CTP'yi anlamak

Yayın Tarihi: 17/03/14 07:43
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
CTP'nin davranışlarını anlamak bazen pazartesiden sonra salının geleceğinin bilindiği kadar kolay, bazen ise bayağı zordur. 2005-2009 Dönemine baktığımızda söz konusu partinin kendinden emin havasının ötesine geçen, ben yaparım olur mentalitesine doğru sürüklendiğini görebiliriz. 28 Temmuz 2013 seçimlerinden ve kurultaylarından sonra ise parti içerisinde ben yaparım olur mentalitesinin iki ayrı safı ile karşı karşıyayız. Kendi kendilerine taktıkları bıyıklı-bıyıksız sınıflandırması ile sözkonusu saflarda yer alanların parti içerisinde kendi düşüncelerini ileri götürme, ama ne pahasına olursa olsun ileri götürme gibi bir durumları var. "Ne pahasına olursa olsun" deyimi politik gaf'tan, kendi ayağına kurşun sıkmaktan tutun da, düpedüz siyasi intihara kadar varabilen bir yelpazedir. Benim bu davranışı sergileyenlere taktığım isim "faşist komonistler"dir.

28 Temmuz seçimleri sonrası bütün seçim kampanya sürecinde eleştirilen UBP ile koalisyon kurulmasının kabul edilebilir gerekçelerini halka anlatmak olasılığı elbette yoktu. Dün halkın canını yakan ve insafsızca eleştirdiğiniz bir parti ile seçimin ertesi günü ortak olunması mantıken kabul edilebilir bir davranış değildir. Bu nedenle CTP'nin gönlünden tek başına iktidar geçse de, Serdar Denktaş'la yapılacak bir koalisyondan geçmişte dili yanmış olsa da, ehven-i-şer olarak gördüğü DP ile bir koalisyon kurması siyasi bir zorunluluk olarak ortaya çıktı. CTP, geçmiş deneyimlerine dayanarak Serdar Denktaş'ın kurulacak olan koalisyon hükümetinde rahat durmayacağı, sürekli sınırları zorlayarak kendi aklına göre yeni mevziler kazanma peşinde olacağını herhalde tahmin edebiliyordu. Bu konuda yanılmadılar.

Ortaya "sağda birlik" adı altında bir hedef konuldu. Bu hedef tükenme noktasına yaklaştıklarını hisseden iki ezeli rakibin, azalan güçlerini birleştirerek toplam bir etki yaratıp saltanatların sürdürülmesi prensibini taşıyan bir hedefti. Bu hedefe ulaşmak için ortaya atılan ve birçoğu yapay olan engelleri aşarken CTP her engelde biraz daha yıprandığının farkına vardı. Parti içerisinde artık iyice yer ettiği belli olan "ben yaparım olur" zihniyetinin etkisiyle CTP üst yönetimi üzerinde çok kafa yorulmamış olduğu belli olan karşı çözümler ortaya attı. Örneğin ültimatom anlamını taşıyan süre kısıtlaması gibi.

Hem ağlarım hem giderim görüntüsü veren CTP'nin ortağına verdiği ültimatomlar basında ve halk arasında tebessümlere neden olmaktadır. Hükümetten çekilme veya hükümeti bozma tehditleri, prosedürü bilen herkes için bir ültimatom değeri taşımadığı için siyasi bir etkisinin olması da beklenemez. Cumhurbaşkanı'nın hükümet kurma görevini en çok milletvekili olan partiye, yani CTP'ye verecek diye bir kural yoktur. Kural, hükümeti kurabilecek birilerine hükümet kurma görevi verilmesi şeklindedir. Bunun örneğini 1993 seçimlerinde yaşadık ve böyle bir teamül vardır. Hükümet bozulduktan sonra UBP ve DP "CTP ile hükümet kurmayız" diye beyanda bulunurlarsa, o zaman kimse CTP ile hükümet kurmayacağı için hükümet kurma görevi boşu boşuna CTP'ye verilmez. Ya CTP bunu bilmiyor veya karşısındakilerin bunu bilmediğini sanıyor.

Dolayısıyle CTP parti meclisi veya MYK'sının DP'ye mayıs 2014 sonuna kadar ayağını denk alması için süre tanımasının bir anlamı yoktur. Verilen sürede DP beklenileni yapmazsa, ki özellikle yapmayacaktır, top yine CTP'nin sahasına düşecektir. CTP karşı manevra yapayım derken yine tabancasını çekip kendi ayağına bir kurşun daha sıkacak veya kamuoyu nezdinde puan kaybedecektir.

Gerçek olan bir şey varsa CTP yerel seçimleri şu veya bu şekilde atlattıktan sonra sağın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde benzer bir işbirliği içerisine girmesine sıcak bakmayacaktır. Yerel seçimlerden çıkacak sonuçlara ve Kıbrıs görüşmelerinin seyrine göre eylül-ekim aylarında bir erken genel seçimi gündeme getirebilecektir. CTP içerisinde saf tutanların daha fazla komik duruma düşmemek için evliya havalarından kurtulmaları gerekmektedir. Bunun için ya bıyıklılar bıyıklarını kesmeli veya bıyıksızlar bıyık bırakmalıdır.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Bengü ŞONYA yazıları