Bilmek kadar yapmak da önemli

Yayın Tarihi: 13/09/24 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Araç kullanmanın gerek ve yeter şartları ve alınan riskler

Araba kullanmayı biliyor ve arabanızı kullanmak istiyorsanız, yoldaki tüm trafik kurallarını düşünmek zorundasınız. Bu kuralları biliyor olmanız gerekir. Bu şarttır.

Ancak sadece trafik kurallarını düşünmek ve bilmek araba kullanmak için yeterli değildir... Dikkatli olmanız da gerekir.

Yani araba kullanmanın gerek ve yeter şartları araba kullanmanın kurallarını bilmek ve arabayı kullanırken dikkatli olmaktır.

Neticede araba kullanmaya "yeterli" hale geldiğinizde, arabayı kullanmak sizin için "otomatik" bir eylem haline gelir...Diğer bir deyişle, düşünceden "yapma" haline geçersiniz... Bir araç olarak araba kullanmak yerine yolcu olarak seyahat edeceğinizi varsayalım.
Yolcu olarak bindiğiniz “araç“ da bir araba değil de örneğin bir uçaksa, burada sizin yaptığınız şey, uçakla seyahat etmenin taşıdığı riskleri başkalarına, yani pilotlara transfer etmektir.

Adeta içinizden pilota "size güveniyorum" diyerek biniyorsunuz uçağa.
Buradaki güven meselesinin, pilotun bilgisine ve uçağı yerden havaya kaldırıp, uçurup, sonra da havadan yere indirebileceğine olan inancınıza ve güveninize dayandığını anımsayın.

Sonuç olarak pilota güvendiğiniz için uçağa biniyorsunuz. 
Neticede pilot "yapar".
Uçağı kaldırır, uçurur ve indirir. SİYASETTE DE “YAPMAK” ÖNEMLİBu ülkede,

“ "doğru dürüst" siyaset ve bilgi temelli politika” ile, “bulundukları gruba ait olmakla değer kazandıklarına inananlar” arasındaki fark, tam da burada, yani şu sözcükte belirginleşir ve vücut bulur:"Yapmak" "Yapan" kişi, yaparak kazanır. İkna ederek ya da ikna edilerek edilerek değil! Odaklanılması gereken şey budur:

“Yapmak”. Çünkü ne bildiğiniz, neleri "yapabileceğinizi" belirler.

Ancak bilmek yetmez, bildiğinizi hayata geçirip “yapmak” gerekir. Sosyolojik, hukuksal ve siyasi yapılar için dünün varsayımlarına dayanarak formüller üretemezsiniz... Çünkü "dünkü" dünya artık yoktur.

Dünkü dünya yeni bilgi bombardımanıyla, yeni yapılarla yerle bir edildi… Yerine de yeni bir dünya yaratıldı...

Bu yeni dünyada insanlar modernleşmenin özneleri olmak istiyor. Kendilerini dünyanın herhangi bir yerinde "evde" hissetmek istiyorlar.

MODERN OLMAK Marx’ın deyişiyle modern olmak: 

“katı olan her şeyin buharlaşıp gittiği bir evrenin parçası olmaktır..." Diğer bir deyişle işe yarayan şeyi "yapmaktır" modern olmak.

Hatta bir adım daha da ileri gederek,  yaptığı işe yarayan şeyi “kaliteli yapmaktır” diyebiliriz. Siyasette yapmak gereken şeyi yapamazsan yönetemezsin. 

En iyi ihtimalle eskiyi "yürütürsün". Fakat artık modern dünyada ne bireyler ne de toplumlar "yürütülmek" ister. 

Çünkü insanlar yürütülmez, yönetilir.

Toplumlar da yürütülmek değil yönetilmek isterler ki yaparak değişim ve dönüşümü gerçekleştirebilsinler.

Yürütümde bir seçim yoktur.

Zoraki kabullenme vardır.

Oysa insanlar seçtikleri tarafından yönetilmek ve değer üretmek isterler.

Seçmedikleri tarafından yürütülmek ise asla istemez modern toplumlar.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR yazıları