTP’nin aynı zamanda köklü ve geleneği olan iki parti olmasıdır. Bağımsız çıkmaları en azından her iki adayın ilk cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğundan mantıklı olmaz. Velevki seçilir ve bir daha aday olurlarsa o ayrı.

Özersay’dan sonrası ne olacak ?

Açıkçası benim gibi gıcık bir gazetecinin soracağı ve sürgit edeceği bir sorudur bu. Bu soruyu Kudret Hocaya sordum. Kesin cevaplar vermek istemediğini ve böyle bir soruya cevap vermenin hata olacağını söylemişti bana. Çünkü bu soru bir soru gibi gözükür ama virüs gibi çoğalır bu soru aynı zamanda.

Diyelim ki Kudret Hoca Cumhurbaşkanı seçildi. Haliyle HP’de erken kurultay olacak. Peki bu kurultay nasıl şekillenecek ? Tolga Atakan ile Ayşegül Baybars arasında kıyasıya bir yarış olacak. İşte bu yarışta dün bağımsız Cumhurbaşkanı adayı olan Özersay’ın kendisi hangi adaydan yana ağırlık koyacak ? Değil mi ama ?! Bakın demek ki bağımsız aday çıkmakla olmuyor bu işler. Ben bunu yadırgamıyorum; günün sonunda Kudret Hoca da bir Türk siyasetçi ve elbette ki “benden sonra sen” diye bir mavi boncuk vermiştir birilerine ya da günü gelince bunu yapacaktır.

Yenal Senin emanetçi başkan

İşte bu son cümlelerde yazdıklarımın parti içi ve seçim öncesi önemli bir krize ve başarısızlığa yol açmaması için HP Genel Sekreteri Yenal Senin’i emanetçi başkan olarak bırakmışlardır. Teamüller bunu gerektirdiği için genel de böyle yapılır ama asıl seçenek bir kriz yaratmamak adınadır.  

Yenal değerli bir kardeşimizdir ve bu geçiş sürecini başarıyla atlatacaktır.

Peki ya Kudret Hoca olurda seçilmezse ne olacak ?

Bu soruyu da sordum Kudret Hoca’ya. Çok net bir cevap vermişti. “aday olursam kazanırım ama kaybedersem de nasıl kaybettiğime bakar öyle karar veririm, veririz” demişti.

Bu da son derece doğru bir açıklamaydı bence.

Yazının da başında dediğim gibi kim kazanır kim ikinci tura kalır o bugünün konusu değil; henüz bunu konuşmak için çok erken.

Ancak Kudret Özersay’ın da en az diğer adaylar kadar kazanma şansı varmış demek ki. Güvendiği yerler olmasa aday olur muydu dersiniz ?!

******************

Günün Sözü

Hiç kimseye değerinden fazla değer verme. Çünkü, ya onu kaybedersin ya da kendini mahvedersin…

Çehov


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları