Yeni geçiş kapıları, eski alışkanlıklar...
20 Ocak’ta gerçekleştirilen Ersin Tatar-Nikos Hristodulidis görüşmesinin üzerinden neredeyse 3 hafta geçmesine rağmen yeni bir toplantı için herhangi bir tarih yok.
Hatırlanacağı üzere toplantı çıkışında basına konuşan Ersin Tatar, toplantının olumlu bir havada geçtiğini söyleyip, “bir daha ne zaman bir araya gelirsiniz?” sorusuna da “muhtemelen gelecek hafta” yanıtını vermişti.
Ancak klasik bir Kıbrıs sorunu ‘sorunsalı’ olarak o hafta henüz gelmedi! Bu makalede okuyacağınız bilgilere göre de hiç gelmeye de bilir!
Ben sizlere yine de edindiğim bilgileri aktarmak istiyorum.
Efendim, öncelikle ‘geliyor, gelecek, gelmeyebilir’ söylentilerinden uzak, net olarak edindiğimiz bilgi, BM Genel Sekreterinin Yardımcısı Rosemary Di Carlo, Pazartesi adada olacağıdır. İlk önce Ersin Tatar, ardından da Nikos Hristodulidis’le bir araya gelecek.
Di Carlo’nun ziyaretinin amacı hakkında çok fazla spekülasyon yapıldı ama gelişinin sebebi Mart ayında İsviçre’de yapılacağı açıklanan çok taraflı konferans için hazırlık yapmak ve zemin yoklamaktır. Liderler yeni geçiş noktası veya başka güven yaratıcı bir önlemde anlaşmasa da bu konferans yapılacak. Zaten 15 Ekim yemeğinde ortaya çıkan iki konunun birbirine bağlı şartlar değil, yardımcı etkenler olabileceği daha önce yazılıp çizilmişti, şimdi de durum farksızdır.
Peki 7 Şubat günü, yani yarın yapılacağı iddia edilen yeni liderler görüşmesiyle ilgili neler yaşanıyor?
Benim edindiğim bilgilere göre Kıbrıs Türk tarafı en az bir hafta öncesinden bu tarihi önermiş durumda. Rum basınıysa esasen Kıbrıs Rum tarafının bu tarihi önerdiğini ve cevap beklediğini bir kaç kez yazmış durumda.
Ancak gelen bilgi, Kıbrıs Rum tarafının 20 Ocak günü yaptığı 8 maddelik teklifin kabul edilmemesi durumunda bu görüşmenin yapılmasını istemiyor. Yani kısacası “ya 8 maddeyi kabul edersiniz, ya da 7 Şubat görüşmesi olmaz” denmiş.
Kıbrıs Türk tarafıysa yeni geçiş noktaları önerisi dışında yapılan ve içinde ‘hakikat komisyonu’ ve ‘gençlik komitesi’ gibi şeyleri içeren 4 maddeyi ‘gündem dışı’ diyerek reddediyor.
Bu bağlamda Kıbrıs Rum tarafının yaptığı geçiş noktaları dışındaki 4 maddeye cevap ya da herhangi karşı bir öneri ya da yeni bir ekleme öneri yapmayı hiç düşünmüyor.
Kıbrıs Türk tarafı, Rum liderin yaptığı 8 maddelik öneriyi, bir taktik ve yansılma yaratma çabası olarak niteliyor. Yani yapılmaya çalışılan şey “biz teklifimizi yaptık, top onların sahasında, onlar düşünsün” şeklinde bir algıdır.
Ancak dediğim gibi Kıbrıs Türk tarafı yeni geçiş noktaları dışındaki diğer 4 öneriye ‘yok hükmünde’ bakıyor ve kapsam dışı tutuyor.
Hatta Rum basınındaki kimi yazarların makalelerine konu olan bu ekstra 4 madde “işi yokuşa sürmek” diye de nitelenmiş.
Ben ise konuyla ilgili daha önce bir makale yazarak, bahse konu olan 4 maddeye soğuk bakmadığımı ifade etmiştim. Çünkü olur da bir gün çözüm anlaşması başarılırsa, hakikat komisyonu gibi şeylerin adada kalıcı barışın tesisi konusunda çok kritik olacağını da belirtmiştim.
Ancak gelinen noktada, yeni geçiş kapıları meselesi çok daha fazla acil olduğundan belki konu daha sonraya bırakılabilir diye değerlendiriyorum. Ama illa ki hayata geçirilmelidir diye de eklemek zorundayım.
Peki geçiş noktaları konusunda neler yaşanıyor dersiniz?
Bir kere Haspolat kapısı konusunda iki taraf arasında genel bir konsensus olduğunu söyleyebilirim.
İki taraf da bu konuda gerekli adımları atacak durumdadır. Ersin Tatar’ın 20 Ocak toplantısında masaya getirdiği Akıncılar-Limya geçiş kapısı konusunda da taraflar arasında genel bir kabul var.
Öte yandan Kıbrıs Rum tarafının önerdiği Kiracıköy-Piroi geçiş yolu isteği, bu yeni öneriyle birlikte tatmin edilmiş durumdadır. Aslına bakarsanız Akıncılar-Limya meselesi 10 yıldan fazladır gündemdedir ve ilk kez masaya gelmiştir.
Kıbrıs Türk tarafının 20 Ocak’ta ortaya koyduğu kapsamlı önerisinde kapının yeri bile belirlenmiş, hatta burada bir takım çalışmalar bile başlatılmış durumdadır. Karar alınırsa, kapının kısa sürede yapılacağını bizzat Tatar’la birlikte bölgeye ziyarette bulunan CTP’li Akıncılar-Değirmenlik Belediye Başkanı Ali Karavezirler de söylemiştir.
Öte yandan Tatar’ın önerisi, ilk duyulduğu günden itibaren sadece Akıncılar köylülerinin değil, Güney’de o bölgede kalan Rum köylerinin de büyük desteğini almış durumdadır.
Ancak eski Erenköy (Koççina) içinden geçmesi istenilen geçiş için Kıbrıs Türk tarafının tutumu olumsuzdur. Bu konuda askerin de olumsuz tutumu olduğunu söylemek lazım. Kıbrıs Türk tarafı açıkça kapıların kuzey-güney istikametinde olabileceğini, doğudan-batıya bir geçişin söz konusu olmayacağını söylüyor.
Dolayısıyla o konuda herhangi bir gelişme yaşanmayacağını söylemek mümkündür.
Net bir gerçek var ki Lefkoşa ekstra arabalı bir geçiş kapısı istemektedir. İnsanlar her gün trafikte korkunç eziyetler çekmektedir. Böylesi bir kapının her iki tarafın insanlarına da faydası olacak mı? Pek tabii ki.
E peki iki taraf da bunu istemiyor mu? Tahsin Ertuğruloğlu hariç evet, herkes.
Bütün bu yazdıklarıma bakınca “Ee, herkes istiyor ve niyet ediyorsa neden açılamıyor?” diye sorduğunuzu hissediyorum.
Ben bunu her sınır geçişinde (diğer herkes gibi) saplandığım uzun kuyruklar için “Kıbrıslı manyaklığı da böyle bir şey” diyorum.
Tam da bu!
Elbette ki kesin ve kapsamlı çözümün yerini asla tutamaz ama umarım yeni kapılar konusunda takınılan eski alışkanlıklar aşılır ve ada insanlarının her gün sınır kapılarında yaşadığı işkence bir nebze olsun azaltılır.
![#mesajınızvar](https://www.kibrispostasi.com/assets_v3/img/yazarlar/levent-ozadam-2.jpg)
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.