En çok sorulan soru!
Yıllardır dünyanın dört bir yanında KKTC’yi anlatıyorum. Bu adada olup bitenleri anlatıyorum. Gittiğim her yerde tonla insana seminer veriyorum ve içinde Kıbrıs da oluyor. En çok merak edilen ve sorulan hikaye ene biliyor musunuz? St. Barnaba hikayesi.Bir süredir düşünüyordum. Hadi yazayım ve soranlara da buradaki bilgileri vereyim diye düşündüm. Nihayet.
St. Barnabas, Hristiyanlığın ilk dönemlerinde önemli bir figür olarak kabul edilen bir havari ve misyonerdi. Asıl adı Yusuf olan Barnabas, Kıbrıs doğumlu bir Yahudi idi. Erken dönem Hristiyanlığının en güçlü savunucularından biri olan St. Barnabas, özellikle Pavlus'la birlikte Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde yaptığı misyoner faaliyetleriyle tanınır. İncil’in yayılmasında önemli bir rol oynamış, hem Kıbrıs'ta hem de diğer bölgelerde birçok insanı Hristiyanlık inancına kazandırmıştır.
Ancak, St. Barnabas’ın hayatı Roma döneminin baskıları nedeniyle trajik bir şekilde sonlanmıştır. Rivayete göre MS 61 yılında Kıbrıs’a döndüğünde Yahudi din adamları tarafından taşlanarak öldürülmüş ve cesedi bir mağaraya gizlice gömülmüştür.
St. Barnabas’ın mezarının bulunma hikâyesi, Kıbrıs’ın dini tarihinde kilit bir dönüm noktası olarak kabul edilir. 5. yüzyılda, o dönemin Bizans İmparatoru Zeno’nun (MS 474-491) saltanatı sırasında Kıbrıs Kilisesi'nin piskoposlarından Anthemius, bir gece rüyasında St. Barnabas’ı gördüğünü söyler. Rivayete göre St. Barnabas, rüyasında Anthemius’a gömüldüğü yerin yerini gösterir ve cesedinin yanında bir İncil olduğunu söyler.
Anthemius bu rüyayı bir işaret olarak kabul eder ve derhal mezarı aramaya koyulur. Nihayetinde, Salamis yakınlarında (günümüzde Gazimağusa civarı) bir mağarada St. Barnabas’ın mezarı bulunur. Cesedin üzerinde, el yazması bir Matta İncili olduğu rivayet edilir.
St. Barnabas’ın mezarının bulunması, Kıbrıs Kilisesi'nin özerklik kazanmasında büyük bir rol oynamıştır. Bu dönemde Bizans İmparatorluğu’nun dini yönetimi, İstanbul’da bulunan Ekümenik Patrikhane tarafından yürütülüyordu ve yerel kiliseler Patrikhane’ye bağlıydı. Ancak, St. Barnabas’ın Kıbrıs kökenli bir havari olması ve mezarının burada bulunması, Kıbrıs Kilisesi'ne özel bir statü kazandırmıştır. (İşte burada bazı şüpheler aklımıza gelebilir.)
Başpiskopos Anthemius, bulunan İncil’i bizzat Bizans İmparatoru Zeno’ya götürerek sunar. İmparator Zeno, bu olayı Tanrı’nın bir lütfu olarak kabul eder ve Kıbrıs Kilisesi'ne özerklik tanır. Bu karar şu önemli ayrıcalıkları içerir:
- Kendi Başpiskoposunu Seçme Hakkı: Kıbrıs Kilisesi, İstanbul Patrikhanesi'ne bağlı olmadan bağımsız bir şekilde başpiskoposunu seçebilecekti.
- Altın Asa, Mor Cübbe ve İmparatorluk Mührü: Kıbrıs Başpiskoposu, Bizans İmparatoru tarafından altın asa, mor cübbe ve kırmızı mühür taşıma yetkisiyle onurlandırıldı. Bu semboller, dini ve siyasi otoritenin bir göstergesi oldu.
- Tam Bağımsızlık: Kıbrıs Kilisesi, tüm dini ve idari işlerinde bağımsız hareket etme hakkını kazandı.
Bu olay, Kıbrıs Kilisesi'ni diğer yerel kiliselerden ayırarak özel bir statüye kavuşturdu ve piskoposluk makamını başpiskoposluk seviyesine yükseltti. Böylece, Kıbrıs Kilisesi dört antik otosefal kiliseden biri olarak tanındı.
St. Barnabas’ın mezarının bulunduğu yere, Bizans döneminde St. Barnabas Manastırı inşa edildi. Bugün Gazimağusa yakınlarında bulunan bu manastır, Kıbrıs’taki Hristiyanlık tarihinin önemli bir sembolü olarak varlığını sürdürmektedir. Manastır, aynı zamanda Kıbrıs’taki Rum Ortodoks Kilisesi'nin köklerine ve özerk yapısına işaret eden kutsal bir mekân olarak kabul edilir.
St. Barnabas’ın mezarının bulunması ve Kıbrıs Kilisesi’nin bağımsızlık kazanması, hem dini hem de kültürel açıdan büyük bir önem taşır. Bu süreç, Kıbrıs’ın sadece coğrafi değil, manevi olarak da bir merkez olmasını sağlamış, Kıbrıs Kilisesi'ni Ortodoks dünyasında eşsiz bir konuma yükseltmiştir. Bugün bile, St. Barnabas’ın hikâyesi ve mezarı, adanın tarihini ve kültürel mirasını yansıtan yaşayan bir sembol olmaya devam ediyor.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.