Tarihe bir not düşmek istedim
Bangladeş, 5 Ağustos 2024'te gerçekleşen öğrenci hareketleriyle başlayan ve Başbakan Şeyh Hasina'nın istifasıyla sonuçlanan önemli bir siyasi dönüşüm sürecine girdi. Bu değişim, ülkede yeni bir başlangıç umudu gibi görünse de zaman geçtikçe hüsranla devam ediyor.
Şeyh Hasina'nın istifasının ardından, Nobel Barış Ödülü sahibi Muhammed Yunus liderliğinde bir geçici hükümet kurulmuştu ancak barış ödüllü olmak dahi yetmedi. Yeni hükümet, demokratik kurumların yeniden inşası, yolsuzlukla mücadele ve insan haklarının korunması gibi temel hedeflerle yola çıkarken, önceki rejimin destekçilerine yönelik sert tutumu, insan hakları ihlalleri ile görevi sürdürmesine neden oluyor.
Önceki rejimle ilişkili olduğu düşünülen kişilere karşı başlatılan yasal süreçler ve toplumsal linç girişimleri, hukukun üstünlüğü ilkesinin zedelenmesine neden oluyor.
Sözde devrimin ardından kurulan geçici hükümetin, demokratik seçimlerin ne zaman yapılacağı konusunda net bir takvim sunamaması, siyasi belirsizliği artırırken, bu durum, halkın ve uluslararası toplumun güvenini sarsıyor.
Ülke ekonomisinin yeniden canlandırılması ve yolsuzlukla etkin mücadele edilmesi, geçici hükümetin öncelikli hedefleri arasında yer almıştı ancak, bu alanda atılan adımların yetersiz olması yanında eskiyi aratır boyutta olması içler acısı.
Bangladeş’in, yaşadığı siyasi çalkantılar, insan hakları ihlallerini o kadar artırdı ki, seküler İslam adına yıllarca ülkesi için mücadele eden kişileri de sebepsizce veya uydurma nedenlerle göz altına almalar devam ediyor. Özellikle, tanınmış gazeteci, yönetmen ve insan hakları savunucusu olan ve birlikte projeler yaptığım kıymetli dostum, Shahriar Kabir'in tutuklanması, ülkedeki demokratik değerlerin sorgulanmasına neden oldu.
Shahriar Kabir, Bangladeş'in bağımsızlık savaşı sırasında işlenen suçların faillerinin adalet önüne çıkarılması için mücadele eden "Ekattorer Ghatak Dalal Nirmul Committee" adlı örgütün başkanlığını yapmaktaydı. Aynı zamanda gazeteci, yazar ve belgesel yapımcısı olan Kabir, 17 Eylül 2024 tarihinde Dakka'daki evinde gözaltına alındı. Yetkililer, Kabir'in tutuklanmasının cinayet soruşturmalarıyla ilgili olduğunu belirtse de, insan hakları savunucuları ve uluslararası gözlemciler, bu tutuklamanın siyasi nedenle yapıldığı çok ortada.
Mümkün olan uluslararası girişimleri yapmamıza rağmen, geçici hükümetin kasıtlı görmezden gelme politikası, mevcut siyasilerin de bakış açılarını net bir şekilde gözler önüne seriyor.

Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.