Modalar moda…
19 Eylül 2020’de yazmışım…Modaları sevmem… Giyimde kuşamda, saç tıraşında falan değil…
Düşünce dünyasında, sade suya tirit moda “düşünceleri” (!) ya da herhangi bir ciddi düşünceyi de modadır diye savunur gibi yapanları da… Hazzetmem…
Demokrasiyi, her bir konuda herkesin eşit fetva verme hakkı sananlardan da hoşlaşmam.
Kendini Amerika’da yaşıyor, sananlardan;
Modadır diye köpek sever kesilenlerden,
Kapıyı her açık bulduğunda itini benim bahçeye sıçtırtan mahallenin Avrupalı’larından,
Beş senedir karşı komşuya hiç “günaydın” bile dememiş ama paçasında yirmi kedi ile gezen, bir da üstünden “hayvan sevmeyen insan da sevemez” demeyi marifet sananlardan,
İnsan sevmeden hayvan sevilir mi peki?
Hoşlaşmam…
Daha vergili görünmek için üst dudağına silikon bastıra bastıra iğrençleşenlerden,
Aşçıya şef, şoföre kaptan diyenlerden,
Hiçbir yere girmeyip, giriş yapanlardan;
Acun Ilıcalı’dan,
Gece gündüz yalan transfer haberi yazan gazetecilerden,
Haberi başlık ile ilgisiz, bir tıklanma makinasına çevirerek, okuru aptal yerine koyan internet gazetelerinden,
Vara yoğa bir “espricik” yazmakla zekâsını değil, eblehliğini sergilediğini anlayamayan klâvye dahilerinden,
Anasından çıktığı saat her şeyi bilerek doğduğunu ve kendinin bilmediği hiçbir şeyin de var olmadığını sanan kenar mahalle “aydın”larından…
Bize İzmir Köfte tarifi yapan Danilo Şef’ten,
Terzi’ye moda tasarımcısı; berbere saç tasarım uzmanı diyenlerden,
TV haberlerindeki “ekipler” ve “uzmanlar”dan…
Spor muhabirlerinin, uydurma Türkçe’lerinden…
Kendi dilinin imlasını bilmeyen, hangi de’nin bitişik, hangisinin ayrı yazılacağını öğrenememiş “bilim insanları”ndan,
Kendinin gece gündüz lüks lokantalarda götürdüklerinin resmini yayınlayıp, Kanada başbakanının sandüviç partisi resmini paylaşanlardan,
De’ler yetmedi, şimdi ki’lerin de ırzına geçmeye başlayan okur-yazarlardan…
Bir köşe yazısının altına, bir kitap boyutunda eleştiri yazarak, okur çalacağını zanneden ahmaklardan,
Hadi yazdı… Dönüp yazdığını okuyup da hiçbir anlama gelmediğini anlayamayan klâvye aptallarından,
Yarışma Programlarının, Milyoner dahil tümünden;
Arabasını otuz metre ötedeki park yerine değil de yürümeye üşendiğinden, dükkânın önüne, sokak içine bırakıp “Badi” yapmaya giren Fitnıss Sentır müşterilerinden,
İngilizce kelimeleri, Nişantaşı şivesi ile Türkçe cümleye katınca, medeni sanılacağı zehabında olan kevaşelerden,
Her konuya saldırıp, başka ilgisiz bir konuda eleştiri ve yorum yazanlardan…
Her ne konuşuluyorsa konuşulsun, sadece aklındaki ezberi söylemekten bıkmayanlardan…
Sıkıldım… Nefret ediyorum.
Şimdi bunları neyin üstüne söylüyorum?
Yangın…
Yahu bir susun da bilenler de anlatsın bize, bu nedir? Çaresi nedir? Neden Amerika’da “ Ormanın yenilenmesi için doğal ve faydalı bir tabiat olayı” da denilen orman yangını, bizde bir felâkettir? “Ciğerimiz yandı!”mıdır? Niçin? Avustralya’nın Amerika’nın değil de bizimki yanıyor?
“Ölenler de candır” diyor bir tanesi… Yok yav? Demek cansızlar da mı ölüyordu? Da sen cancıkların peşine mi düştün? Yoksa hiç insan ölmedi diye kahır mı ediyorsun?
Fırsat ve izin verin de bilenler de konuşsunlar. Şamatanızdan onların sesi duyulmuyor. Siyasetçiler ortalamaya bakarlar… Gene bir önlem alınamayacak. Çünkü önlem öneren yok… Diline gelen konuşuyor…
Ama en çok” Belki bütün Karpaz yanar da seçimi biz kazanırız” demek isteyenlerden nefret ediyorum. Allah’a bile kızdı adamlar…
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.