Değişen zaman değil takvimdir...

Yayın Tarihi: 18/09/21 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Şimdi diyeceksiniz ki “Sen de bunlara taktın!”

AKEL’in turfanda Genel Sekreteri Stefanu’nun, Anastasiadis’in “60’a dönelim” önerisi hakkında yaptığı açıklamayı okudunuz mu? Bizim gazetede de yayınlandı, bulun, okuyun… Adam, bırakın federasyonu, göreceksiniz ki Londra Zürih Anlaşmaları ve 1960 Anayasası’na da karşı!

Bu saatten sonra Londra Zürih’e dönülemeyeceğini ben de biliyorum ama gerekçeleri, ipliğini pazara çıkarıyor…

“KKTC devam ederken, bir yandan da Tatar Cumhurbaşkanı muavini mi olacak?” diyor… Olsa ne olur? “Veto yetkisi ile, üç Türk Bakanı ile, mecliste bütçe konusunda ayrı çoğunluk hakları ile, Türkiye’nin garantörlüğü ile…” diye açıklıyor ama bütün bunlara 19 Şubat 1959 gecesi Londra’da da karşı çıkıp, Makarios’un anlaşmaları imzalamamasını savunduklarını unutmadık… Cumhuriyet’in üç yıllık ömrü hayatı boyunca, “anti emperyalizm” sosuna bulayıp ayni şeyleri söyledikleri, gerekirse “ Türkleri dinamik yöntemlerle yola getirip” bilinen 13 madde değişikliğini yapmaya kalkan Makarios’u destekledikleri de aklımızdan çıkmış değil… Kırk yıl savaştıktan ve üç defa kötek yedikten sonra, Annan Planı’nda da karşı çıkarken, ayni bahaneyi ileri sürdüklerini de en azından ben, unutmadım.

“Ne yani?” diyor Stefanu yoldaş, “ Savunma Bakanlığına koyacak bir Türk da Milli Muhafız Ordusu’nu Türk doldursun?”

Tamam işte! 1960 Anayasası, “ortak ordu” ön görmüyor muydu? Hade ondan vaz geçtim… Sen değil misin “Tek halk, ortak vatan” diyen? Beraber savunalım işte senin “ortak” vatanı… Ne beis var? Hepimiz de Kıbrıslı değil miydik?

Yoksa sen 1964’te kendi kendinize ve “uluslar arası hukuk”a aykırı olarak yaptığınız değişikliklerle, yasa dışı MMO dururken, bu tarafı silahsızlandırabileceğini mi sanmaktaydın badriodi? Bu oyuna gelebilecek birkaç aptal var diye, bu milletin aklını peynir ekmekle mi yediğini sanıyorsun?

“Dağıtacaksınız” diyor, “Eğitim Bakanlığını”? Sonra kim kitaptan Atatürk sayfasını yırtacak? “En iyi Türk ölü Türktür” şiarı ile kim yıkayacak beynini çoluk çocuğun? Olur mu? Ki o bakanlık da 1960 Anayasası’na aykırı… O anayasada eğitim, cemaatlere bırakılmıştır… Cemaat Meclisleri’ne… Makarios, o meclislere karşı çıkarken, Kliridis’e “devlet biziz, ne ihtiyacımız var?” demişti… Yani? Yani kendi eğitimini kendi yönetecek ama bizimkini de kendi yönetecek! Buydu istediği… Rauf Denktaş sabırsız çıktı, kükredi… Bekleseydi eminim “ Müftü de başpiskoposluğa bağlı olsun” da diyecekti, ayıptır söylemesi… “Kıbrıs’ta barış engellenemez”… Müftüyü de vaftiz etseydik, aramızda ne mesele kalırdı ki.. Bal, şeker…

Dolayısıyla, ben onlara takmadım… Onlar bize takık… Mesele de bu…

En son Anastasia Yiangou’nun ll. Dünya Savaşı’nda Kıbrıs isimli kitabını okudum. Kendisinin doktora teziymiş. Akademik bir çalışma… Khora Yayınları… Tavsiye ederim…

Oradan öğreniyoruz ki meğer bize türlü çeşitli yaveler okuyan müteveffa Servas, daha 1941’de AKEL’i kurar kurmaz, hoplayıp, ENOSİS mücadelesinin başına geçmiş! Öyle 1948’de Papayuannou’nun gelmesinden sonra değil, ta başından taaa kuruluşundan beri. O kadar ki zamanın Başpiskopos Vekili açıklama yapıp, “ KOMÜNİSTTİRler ama bu mücadelenin da öncüsüdürler” deyip, Rum sağı ile papaz olmuş… 1941’de!!! (sayfa 242) “Kıbrıslı diye bir millet yoktur. Kıbrıslılar, Yunan devleti’nin geri kalanı ile birleşmeyi bekleyen Elenlerdir…” diyen de hazretin ta kendisi. (sayfa171)

Şimdi bunların bütününü aklınızın bir köşesine not edin…

“Tarihin ne önemi var?” diyen cahillere de “Gelecek, geçmişe benzer… Suyun sıya benzediği gibi…” diyen İbn-i Haldun’u hatırlatın ve cevap verin bakayım aradan geçen yüze yakın yılda, ne değişti?

Yüzyıl evvel savunup da üç defa savaşmamıza neden olan fikirler aynen duruyorsa, “zaman değişti” demenin bir alemi var mı?

Değişen zaman değil, sadece takvim… Kelle aynı olduğu yerde duruyor…


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Kuzey Kibrisli18/09/21 16:26
Yok Sn Beratlı sizin bir şeye takılı olduğunuz yok. Bilakis sabrınız takdire şayandır. Siz esas bir şeye takılı kalanlara neye takılı kaldıklarını ispatı ile anlatıyorsunuz. Ama onlar her nedensa kiminle yorganın altına girdiklerini ısrarla görmek istemiyorlar?

Diğer Doç. Dr. N. BERATLI yazıları