Tosunoğlu’nun istifası ve DP’nin baraj sorunu...

Yayın Tarihi: 28/11/24 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Yazının hemen başından söyleyeyim bu yazı Fikri Ataoğlu aleyhine yazılmış bir yazı değildir; Fikri başkan yakın dostumdur, bu nedenle dost acı söyler yazısıdır. Uzunca zamandır Demokrat Parti’nin iç sorunları olduğunu duyuyoruz. Başkanla diğer vekiller arasında adeta kopukluk var, iletişimsizlik var diye. Memlekette onca sorun var ama bu sorunlara karşı duyarlı bir Demokrat Parti göremedik açıkçası. Fikri başkan kendi bakanlığında adeta içine kapanmış bir vaziyette bakanlığını yapıyor ama Demokrat Parti'nin ki Başbakan Yardımcılığını elinde bulunduruyor hükümette var mı yok mu belli değil eleştirilerini çok sık duyduk bu süreçte.

Hasan Tosunoğlu en nihayet bu gidişatı hazmedemedi ve istifa etti. Gerekçelerini de sıraladı. Üst paragrafta yazdığımız ve ortaya koyduğumu gerekçeler aslında bir bakıma. Geçtiğimiz haftalarda DP eski başkanı Serdar Denktaş bana konuk gelmişti ve demişti ki “siyaseti bıraktığıma pişmanım”. Evet önemli bir söz. Serdar Denktaş ile zaman zaman ters düşsek dahi siyasette bir dengeydi ve sorun çözücüydü. Örneğin bir meclis başkanlığı krizi yaşandı, inanın ki Serdar Denktaş mecliste olsaydı bu krize çareler üretebilirdi. Denktaş yeniden siyasete döner mi bilmem ama bir gerçek var ki siyasetteki genel algı Demokrat Parti’nin baraj sorunu olduğudur. Bu algı son derece yaygındır. DP baraj altı mıdır değil midir onu seçimlerde hep birlikte göreceğiz ancak bu dağınıklıkla Demokrat Parti bir seçime girerse baraj sorunu da yaşayacağı açık bir gerçektir.

Tosunoğlu önemli bir siyasi figür, parti içinde ise özgül ağırlığı olan siyasilerden biri. Artık istifa etti ve bağımsız olarak yoluna devam edecek. DP’ye döner mi ne olursa döner yoksa siyaseti bırakır mı artık onu da zaman gösterecek ama bir nokta var ki Tosunoğlu’nu destekleyenler ilerleyen günlerde ya DP’den toplu olarak istifa edecekler ya da sandığa gidip oy vermeyecekler ya da başka bir partiye oy verecekler. Haliyle bu da DP’nin aleyhine bir durum olacak.

Son seçimlerde Demokrat Parti çok ciddi bir bütçe harcayarak ve olağanüstü bir algı yaratarak seçimlere girdi ve üç vekil çıkarabildi. Aslında üç vekil Demokrat Parti’nin genel anlamda düşeceği son noktaydı. Herkes beş vekil çıkarır diyordu ama DP’nin üç vekille sınırlı kalabileceğini hepimiz biliyorduk.

Burada sorulması gereken başka sorunlarda var. İktidar dahil muhalefet dahil sürekli örgüt toplantıları düzenliyor, sürekli yemekli toplantılar düzenliyor, şöyle bir hafızamı yokladığımda DP’nin en son ne zaman bir örgüt toplantısının fotoğrafını gördüm hatırlamıyorum. Ya yapmıyorlar ya da basınla paylaşmıyorlar. Hükümetteyseniz zaten iyi bir bakanlık yapmak göreviniz, Turizm Bakanlığı olarak Fikri Ataoğlu’nun uğraşlarını görüyoruz peki ya parti olarak. İşte mesele bu. Parti organları ne kadar diri ne kadar ayakta, örgütleri açık mı, toplantılar yapılıyor mu, yeni üyeler yazılıyor mu. Bu soruların cevapları son derece önemli.

Evet Demokrat Parti siyasette olmalı, mecliste olmalı hatta hükümette de olmalı ama bunlar siz çalışmazsanız gerçekleşecek meseleler değil. Ben açıkçası Demokrat Parti de bir kıvılcım bir hareketlilik görmüyorum. Lokomotif nereye giderse vagonlarda oraya gider. Yani sorumluluk Fikri başkandadır. Partisini nereye sürüklerse parti de oraya gidecektir. Eğer sürükleyemezse Tosunoğlu gibi bir bir istifalar gelecek ve parti gerileyecektir. 

Sonuç olarak görev ve yetki genel başkandadır. Fikri başkanın bakanlıkta olduğu gibi partisinde de daha proaktif olması ve partiyi yukarılara sürüklemesi lazımdır. Şu an için parti de bu yoktur ve ülke genelinde Demokrat Parti’nin baraj sorunu yaşadığı yüksek sesle konuşulmaktadır. Fikri başkanın harekete geçerek partinin çalıştırılması ve toparlanması gerekmektedir. Şahsen ben fikri başkanı seven bir dostu olarak başkanı en son ne zaman konuk aldığımı hatırlamadığımı söylemem gerekiyor.

Toparlan başkan...

********************

Günün Sözü

"Hiç sevmediği halde neden hep değerli olur bırakıp giden ve neden hiç düşünmeden teslim olur kalbi o seni hiç sevmemişken."

Pablo Neruda


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları