Her şeyin felsefesi

Kimileri anlamaz ya da anlamak istemez ama felsefe bugünü yaratan her şeydir. Bun biz soru sorabiliyorsak, nasıl ve neyi sorabileceğimizi biliyorsak bunu felsefeye borçluyuz. Bu kadar da değil üstelik. Yaşamakta olduğumuz her şey felsefenin zaman döngüsünden geçmiştir.

Şu anda tıkandığımız tüm kavramlar da, zaman içerisinde ya felsefe dokunmamış bir yalnızlık içerisindedir ya da sırasını beklemektedir.

Mesela David Hume kimdir ilmeyebiliriz. Ama onun bize armağan ettiklerini kullanmaktayız. Zihnimizde yer etmiş öğretileri domino taşları gibi hala devrilmekte ve her neslin önüne düşmektedir.
David Hume, İskoç bir filozof. Ekonomist ve tarihçi. İnsan zihninde olup bitenleri deneysel yöntemi uygulayarak, yeni bir insan bilimi kurmayı öngörümü yaşamı boyunca. Hume, bizim yalnızca, kendi zihnimizde doğrudan ve aracısız olarak tecrübe ettiğimiz düşünceleri, duyum ve izlenimleri bilebileceğimizi, bilgide kendi zihnimizin ötesine geçemediğimizi ve bundan dolayı herhangi bir şeyin insan zihninden bağımsız olarak varolduğunu söyleyemeyeceğimizi belirterek, geçerliliğini hala sıkı sıkıya koruyan bir "sınırlarımızı bilme” anlayışını geliştirmiştir.  Hume, insan zihnini bilgi bakımından analiz ettiği zaman, insan zihninin tüm içeriklerinin bize duyular ve deney tarafından sağlanan malzemeye indirgenebileceğini görmüştür. Bu malzeme ise algılardan başka hiçbir şey değildir.

Kısacası, David Hume düşüncenin insanlıktaki en önemli şey olduğunu söyleyen bir insandır. Ancak bahsettiği düşüncenin bizdeki sınırlarının da yine biz olduğumuzu ve kendimizi aşarsak düşüncemizin de gelişebildiğini anlatmıştır.

Eğitimin ve öğretimin yeterli olmadığı, insanın gelişime her zaman açık olması gerektiği kavramları bugüne kadar bu felsefik temaların üzerine inşa edilmiştir.