Mağusa’da federalist düşünceye sahip bir aday kazanırsa Kapalı Maraş’ı ne yapacak?

Yayın Tarihi: 18/11/22 07:00
okuma süresi: 6 dak.

25 Aralık tarihinde yapılacak olan yerel seçimlerde sonucu en çok merakla beklenen yerlerden bir tanesi de Mağusa.

Normalde, adanın en büyük ikinci kenti olan Mağusa’nın doğal önemi ortada ama şimdi buna bir başka çok önemli husus da eklendi: Kapalı Maraş, ya da normal adıyla Varoşa.

Kıbrıs sorununda eksen değiştiren ve iyice çözümsüzlük sularına doğru girdiğimiz şu günlerin başlangıcı için kesin bir zaman vermek doğru olmayabilir. Ancak 2017 Crans Montana sonrası başlayan süreç, 2020 yılının Ekim ayına gelindiğinde Kapalı Maraş’ın bir kısmının açılmasıyla birlikte yeni ve resmi bir safhaya geçti demek yanlış olmaz.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yapılan müdahalenin en kritik temel taşlarında olan o açılış sonrası yaşananlar zaten herkesin malumudur. Yani ortada uluslararası hukuk kararları ve 48 yıldır yerlerinden edilen insanların dramı sürerken, bunu göz ardı edip, “Maraş’ı insanlığa kazandırdık” diyenlerin türediği bir zamana geldik.

Bir de sürekli ve ısrarla söylenen yalan var: “Maraş’ı uluslararası hukuka uygun bir şekilde açtık.”

Ben de hep soruyorum “hani karar bu” diye ama tabii ki bunun bir cevabı yok.

En son Başbakan Yardımcımız Fikri Ataoğlu’nun ‘muhteşem ötesi’ “kenti Türk dünyasının kültür başkenti ilan edelim” önerisine gelip çatan Kapalı Maraş, kuşku yok ki Mağusa seçimlerinin önemli bir maddesi olacak. Daha önce sadece Kıbrıs sorunu genelinde konu edilen kent, şimdi bizzat beledi hudut içerinde olduğu için artık iç siyasetin de konusu olacaktır.

Güzel, iyi, olacak olmasında da bu kentin belediye başkanlığına aday olan federalist sol oluşumların adaylarından birisi olur da başkan seçilirlerse kentle ilgili tam olarak ne yapacaklar?

Yani bir yandan federalist olmanın gereği olan uluslararası hukuka uygun 550 ve 789 sayılı kararlar ışığında kenti BM yönetiminde eski sahiplerine verme söylemi sürdürülürken, öte yandan taksim siyaseti gereği ileriki dönemlerde kentte atılması muhtemel yeni adımlar konusunda tavır ne olacak?

Daha açık konuşmak gerekirse, KKTC’nin mevcut hükümeti ve Ersin Tatar’ın, arkalarına Türkiye’yi de alarak hayalet kent içinde girişeceği yeni maceralara ya da oldu-bittilere karşı, kentin seçilmiş federalist başkanı nasıl bir tavır içine girecek?

Elbette kapısına kilit vurup kenti kapatacak siyasi güç ya da yetkilerinin olmayacağını biliyorum. Ve tabii ki uluslararası hukuka uygun davranıp kenti eski sahiplerine de veremezler.

Bu noktada şunu da ifade etmem gerekirse, federalist düşünceye sahip bir partinin adayı iseniz, sizin taksimci bir siyaset izlemeniz beklenemez. Dolayısıyla partilerin desteklediği adayların sonradan çark etmesinin hesabı da bu adayı gösterenlerden sorulur.

Öte yandan Kıbrıs Türk halkına dayatılan yeni siyasetin yerel yönetim ayağına örnek olan bu çelişik durumu, genel siyasi duruma da örnekleyebilirsiniz.

Ama bu makalenin konusunun yerel seçimler olması hasebiyle oralara girmeyeceğim fakat olur da dediğim senaryo gerçekleşir ve sol-federalist bir aday seçimi kazanırsa, Maraş özelinde yaşanacak çelişkileri ülke genelinde seçim kazanıp, iktidar hayali kuranlar için genel Kıbrıs sorunu siyasetinde de komplikasyonlar yaratacağı muhakkaktır.

Tam da bu yüzden Mağusa’nın ve yeni rant kapısı olarak anlatılıp çizilen Kapalı Maraş’ın önümüzdeki döneme damga vuracak birtakım gelişmelere damga vuracağını şimdiden söylemek mümkündür.

Bana sorarsanız bu meselenin adına reform denilen ama reformdan başka her şeye benzediği iddia edilen yasa tartışmaları sırasında gündem yapılması ve ne bileyim en azından Kapalı Maraş için yerel siyaset üzeri bir formülle özel bir statüye konulması gerekirdi. Çünkü Kapalı Maraş’ta sürdürülen ve uluslararası hukuk dışında atılan adımların en azından beledi görevlerden ayrılması gerekirdi.

Şimdi düşünün, federalist bir partinin adayı seçimi kazansın, ardından da Maraş’la ilgili hükümetin ya da onu idare edenlerin alacağı hukuk dışı bir kararı yine federalist düşünceye sahip bir başkan uygulamak zorunda kalsın. Böyle şey olur mu?

Zaten bu reform denilen süreçte hep söyledim, uyardım. Elbette emek mücadelesi önemlidir ve elbette birleştirmeler sonrasında emekçilerin yaşaması muhtemel komplikasyonlar çok gerçektir. Ama yerel reform konusu sadece bu muydu?

Demokrasinin en temel yönetim enstrümanlarından olan yerel yönetimlerin felsefesinin, yetkilerinin, yerinden yönetim ilkesinin ve diğer önemli gerekçelerin üzerinden neredeyse hiç tartışma yapılmadan, konu hep emek ekseninde tartışıldı gerek sağ gerekse de sol kesimler aynı söylemler üzerinden çatıştı, ortaya da kargacık burgacık bir şey çıktı.

Şimdi gel de pirincin taşını ayıkla, tabii ayıklayabilirsen…


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

AYDIN DEMİREZER18/11/22 16:31
Seni azınlık,işgalci, olarak gören bünyesine kattıktan sonra asimilasyon hesapları yapan pontus rumunun, küçük asya felaketinin yasını tutup Türkleri katleden yorgo grivasa kahramanlık müzesi yapan rumlara senin verecek çok şeyin var gibi ayıp be azıcık tarih okuyun bre