Trump seçimi neden ve nasıl kazandı?
Donald Trump, çoğunun beklentisinin aksine tarihi bir geri dönüş hikayesine imza atarak ABD’nin 47’nci başkanı seçildi. 45. Başkanı da kendisiydi!
Bu ayrıntı onu Grover Cleveland’tan sonra bunu başaran, yani iki peşi sıra dönem dışı seçim kazanan tarihteki ikinci başkan yapıverdi. Bilmeyenler için Cleverland önce 1885-1889 arası görev yapmış, ardından da seçimi kaybedip, 1893’te yeniden seçimi kazanarak bunu başaran ilk kişi olmuştu.
Ama Trump’ın seçimi kazanmasının böyle küçük tarihsel bir ayrıntı olmasından çok öte anlamları vardır.
Bir kere Trump’ın Amerika’yı ve Amerikan halkını öne çıkaran, bencil, pragmatik ve çoğuna göre popülist faşist bir söylemle seçimin içine korku öğesini koyarak kampanya yürütmesi, Demokratları hem zorda, hem de söylemsiz bırakması açısından kritik öneme sahipti.
Dün programıma katılan Ekonomist Barış Erkmen’in çok güzel tespit ettiği şekliyle, Kamala Harris’in ‘umut’ söylemini yerle bir eden, ona da taktik değiştirten husus işte bu korku oldu!
Barış’ın bir diğer tespiti de yetişip kapağı ABD’ye atan göçmenlerin, sonradan gelen göçmenler için “onlar gelmesin” şeklindeki reaksiyonu, onun da dediği gibi sosyolojik bir meseledir. Hal böyle olunca, toplamda 44 milyonluk Hispanic (Latin) kökenli -özellikle de erkek-oyların Trump’a yönelmesinde önemli bir mevzudur.
Yani halk dilinden söyleyecek olursak, Trump’ın seçim kampanyası boyunca göçmenlere yönelik “sizi gemilere koyup geri göndereceğim” söylemi, göçmenlerin “bu deli bizi mahvedecek, ona oy verip seçelim, o da bize dokunmasın” şeklinde korkusuna, oradan da gizli bir konsensusa dönüşmesine yol açtı.
Ancak bunlardan da öte başka derin mesele daha var. O da ABD’nin son yüzyıldır dünya üzerinde kurduğu maskülen tahakkümün, dönüp de bir kadının eline bırakılamayacak kadar hayati bir konu olmasıdır!
Demokrat Parti bana göre stratejik ve son derece hayati birkaç hata yaptı. Bunlardan bir tanesi, Trump gibi müesses nizama her türlü ters, popülist faşist bir adayın karşısına kadın bir aday çıkartmasıdır. Yanlış anlaşılmasın, kadın aday hatadır demiyorum, sadece yolu ve zamanı yanlış gelişti iddiasındayım.
Çünkü son dönemde demans etkileri gösteren, durup durup anlmasızca boşluğa bakan, yürümekte zorlanan Joe Biden’ın dünyayı bu kadar yıldır kol gücüyle imana getiren bir ülkenin başında bulunması, ABD’ye de aynen Osmanlının son dönemindeki travmatik tanımlamaya benzer ‘hasta adam’ şeklinde benzetmelere yol açmıştı.
Bu söylemler kuşku yok ki ABD için ‘kaale alınmamak, caydırıcı olamamak’ gibi hayati sıkıntılar anlamına geliyordu.
Seçim dönemi başlayıp da Biden’ın bu işi yapamayacağı ortaya çıkınca, alelacele tedavüle sürülen Kamal Harris formülüne başvuruldu ama artık çok geçti.
Ben, şahsen son 6 aydır her yerde ve tartışmada aynını söyledim: Seçimi Trump kazanacak!
Bunu iddia etmem için müneccim olmamama da hiç gerek yoktu çünkü yukarıda yazdığım hususlar ışığında, Biden yönetiminin ‘hasta ve bunamış adam’ görüntüsünden ancak ve ancak genç, parlak, dinamik bir erkek adayla çıkılabilirdi. Bunun sebebi zaten bir kadın başkan seçmeye hiç hazır olmayan Amerikan ulusunun, siyahi, Asya kökenli ve Biden’ın yetersiz yönetiminden bir kadının seçilmesine asla olanak vermeyeceğini düşünmemdir. Nitekim olaylar tam da bu şekilde gelişti.
Halbuki Barış Erkmen’in, yine programımda ortaya koyduğu verilere göre Biden yönetimi, ekonomi konusunda hiç de sınıfta kalmış bir halde değildi. Biden, milyonlarca Amerikalıya yeni iş yaratmayı başarmış, enflasyonu indirmiş, gençlerin de eğitim bursu borçlarını sıfırlamıştı!
Buna rağmen Amerikan halkı, ekonomi yönetimi konusunda Harris’e değil, Trump’a güvenmeyi tercih etti!
Nihayetinde bir bezirgan olan ve iç-dış politikasını ‘gelin para kazanalım’ anlayışına göre şekillendiren bir milyarder, belli ki fakir fukaranın sadece hayır duasını değil, oyunu da almayı başardı.
Elbette seçim hakkında çok şey yazılıp çizilecek, daha çok yorumlar yapılacak ama ben bu seçim zaferinin en büyük sebebini sona bıraktım: Elon Musk ve onun X’i!
Musk 2022 yazında o zamanki adıyla Twitter’i satın aldığında neredeyse herkes 44 milyarın çöpe gittiğini düşünmüştü. Ancak insanlık tarihinin en büyük girişimcilerinden ve yaratıcı zekalarından birisi olan Musk, aradan geçen 2 yılda önce Twitter’i, X’e, ardından da platformu tam bir canavara çevirmeyi başardı. Şu an X tüm dünyanın en büyük ve etkili haber alma platformu olmuş durumda.
Peki seçimle ne ilgisi var?
Dünyanın en önemli iki basın yayın kuruluşu CNN ve New York Times’tır. Ve yine malumdur, bu iki kuruluş, Trump’ı bir kaşık suda boğmak isteyen bir duruştadır. Trump’ın başkanlık döneminde dünyanın gözü önünde salondan kovduğu CNN muhabirinin görüntüleri çok uzak günlerde değildir. Ve kuşku yok ki bu iki etkin organın Trump aleyhine nasıl da algı pompaladığı bir vakadır.
İşte Musk’ın X’i tam da burada devreye girerek, Trump aleyhine yayın yapan medyayı X denizinde boğuverdi! Çünkü Twitter, tüm dünya medyasının kredibilitesi en yüksek platformuydu. Devlet ve hükümet başkanlarının “Resmi Twitter hesabı” diye bir şeyleri var, dikkatinizi çekerim. Yani Twitter, ya da X, içinde CNN ve New York Times’ın da yüzdüğü korkunç bir bilgi okyanusundan başka bir şey değildir. Üstelik bu platform dünya siyasetinin döndüğü yerdir.
İşte Trump taraftarı Musk’ın, muhtemelen Trump’ın da ortaklığıyla 2022’de yazında satın aldığı Twitter, 2024 Kasım’ındaki ABD seçimleri kampanyasında, algıda ve karşı-algıda müthiş bir rol oynamış, bence seçimin kaderini belirleyen büyük etkenlerden bir tanesi olmuştur.
Trump’a basit bir “faşist” ve “deli” gözüyle bakmak sadece 'naiflerin' işidir, bunu da son cümle olarak buraya not düşeyim.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.