Avrupa Birliği-NATO bütünleşmesi !

Yayın Tarihi: 24/09/24 07:00
okuma süresi: 7 dak.

Avrupa Birliği-NATO Bütünleşmesi !

 

 

                  Soğuk Savaşın sona ermesiyle birlikte Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) da uluslararası ilişkilerdeki rolünü yeniden tanımlıyordu... NATO artık sadece bir ittifak örgütü değil, aynı zamanda çeşitli küresel güvenlik sorunlarıyla ilgilenen, Koruma Sorumluluğu (R2P) ve Kriz Yönetimini ön plana çıkaran bir örgüt hüviyetine bürünüyordu...  1997 Madrid Zirvesiyle birlikte genişleme sürecinin ilk etabını başlatan NATO, aynı dönemde Rusya ile de ortak programlar yürütüyordu... Öyle ki, Kosova Savaşının başında NATO-Rusya arasındaki kriz NATO’nun Kosova’daki KFOR birliğine Rusya’yı da dahil etmesiyle birlikte çözülmüştür...

                 

                  NATO ve Rusya arasındaki ilişkilerin özellikle 11 Eylül saldırısını takiben iyi bir noktada olması, NATO’nun Avrupa Birliği (AB) coğrafyasına ilişkin genişleme ve stratejik işbirliği noktasında daha rahat davranmasını sağlamıştır. Böylece, önce 2002’de Brüksel’de yayınlanan AB-NATO tarafından deklere edilen Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası, ve ‘’Berlin Artı (Plus)’’ aranjmanlarının Mart 2003’de tamamlanmasıyla birlikte AB’nin güvenlik tehditlerine ve kriz yönetimlerinde destek alacağı kurum olarak NATO olacağı netleşmiş oluyordu...

                  Stratejik işbirliğinin iki kurum arasında ileri taşınmasına bir kısım Avrupalı olumlu bakarken bir kısmı ise buna karşı durmuştur... Bu karşı duruştan dolayı da ‘’Atlantikçiler (AB-NATO işbirliğini destekleyenler)’’ ve ‘’Avrupacılar (AB’nin ayrı güvenlik politikasını savunanlar)’’ şeklinde bir ayrım söz konusu olmuştur....

                  2003 yılında hazırlanan ve daha sonra onaya sunulan AB Anayasası Fransa ve Hollanda’da ret edilmiştir.  Avrupa solu, serbest piyasanın dayatılması bağlamında ve Avrupa güvenliğinin NATO’ya teslim edilmesine karşı çıkmıştır (AB Anayasasının ikinci bölümündeki 40 ve 41.Maddeleri) Bu bir anlamda neo-liberal dünya sistemine bir karşı duruştu. Avrupa’nın muhafazakar-milliyetçi kesimleriyse ilgili AB Anayasasının ulusal egemenliği törpülediği gerekçesiyle ret oyu kullanmışlardır.

                 

                  AB Anayasasının retedilmesine karşın, AB-NATO arasındaki işbirliği devam etmiştir. Öte yandan Rusya ile 2008 yılındaki Rusya-Gürcistan savaşına kadar da NATO-Rusya arasındaki işbirliği ve istişare göze çarpmaktadır. Ancak 2014 yılında Kırım’ın Rusya’ya katılmasıyla birlikte Rusya ve NATO arasındaki istişarenin-işbirliğinin tamamıyla bitmesi söz konusu olmuştur.

                  Bunu takiben, en önemli dönüm noktası Aralık 2016’da AB Konseyi, Avrupa Komisyonu ve NATO arasında imzalanan ve yayınlanan ortak deklarasyondur.

                  İlgili deklarasyonda siber tehditlerden, kriz yönetimine-müdahaleye, hava ve deniz kuvvetlerine kadar her alanda işbirliği hedeflenmiştir (daha fazla detay için bkz.https://www.nato.int/cps/en/natohq/official_texts_138829.htm ). Bu işbirliği her ne kadar karşılıklılık gösterse de NATO’nun en güçlü ordusu ve bütçesine en fazla katkı yapan ABD’nin daha fazla etkin olduğu bir işbirliği süreci olarak gelişmiştir.

                  2017 yılında işbirliğinin ilk pratikleri görülmesine karşın, 2019 yılının Kasım ayında Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti”  şeklindeki demeci uluslararası toplum nezdinde bomba etkisi yaptı !

                  Ardından yaşanan Covid-19 pandemisiyle birlikte uluslararası ilişkilerde ve küreselleşme sürecinde  bir durgunluğa tanık olduk.

                  Şubat 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşıyla birlikte yeniden hareketlenen uluslararası aktörler arasında en çok dikkat çeken NATO olmuştur…

                  Macron’un ifadelerinin tam tersine AB ve NATO arasında yeniden bir süreç başlamıştı. Bu süreci başlatan önce AB’nin yayınladığı Güvenlik ve Savunma için Stratejik Pusula (Strategic Compass for Security and Defence) ve daha sonra NATO’nun ilan ettiği Stratejik Konsept her iki örgütü daha fazla yakınlaştıran belgeler olmuştur. Burada AB ve NATO her iki örgüt arasında işbirliğine vurgu yapmakla birlikte, tehdit bağlamında Rusya’ya işaret ederlerken, Ukrayna’nın ve Avrupa’nın güvenliğine dikkat çekmektedirler…

                  Güvenlik kavramının salt askeri alana indirgenmediği ve ekonomik anlamda da güvenlikleştirme politikalarının ön plana çıktığını yukarıda bahsettiğimiz iki belgede de görmek mümkündür…

                  AB’nin yayınladığı Stratejik Pusula’da daha çok kriz yönetimi ve ekonomik güvenlikleştirmeye yer verilirken, NATO’nun yayınladığı Stratejik Konsept’de ise daha çok stratejik toprak savunması-askeri konular ön plana çıkarılmıştır. Güvenlik ve Savunma İçin Stratejik Pusulanın Uygulanmasına dair Mart 2024’te Joseph Borrell’in önsözü ile yayınlanan raporda, AB’nin NATO’nun 2022’de yayınladığı Stratejik Konsept’in içeriğine yakın bir rapor hazırladığını görmekteyiz. İlgili raporda Afrika, Hint-Pasifik okyanusunun AB için öneminin altı çizilirken, Rusya’nın tehditlerine cevap verileceği, 2024 sonuna kadar 60.000 Ukraynalıya askeri eğitimin verileceği belirtilmektedir. Raporda ayrıca AB’nin NATO içinde güçlü bir Avrupa ayağı olarak hizmet eden bir birlik olduğu ifade edilirken, bu ortaklıkla birlikte küresel güvenliği kurulabileceğine vurgu yapılmaktadır. (Not: ilgili strateji belgelerinde Çin’in Pasifik’te bir tehdit unsuru olduğu da unutulmamıştır)

                  2019 yılında Macron’un beyin ölümü gerçekleşti dediği NATO’nun Rusya-Ukrayna, Ortadoğu’daki (Doğu Akdeniz) ve Afrika’daki yeni gelişmelerle yeniden misyonunu kazandığını ve bu misyonu kazanırken ABD’nin liderliğinde AB’nin de bu sürece dahil edildiği görülmektedir. Başka bir deyişle ABD öncülüğünde-hegemonyasında bir AB-NATO bütünleşmesi söz konusu olmaktadır.

                  Bu bütünleşmenin hangi düzeyde kalacağı ve orta vadede nasıl şekilleneceği, ileriki günlerde hem AB içerisinde hem de ABD içerisindeki dinamiklerin tavırlarına ve Rusya ile süren savaşın durumuna göre netlik kazanacaktır…


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Muhittin Tolga ÖZSAĞLAM yazıları