Birazdan vuruyoruz…

Yayın Tarihi: 08/10/24 07:00
okuma süresi: 3 dak.

Bu yeni model… vurmadan anons geçiliyor… Az sonra… diye. Zamane işleri… bu işerin önden fragmanı mı olurmuş?  Tüm dünyanın gözü vuranda… vurulanda…Ha şimdi vurdu… ha şimdi vuruluyor… Gözlerimizin önünde… Vuran ile vurulan…aynı coğrafyada…farklı da olabilir fark etmiyor… Coğrafyanın kaderi diye bir şey de olmamalı… Her şey insanda başlıyor… ve insanı bitiriyor… Vurulan daha önce hiç vuran oldu mu? Vuran daha önce hiç vuruldu mu? Roller değişiyor mu yoksa vuran hep vuran tarafta… Vurulan da hep vurulan mı oluyor? Güç dengeleri teorileri falan var ya… literatürde… Sahi bunlar işe yarıyor mu? Dur diyebiliyor mu? Yoksa yalnızca durumu mu izah ediyor? O gecelerce uyumayıp çalıştığımız diplomasi teorileri… Arabuluculuk falan… Metafor bir trendi hani…her durakta dururdu ama gideceği son durak belliydi…Yoksa, olmuyorsa yenilerini yazsınlar bu teorilerin…

Hep yazarım yine yazacağım… Yeter insanın insana yaptığı… Bu ekonomi, bu para, bu kaynak bu güç işlerini kim çıkardıysa…başımıza… kavga hiç bitmiyor… Vuran vurana… Artık kimin gücü kime yeterse… Ya da yetmiyorsa bile vurayım gitsin diyor… Böyle bir hal… On yıl sonra okuyacak / okutacak bir siyasal tarih buluruz diye ümit ediyorum… Taşlar taş üstünde kasın diye tüm beklentimiz…

Dünya, vuran ile vurulan arasına kim/kimler katılacak diye bekliyor…Saflar sıklaşır…Taraflar belirlenir…İnsanlık olarak…  Vuruyoruz her gün yeni bir duvara…Birazdan da değil… her an vuruyoruz… Sonunda başımızı duvarlara vuracağımız kesin… O da vuracak duvar kaldıysa… Ama… Tekrar tekrar vuruluyoruz her gün…  Vuruyoruz dedikçe vuruluyoruz… Vuruldukça mı vuruyoruz yoksa?... İşte burası biraz karışık…

Vurup vurulma işleri daha başka olabilirdi… Keşke öyle olsaydı… Turnayı gözünden vurabilirdik… Bir genç bir gence vurulabilirdi… Orhan Veli gibi Süheyla’ya vurulmaları… konuşabilirdik…

Geç kaldığımız dersin kapısına vurabilirdik nefes nefese… içeriye girmek, izin istemek için… Uzun zamandır görmediğimiz bir dost vursa kapımıza…şimdi ne güzel olurdu…Yağmurun sesi içeriye kadar vurabilirdi… Camdan içeriye güneş usulca vurabilirdi… Dans ederken ayağımızı yere hızlıca vurabilirdik mesela… Dans edebilirdik gönlümüzce… Topla, tüfekle…füzelerle olmasaydı vurmalar… vurulmalar…

Piyango vursaydı…mesela olmaz mı? Sekizi ikiye vurup on altıyı bulsaydık… Yorgun bir günün sonunda vurup kafayı yatsaydık…Vur patlasın çal oynasın eğlenseydik… keşke… Olmadı… Başka başka vurmalara sahne oluyor dünya… Daha da kötüsü… Bu gidişle tüm bu olanları deliliğe de vuramayacağız…  

 

 


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Deniz İŞÇİOĞLU yazıları