Kissinger'den Post-Korona dönemi uyarıları
Bir dönem dünya siyaset sahnesine damga vuran, yeni dünya düzeninin oluşmasında unutulmaz katkıları bulunan ama dahası Kıbrıs adasının bölünmesinin baş mimarlarından olan Amerikan Eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, Wall Street Journal gazetesindeki son makalesinde Koronavirüs için "Virüs, tüm dünya düzenini sonsuza kadar değiştirdi" ifadelerini kullanmış.
Gerçekten bu satırları yazarken acayip duygular içerisindeyim. Çünkü bu köşede 23 Ocak 2020 günü yazdığım makalemde, yine aynı kişinin, 1976'da zamanın Yunan Dışişleri Bakanına yazdığı ve Kıbrıs sorununda pek bilinmeyen bir ayrıntı olan mektubundan bahsetmiştim.
Aradan geçen 2.5 ay sonunda Kissinger'i yine bir Kıbrıs sorunu yazıma değil de o Kornavirüs yazısına konu edeceğimi doğrusu hiç düşünmemiştim.
Şimdi bu satırları okuyanlar 'ölmedi mi yahu o?' diye sorabilir. Cevabı hayır.
Önümüzdeki 27 Mayıs'ta 98 yaşına basacak olan Henry Alfred Kissinger, 3 Nisan'da WSJ yayımlanan makalesinde şu an içimizde yaşadığımız durumu ve ruh halini, 1944'te, 2.Dünya Savaşı'nın en kritik anlarında 84.Piyade Tümeni ile Fransa Ardenler'de katıldığı savaşa (Battle of Bulge) benzettiğini yazmış.
"Koronavirüs'ün ortaya çıkardığı sürreal durumu aynen o ana benzetiyorum. Şimdi daha yeni başladığını hissettiğim, aynen 1944'ün son günlerindeki o savaştaki gibi kimseyi spesifik olarak hedef almayan, tamamen rastgele seçen ve korkunç zarar veren bir şey ile karşı karşıyayız" diye yazan Kissinger'in makalesi haliyle ilgimi çekti.
Dahası, çoğu için bir şeytan, ancak kimileri için siyasi bir deha sayılan bu yaşlı kurdun söylediklerine kulak kabartmakta elbette fayda vardır.
Nitekim bazı noktalarda yaptığı tespitlere katılmamak mümkündür.
Misal, Amerikan ulusunun savaşın o en kritik günlerindeki hali ile şimdiki hali arasında büyük farklar olduğunun altığını çizerek devam eden Kissinger, bir yandan Trump yönetiminin aldığı ivedi önlemlerle mutlak bir kaosu önlediğine dair methiyeler düzerken, bir yandan 'bölünmüş bir ülke olmanın tehlikelerine' işaret ediyor.
"1944'te, Amerikan ulusu bir amaç uğruna birleşmiş ve savaşmıştı. Şimdi bölünmüş bir ülkede, ortaya çıkacak olan devasa kriz ile baş etmek için verimli ve ilerisini gören bir hükümete ihtiyaç vardır" diye devam eden Kissinger, bu noktada güvenin sağlanması için en kritik şeyin toplumsal dayanışma olduğuna parmak basıyor.
"Uluslararası barışın korunması ve istikrarın sağlanması için bu çok kritiktir" diye yazan Kissinger'in lafları kuşkusuz tüm dünya ülkeleri için geçerlidir.
KKTC'de krizin başlamasından önce seçim münasebetiyle patlak veren ve gerek hükümetin kendi içinde, gerek Cumhurbaşkanı-hükümet, gerekse de hükümet-muhalefet ekseninde devam eden kavga, işte aynen Amerika'daki Trump-Demokratlar kavgası gibi seyretmektedir. Keza Türkiye'de de durum farksızdır.
Haliyle bu kriz sırasında Kissinger makalesinde yazdığı ve benim de tamamen hem fikir olduğum şey "Salgın bitince, bir çok ülke ve de bir çok kurumun, bu salgın karşısında başarısız olduğunu anlayacağız" şeklindeki cümledir.
Bu bağlamda, daha önceden de makalelerime konu ettiğim üzere, aynen dünyada olduğu gibi, Kıbrıs Kuzey'inde hali hazırda bir sürü yıkılmış kurum ve de bolca siyasi mefta vardır.
Aslında Kissinger'in şu cümleleri durumu özetler niteliktedir: "Gerçek şu ki, dünya virüs salgınından sonra bir daha asla aynı dünya olmayacaktır. Bu durumda geçmişte olanları tartışmak, şu an sadece ve sadece alınması gereken kararlar almayı engeller."
Dolayısı ile daha virüsün ilk günlerinde hatta ondan önce virüsle ilgili alınması atılması gereken adımlar ortaya çıktığında, bunları atmak yerine geçmişin siyasi kavgalarına saplanıp kalan bir KKTC siyaseti izledik.
Daha ilk günden ilan edilmesi gereken olağanüstü durum ya da hal veya adı her neyse o, sırf bu siyasi husumet yüzünden başarılamamış, geldiğimiz noktada ise atılan adımların alınmayan tedbirlerin yarattığı olumsuz etkilerden doğan mecburi hareketler olduğu ortaya çıkmıştır.
Son alınan Lapta-Alsancak karantinası, ilçeler arası bağlantının kesilmesi gibi kararlar işte bu mecburi işlere örnektir. Yine hükümetin ancak OHAL şartında alabileceği kimi ekonomik kararları Kanun hükmünde Emirname çıkararak tamamen Anayasaya aykırı bir şekilde alması yine bu siyasi husumetin eseridir.
Ama Kissinger'in dediği gibi, bu işler olup bitince, ki işin uzun süre bitmeyeceği anlaşılıyor, neyin ne olduğu ortaya tüm çıplaklığı ile çıkacaktır. Benim gibi müzmin bir muhalif için sürpriz yok çünkü ben bu çıplaklığı çoktan beri biliyordum ve burada da ifade etmekten geri durmayacağım.
Makaleye dönecek olursa, Kissinger, ABD ve tüm dünya yönetimlerinin büyük bir sınavı tabi olduklarının altını çizerken, özelde Amerikan örneğinden devam ederek "ABD yönetimi öncül önlemler olarak sağlam iş çıkardı. Ama esas mesele, bu işin finalinde virüsün bir şekilde durdurulup geriletilmesi ile birlikte, Amerikan halkının, hükümete duyacağı güven olacaktır. Bu kriz mücadelesi, ne kadar uzun sürerse sürsün, ortadaki acil durum hedefinden sapmadan, buna paralel bir de Post-Koronavirüs geçiş dönemi için bir başka kriz yönetimi de oluşturulmalıdır" diye devam ediyor.
Öyle ya, felsefeyi seven arkadaşlarımız için yepyeni bir terimimiz oldu: Post-Koronavirüs dönemi. Haliyle bizim garip KKTC'miz de bu Post-Koronavirüs döneminin içine öyle ya da böyle girecektir.
Kissinger bu dönemin (ya da krizin) yaratacağı politik ve ekonomik etkilerinin jenerasyonlar boyunca sürebileceğine dikkat çekerken devletlerin istikrarı ve barışı korumak için sadece kendi içindeki toplumsal dayanışmaya değil, bir de toplumlararası dayanışmaya ihtiyacı olduğunu belirtiyor.
"Salgın ile savaşmak için kararlı vizyon ve global dayanışmanın mükemmel şekilde sağlanması gerekmektedir" diye yazan Kissinger "eğer bunları yapamazsak, en kötü felaket ile karşı karşıya kalacağız" ifadelerini makalesine kaydetmiş.
Makalesinde değişen dünya düzenin yeniden istikrar kazanması için ülkesi ABD'ye nasihatler de veren yaşlı kurt, Amerika'nın aynen Marshall Planı ve Manhattan Projesi gibi başarılarında gösterdiği kararlığı göstermesi gerektiğini söyleyerek yapılması gerek üç şeyi de sıralıyor.
Bunlardan bir tanesinin, virüsün ortadan kaldırılmasına yönelik gerekli tıbbi çalışmanın başarıya ulaştırılması için yeni teknik ve teknolojiler gerektiğini kaydeden Kissinger, ikinci yapılması gereken şeyin ise global ekonomik düzenin aldığı büyük yaraların sarılması için inisiyatif almak olduğunu söylüyor.
Şu andaki global ekonomik krizin 2008 krizinden daha büyük ve daha kompleks olduğunu kaydeden Kissinger, "virüsün global düzeydeki hızı ve yarattığı etki daha önce tarihte görülmemiş bir durumdur. Dolayısıyla, ortaya çıkarılacak olan ekonomik program sadece kendi yaralarımızı değil, daha güçsüz ülkelerde ortaya çıkacak olan yaraları sarmaya yönelik olmalı, kaos önlenmelidir" diye yazmış.
Kissinger'in üçüncü nasihati ise liberal dünya düzeni prensiplerinin korunması ve son zamanlarda sıkça tartışılan Post-Koronavirüs etkilerinden olması muhtemel daha otokratik bir dünya düzenine gidişin engellenmesi noktasında dikkat çekiyor:
"Devletlerin kurucu babaları, zamanında kurdukları duvarlar içinde oluşturdukları düzende güçlü ama bazen de despot yönetimlerle gelen her dış düşmana karşı yeterince koruma sağladılar. Aydınlanmacı düşünürler bu devlet konseptini sosyal adalet, güvenlik, düzen ve ekonomik fayda konusunda reforme ettiler. İnsanlar bu değerlerin faydalarını sadece kendileri için düşünemezler. Ancak pandemi, o reformu geriye döndüren bir ankronizme yol açtı ve yine duvarların içine çekilen bir yönetime dönülme durumu ortaya çıktı (Sınır kapatmalar). Fakat insanların refahı tamamen hareket özgürlüğüne ve dünya ticaretine dayanmaktadır. Dünya demokrasileri bu aydınlık reform ve değerleri korumak için hareket geçmelidir. Bunların ortadan kalkması hem iç hem de diş ilişkilerde sosyal arızalara yol açacak ve toplumları-ülkeleri bir birlerinden koparacaktır. Dolayısı ile iç ve dış diplomaside öncelik bu olmalıdır. Liderlerin mahareti, bir yandan krizle uğraşırken, öte yandan geleceği de inşa etmektedir. Bir başarısızlık dünyayı ateşe atar…"
Kissinger'in biraz daha günah çıkarma havasında ortaya döktüğü bu düşünceleri, virüsün yarattığı etkilerin izahatı açısından önemlidir. Öte yandan, dünya barışına ve istikrarına yönelik yaptığı uyarılar bana işlerin beklenildiği gibi gitmemesi durumunda ortaya çıkacak olan çok daha yıkıcı bir şeyin ipuçları gibi gelmektedir: Top yekün yeni bir dünya harbi…
Elbette, şu an için bir komplo teorisi gibi duran bu olasılık kuşku yok ki en kötü senaryodan başka bir şey değildir.
Ancak şimdilik bu kötü olasılığı bir kenara bırakarak şunun bilincinde bir çerçeveden düşünmekte fayda vardır.
Eski dünya düzeni artık bitmiştir ve durum sonsuza kadar değişmiştir.
Temennim iyiye doğru değişen bir dünya olmasıdır...
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.