Fakirleşiyor ve yalnızlaşıyoruz…

Yayın Tarihi: 09/02/24 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Geçtiğimiz gün kaleme aldım, bu rakama kimse inanmaz dedim. İstatistik Kurumu Başkanı yazıyı okudu mu bilmiyorum.

Okusa kesin arardı diye düşündüm. Okuduysa ve aramadıysa bu rakam baskıyla verilmiş bir rakamdır diye düşüneceğim.

Yazdık malum; Ocak ayı en çok zamların yapıldığı ay. Elektrik, ilaçlar, gıda emtialara ve daha birçok şey ocak ayında pahalı oldu. Bu kadar zamma karşın hayat pahalılığı % 3,84 artmışsa vardır bunda bir bit yeniği. Bu rakam tamam değil dostlarım. İnanmayın. Şahsen ben inanmıyorum.

Sendika başkanları birer birer açıklama yaptılar. Hiç kimse bu rakamı inandırıcı bulmuyor.

Ortada ilginç bir soru var tabii; dört ayın sonundaki toplam hayat pahalılığı kaç çıkacak? Dünya kadar zammın yapıldığı ocak ayında hayat pahalılığı % 3,84 çıkabiliyorsa diğer aylarda bu rakam hiç şüphe yok ki daha düşük çıkacak.

Nisan sonunda biz hayat pahalılığını % 25-27 oranında beklerken bu rakam % 12-15 çıkacak ki bu rakamın gerçekçi olmadığını hepimiz biliyoruz. Hal böyle olunca hayat pahalılığı yalandan daha düşük verilecek, asgari ücret yalandan daha az artacak ve hem devletin yükü hem de işverenin yükü olmayacak ama sokaktaki vatandaş bu artışlarla geçinemeyecek. Böyle bir tehlike bekliyor hepimizi.

Türkiye’deki hayat pahalılığı % 6,7 çıktı ki KKTC olarak bizim durumumuz daha vahim. % 95 ithal ediyoruz biz. Aldığımız her ürün neredeyse ithal ve döviz üzerinden hesaplanıyor.

Malum kurlar yerinde durmuyor, döviz sürekli yükselişte. Bu işten üç kesim karlı çıkıyor. Birincisi hükümet; ithalat döviz üzerinden yapıldığı için ve hükümet gümrüğünü, vergilerini peşin aldığı için hükümetin kasasına para akıyor. İkinci karşı çıkan ise tüccar; belki döviz üzerinden alıyor ama ciddi bir kar marjıyla piyasalara gelen ürünleri satıyor. Üçüncü karlı çıkan ise marketler; onlar da stoklarla çalışıyor ve ucuza aldıkları ürünleri pahalı fiyattan vatandaşa iteliyor.

Anlıyor musunuz bu kar döngüsü nasıl çalışıyor. Olan da fakir vatandaşa oluyor. Sonra çıkıyor İstatistik Kurumu hayat pahalılığını %3,84 olarak açıklıyor. Ee kim inanır buna, kimse inanmaz, kimse inanmaz ama İstatistik Kurumu’nun verileri baz alınıyor ve dört ayın sonunda hem hayat pahalılığı hem de asgari ücret işte bu resmi rakamlar üzerinden belirlenecek. Vay haline vatandaşın ki vay.

Emekliler içinde durum farklı değil. Emekli hayat pahalılığı üzerinden maaşına artış geliyor. Aralık ayında ilaçlar pahalı oldu. %25 arttı. Şubat ayından bir zam daha gelecek ilaçlara. Bu insanların çoğu hasta ve ciddi ilaç giderleri var aldıkları artışlar doğrudan eczanelere akıyor.

Buna ilave olarak bir de marketlerde ciddi pahalılık var, hadi buyurun para yetiştirin bakalım yetiştirebilirseniz.

YALNIZLAŞIYORUZ

Her geçen gün Kıbrıslı Türk yatırımcılar dükkan kapatıyor. İş yerleri satılıyor marketler mağazalar kapanıyor.

Yerine Türk yatırımcılar geliyor yerleşiyor. Türk yatırımcı gelmesin mi gelsin, gelsin ama Kıbrıslı Türk yatırımcılar da hayatına devam etsin.

Emlak satışlarında da aynı durumdayız. Binlerce daire satılıyor. Kim alıyor bu daireleri?  

Yabancılar, Kıbrıslı Türklerin ev alması artık hayal. Tanesi 100 bin sterlinden kimse daire alamaz. Yabancılar ekmek alır gibi ev satın alıyor. Koçanlar tapular el değiştiriyor. Birileri aşırı zengin olurken birileri aşırı fakirleşiyor. Devlet daha yeni yeni uyanıyor ve koçan devir paralarını artırıyor. Kıbrıslı Türk gençler artık hiçbir şekilde ev sahibi olamaz.

Buradaki asıl önemli konu da şu; yabancılar ev sahibi olurken Kıbrıslı Türkler kendi ülkelerinde ev satın alamaz hale düşüyor.

Alın size bir başka umutsuzluk. Siyasiler nutuk üzerine nutuk sallıyor.

Sözüm ona her şey Kıbrıslı Türkler için.

Zaten kaç kişi kaldık ki bunun içinde. Hızla azalan bir nüfusa hızla fakirleşen bir nüfus ekleniyor.

Kıbrıslı Türkler kendi elektriklerini üretemiyor, kendi havalimanlarına kavuşamıyorlar ve kendi ülkelerinde kendilerine ev alamıyorlar.

Bu iş hepimiz biliyoruz ki artık kontrolden çıktı. Gençlere yazık oluyor hem de çok.

Sonuç olarak biz Kıbrıslı Türkler bu ülke de artık misafir olduk. Bize ait olan hiçbir şey aslında bizim değil.

Ev sahibi konumundan çıktık misafir konumuna düştük. Hala nutuk sallıyoruz. Vatandaşın bu nutuklara kulak astığı yok.

Her geçen gün fakirleşiyor ve yalnızlaşıyoruz. Azala azala her anlamda yok oluyoruz.

Aslında bütün mesele bu...

****************

Günün Sözü

“Yalnızlık insana çok şey öğretirmiş. Ama sen gitme, ben cahil kalayım.”

Nazım Hikmet


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları