Blinken'den kritik mesajlar...
AB, İngiltere, Fransa, Almanya derken ABD de bir kez daha Kıbrıs sorununun çözümü için 'federasyon' formülüne destek verdiğini, hem de bunu 'tam' şekilde yaptığını en üst düzey diplomatı ağzıyla söyledi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Bilinken, dün Temsilciler Meclisi-Dış İlişkiler Komitesinde, Joe Biden yönetiminin dış politika önceliklerini anlattı ve Kıbrıs müzakerelerine ilişkin süreçle ilgili bir değerlendirme yaptı.
Kongre üyesi David Cicilline'nin Nisan'da Cenevre'de yapılacak Kıbrıs konulu gayrıresmi toplantıya yönelik ABD yönetiminin nasıl bir pozisyonda olduğu sorusuna cevaben Blinken, Başkan Biden'ın çok uzun zamandır Kıbrıs meselesini yakından takip ettiğine atıf yaparak cevap verdi.
Şu an da Kıbrıs konusundaki son durumu yakından takip ettiklerini kaydeden Blinken, "Kıbrıs'ta iki bölgeli ve iki toplumlu federasyonu, adayı yeniden birleştirecek kapsamlı bir anlaşmayı güçlü şekilde destekliyoruz. Birleşmiş Milletler'in kritik rolünün desteklenmesi de dahil bu yaklaşımı güçlendiren çabaları destekleyeceğiz" diye konuştu.
ABD'nin 'tüm diplomatik ağırlığıyla' Kıbrıs müzakereleri konusuna doğrudan angaje olacağını belirten Blinken'in, "Bu çabalarda doğrudan Amerikan diplomasisinin angaje olacağını göreceksiniz. Diplomatlarımız bu konuyu çok yakından takip ediyor ve uzun yıllar sonra gerçek bir ilerleme için çalışıyor" ifadelerini kullanması ise ayrıca dikkat çekiyor.
Yine Ciccilline'nin "Türkiye ve Kıbrıslı Türk liderin iki devletli çözüm üzerinde ısrarı ve Maraş adımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna istinaden ise Blinken "İki fikir de Güvenlik Konseyi kararlarına ve Amerika dış politikasına terstir. Bizim yönetimimizden yeniden birleşme yönündeki çabalar için çok şeyler bekleniyor" şeklinde cevap verdi.
Blinken'in Türkiye ve Ersin Tatar'ı aynı cümle içinde kullanması, yürütülen iki devletli çözüm modeli siyasetine tepki göstermesi ilk kez olmuyor.
Amerika'nın en üst düzey diplomatının geçtiğimiz yıl Amerikan seçimleri döneminde Twitter üzerinden Başkan Biden'ın ve kendisinin bu siyasete karşı olduğunu açıkça yazdığını, Türkiye ile Ersin Tatar'ı eleştirdiğini hatırlıyoruz.
Ancak bunun da ötesinde Blinken'in söylediği çok kritik bir husus daha vardır. O da Biden'ın Kıbrıs sorunuyla ezelden beri yakından ilgilendiği hususudur.
Hatta muhtemelen 1950'lerden beri Kıbrıs sorunuyla en yakından ilgilenen Amerikan başkanı olduğunu da söyleyebiliriz.
Gerçekten de 2015 yılında Amerikan Başkan Yardımcısıyken KKTC'ye gelen, zamanın Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile görüşen Biden'ın, Doğu Akdeniz'le ilgili planlarını daha o zamandan biliyoruz.
Bu yılın başında Doğu Akdeniz Gaz Forumu'na 'gözlemci üye' olarak katılmasını bu ilginin ilk adımı olarak değerlendirebileceğimiz Biden yönetiminin, yine de Türkiye'ye karşı salt Yunanistan ile Rumların yanında duracağını düşünmek saflık olur.
S-400 meselesiyle ilgili Erdoğan yönetimi karşısında geri adım atmayacağı iyice belli olan, hatta bu 'belirginliğini', İsrail Başbakanı Benjamin Netenyahu'yla dahi kontağa geçerken, Erdoğan ile hala daha görüşmeyerek iyice gösteren Biden'ın yine de Türkiye'yi önemli bir müttefik olarak görmeye devam ettiğini söylemek yanlış olmaz.
Öte yandan yine de hiç kontak olmadığını söylemek yanlış olur çünkü Blinken'in, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile geçen ay görüştüğünü ve aynı gün (15 Şubat), Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ı da aradığını ayrıca not etmek lazımdır. Bu tavır ABD yönetiminin bilindik 'Türk-Yunan' dengesini gözetme politikasına devam ettiği anlamına gelmektedir.
Ancak Blinken-Çavuşoğlu görüşmesinde, Türkiye iç siyasetine yönelik yapılan demokrasi ve insan hakları ile S-400 konularındaki kritik uyarılar dikkat çekerken, Blinken-Dendias görüşmesinin 'bayram havası' gibi geçtiğinin basına yansıması önemli ayrıntılar gibi durmaktadır.
Hafta başında, Halk Bank meselesinin kilit ismi Hakan Atilla'nın, ABD'de başlayacak dava öncesi İstanbul Borsası Genel Müdürlüğünden istifa etmesi bir başka önemli gelişmedir.
Financial Times'tan Ayla Jean Yackley konuyla ilgili haberinin "Borsa İstanbul'un genel müdürü, eski bankasının İran'ın yaptırımları delmesine yardımcı olduğu iddiaları nedeniyle ABD'de yargılanması öncesinde istifa etti" cümlesiyle başlaması tabii ki tesadüf değildir.
Belli ki Biden yönetimi, Türkiye'yi ülke olarak ayrı, AK Parti iktidarını ayrı değerlendirmektedir.
Dolayısıyla Blinken'in Kıbrıs sorunuyla ilgili yaptığı bu son açıklamalar tam bir ilişkiler yumağına dönüşen, Doğu Akdeniz, S-400 gibi konularla ayrıca komplike bir hale bürünen duruma yönelik önemli mesajlardır.
Bu bağlamda Cenevre konferansına kadar Türkiye-ABD ve Türkiye-AB ilişkilerinde birtakım kritik gelişmelerin olması olasıdır.
Cenevre'de neler olabileceği konusunda daha net fikir sahibi olmamız için öncesinde bu gelişmelere bakmak gerekmektedir.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.