Malta ve Kıbrıs
Yayın Tarihi: 04/03/24 07:00
okuma süresi: 9 dak.
Akdeniz’in masalsı adalar ülkesi Malta!
Malta, beş adadan oluşan bir adalar ülkesi.
Dar sokakları,
Tarihi bir kale parçasının altına yamanmış iki katlı evleri,
Orta çağ özellikleri taşıyan dini yapıları,
Piramitlerden de önce inşa edilen kaleleri var...
Gozo adasında bulunun "Mavi Lagun" adını verdikleri koy ise,
Sığ, masmavi renkli suya sahip küçük, harika bir koydur!
Malta adasında ilk yerleşimler Neolitik Çağ'dan itibaren başlıyor!
Coğrafi olarak Akdeniz'in ortasında yer aldığından,
Hem doğudan hem de batıdan tarih boyunca çok gelen giden olduğu için heterojen bir halk oluşmuş.
Malta, beş adadan oluşan bir adalar ülkesi.
Dar sokakları,
Tarihi bir kale parçasının altına yamanmış iki katlı evleri,
Orta çağ özellikleri taşıyan dini yapıları,
Piramitlerden de önce inşa edilen kaleleri var...
Gozo adasında bulunun "Mavi Lagun" adını verdikleri koy ise,
Sığ, masmavi renkli suya sahip küçük, harika bir koydur!
Malta adasında ilk yerleşimler Neolitik Çağ'dan itibaren başlıyor!
Coğrafi olarak Akdeniz'in ortasında yer aldığından,
Hem doğudan hem de batıdan tarih boyunca çok gelen giden olduğu için heterojen bir halk oluşmuş.
Malta ile Osmanlı'nın da Kanuni Sultan Süleyman döneminden bir bağı bulunuyor: Türk Şehitliği...
1522'de Osmanlı'nın Rodos'u fethetmesinden sonra,
1522'de Osmanlı'nın Rodos'u fethetmesinden sonra,
Malta'ya kaçan Aziz Yuhanna Şövalyeleri,
veya liderleri Jean de Valette'den dolayı St. Jean Şövalyaleri olarak da bilinen Hospitalier Şövalyelerine karşı,
Kanuni Sultan Süleyman 1565 yılında Turgut Reis ve Uluç Ali Reis komutasındaki filolarla Malta'ya sefer düzenler
(Bugün Malta'nın başşehri Valletta isimli surlarla çevrili olan şehirdir ve adını da Jean Valette'den almaktadır).
Malta kuşatmasının tarih boyunca yaşanan en kanlı ve şiddetli savaşlardan biri olduğu biliniyor.
Şövalyeler, Sicilya'dan gelen yardımla kuşatmaya direnirler ve Osmanlı ordusu kuşatmayı kaldırıp büyük zayiatlar vererek geri dönmek zorunda kalır.
Bu direniş esnasında Osmanlı ordusundan 25bin-35bin arası şehit düşenler olduğu söylenmektedir...
Şövalyeler, Sicilya'dan gelen yardımla kuşatmaya direnirler ve Osmanlı ordusu kuşatmayı kaldırıp büyük zayiatlar vererek geri dönmek zorunda kalır.
Bu direniş esnasında Osmanlı ordusundan 25bin-35bin arası şehit düşenler olduğu söylenmektedir...
Yıllar sonra, 19. yüzyılda, Sultan Abdülaziz'in talebi ile de buraya bir Türk Şehitliği yapılır.
Ünlü düşünür Voltaire bu kuşatmayla ilgili olarak,
"Hiçbir şey Malta kuşatması kadar ünlü değildir" demektedir çünkü bu kuşatmanın püskürtülmesiyle birlikte, Avrupalılarca benimsenen Osmanlı ordularının yenilmezliği algısı değişmiş,
ve Akdeniz'in hakimiyeti giderek İspanyolların hakimiyetine geçmiştir.
Hospitalier şövalyeleri gibi Haçlı seferleri sırasında Papalığa bağlı olarak kurulan ve Tapınakçılar olarak bilinen Fransızcası Templiers/İngilizcesi Templars şövalyeleri ise Malta’da St. John Şövalyeleri olarak bilinirler.
Templars Şövalyeleri kısa bir süre Kıbrıs'ı da yönetmişlerdir (1191-1192). Girne'nin batısında bulunan
Templos (Zeytinlik) köyü Templars şövalyeleri döneminde kurulan bir köydür ve zeytinleriyle olduğu kadar Templars şövalyeleri döneminden kalan Kumandarya şarabının da bu köyü kuran şövalyeler döneminden kalıp adaya yayıldığı söylenmektedir.
Malta ve Kıbrıs
Malta 21 Eylül 1964 tarihinde almış bağımsızlığını İngiltere'den.
Kıbrıs Cumhuriyeti'nden 4 yıl sonra.
1 Mayıs 2004'te ise,
aralarında Kıbrıs Cumhuriyeti'nin de olduğu 10 yeni üye ile birlikte AB üyesi olmuş.
Ben ilk kez gittim 2023 yılı yazında.
İklim şartları itibarı ile Kıbrıs'a çok benzeyen,
Babutsasıyla, harnıbıyla, zeytiniyle,
kekiği, inciri, narı, üzümü, pergamutu
ve daha nice ürünleriyle Kıbrıs'ı aratmayan bir tarihi ada.
Malta yüz yıllar içerisinde belli ki,
Hindistan'dan, Malezya'dan,
Arap ülkelerinden,
Avrupa ülkelerinden,
Adaların çevresindeki tüm ülkelerden göç almış!
Hal boyle olunca;
Tarih boyunca hüküm süren medeniyetlerin dili birbirinden etkilenip karışmış,
Arap ülkelerinden,
Avrupa ülkelerinden,
Adaların çevresindeki tüm ülkelerden göç almış!
Hal boyle olunca;
Tarih boyunca hüküm süren medeniyetlerin dili birbirinden etkilenip karışmış,
ve bugünün Arapça, İtalyanca ve İngilizce karışımı olan dilleri "Maltiz" dili oluşmuş.
Dil Okulları
Kullanılan dil Maltiz dili olmasına karşın, geçmişte Kıbrıs gibi bir İngiliz kolonisi olması hasebiyle İngiliz dilinin yaygın kullanılmış olmasının avantajını da kullanarak, adada 50'yi aşkın dil okulu bulunmakta ve İngilizce öğrenmek isteyen yüzbinlerce insana ev sahipliği yapmaktadır. Bu da ülkenin en büyük gelir kaynaklarından birini oluşturmaktadır. Eğitim turizmiyle birlikte deniz+kum++güneş+kültür turizm gelirleri Malta'nın gelirlerinin %95'ten fazlasını oluşturmaktadır...
Temel Reis ve Popeye Village...
Temel Reis'i bilmeyen yoktur sanırım.
Temel Reis'i bilmeyen yoktur sanırım.
Kıbrıs'ta da çok izlenen çizgi filmlerinden biriydi.
Ispanak sebzesini sevdiren bu hikayenin filmi de Malta'da çekilmiş!
Bugün çekim alanı artık "Temel Reisin köyü" diye turistlere sunuluyor.
Temel Reis Köyü, diğer adı ile Popeye Village, Malta’nın Mellieha şehrinde bulunuyor.
Ispanak sebzesini sevdiren bu hikayenin filmi de Malta'da çekilmiş!
Bugün çekim alanı artık "Temel Reisin köyü" diye turistlere sunuluyor.
Temel Reis Köyü, diğer adı ile Popeye Village, Malta’nın Mellieha şehrinde bulunuyor.
Game of Thrones
Game of Thrones dizisi dünyada son yıllarda en çok izlenen dizilerden biri olmuştur.
Hatta dizinin ilk sezonu bittikten sonra çekimler sırasında,
Malta'nın Gozo adasındaki Azure Window denen tarihi mekanlara istemeden zarar verildiği için,
sonraki sezonlar büyük oranda Hırvatistan'a taşınmıştır.
Bu dizi Gozo adasındaki Gzira şehrinde bulunan Azure Window yanı sıra,
Manoel adasındaki Manoel Kalesi,
Malta adasındaki şehirlerden Rabat'taki St. Dominic Manastırı,
Başşehir Valetta'da Büyük Liman'daki Ricasoli Kalesi,
Mdina sur şehri ve Mesquita Meydanı,
Dingli'deki Buskett Bahçeleri ve Verdala Palace,
Attard'taki San Anton Bahçeleri,
Birgu'daki St. Angelo Kalesi,
Tal-Qargha,
ve Mtahleb Cliffs olarak bilinen kayalıklar.
Çok kültürlülük ve çok dilliliği koruması,
Tarihi mirasa sahip çıkıp restorasyonlarla koruyarak geleceğe taşıması,
Adanın kısıtlı olan tarımsal arazilerini inşaat sektörüne kaptırmaması,
Casinoları tek turizm gelir kaynağı olarak görmeden kültür turizmini öne çıkarması,
farklılıklarla birlikte barış içerisinde yaşamayı öne çıkarması,
tarımsal üretimi ve bu ürünlere dayalı sanayiyi planlı bir şekilde geliştirmesi,
ülkenin giderek dünyada kişi başına düşen geliri artan ülkeler arasında yer almasını getirmiştir.
Kıssadan Kisse
Yüzyıllar boyunca farklı medeniyetlerin gelip geçtiği ve izler bıraktığı tüm Kıbrıs'ın yanı sıra,
Yalnızca Kıbrıs'ın Kuzeyi bile ele alındığında,
tarihi mimari eser ve yapılarıyla zengin,
St. Hilarion Kalesinden Bufavento Kalesine,
Kantara Kalesinden Vuni Sarayına,
Salamis Harabelerinden Soli Harabelerine,
St. barnabastan Ayasofya'ya,
Apostolos Andreas'tan Ay. Mamas'a,
Othello Kalesinden Girne Kalesine,
Su Kemerlerinden Tarihi köprülere,
Mağusa ve lefkoşa Sur içlerinden Arasta Çarşılarına,
Büyükhandan Kumarcılar Çarşısına,
Ermeni Kilisesinden Hazreti Ömer Tekkesine,
Tarihi Lefke kasabasından Karmi Köyüne,
Bellapaisten Lapitosa kadar,
ve daha saymakla bitmeyecek eşsiz tarihiyle biz bu adayı hak ettiği değere neden kavuşturamıyoruz?
Bunu yalnızca ülkenin siyasi tanınmamışlığıyla açıklamak mümkün müdür?
Bunların yanı sıra narenciyesinden üzümüne, patatesinden enginarına, babutsasından kekiğine,
ayrellisinden harnıbına, zeytininden çitlembiğine, narından incirine, pergamutundan defnesine, hellimine ve daha nice ürünlerine kadar çok zengin tarımsal ürünlere sahip olan adamızın ne eksiği var Malta'dan?
Çok kültürlülüğü yeterince değerlendirebiliyor muyuz?
Eğitim adası olmayı yeterince nitelikli hale getirebildik mi?
Çokkültürcü ortamlar oluşturabiliyor muyuz?
Tarımsal arazileri betona teslim etmekten kurtarabiliyor muyuz?
Turizmi Casino başatlı olmaktan çıkarıp gerçekten çeşitlendirebiliyor muyuz?
Peki ya denizi+kumu+güneşine ne demeli?
Bu güzellikleri görmeye gelen turistler yeterli mi?
Tarihi ve kültürel miras ve zenginliklerimizi dünyaya sunabildik mi yeterince?
Buralarda Game of Thrones ve Temel Reis filmlerinin çekildiği gibi ortamlar yaratacak girişimler yapabildik mi?
Bunları ve daha nicelerini düşünmüştüm Malta ziyaretimde.
Sizlerle de paylaşmak istedim.
Temennim adamızın değerini yaşama aktaracak çalışmaların artması ve insanımızın da daha insanca yaşayabileceği ekonomik, siyasi, kültürel ortamlara kavuşmasıdır, barış içerisinde yaşayabileceği.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvarGözden Kaçmadı
#gozdenkacmadiDiğer Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR yazıları
23/12/24
27/11/24
08/10/24
04/10/24
13/09/24
22/07/24
18/07/24
13/07/24
14/05/24
08/04/24
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.