Bunlar mı benim çocuklarımı okula götürecek?

Evet evet. Bunlar mı benim ya da bir başkasının çocuğunu okula götürecek? Bunlar mı ülkeme gelip ekonomiyi canlı tutacak olan turisti gezdirecek? Seyahat ederken bunlara mı güvenip direksiyon teslim edeceğim?

Sanmıyorum.

Kar-İş eylemini her gazeteci gibi başından beridir takip ediyoruz. Medya sayesinde sesleri duyulan bu güruh, Kıbrıs Postası’na ve anladığım kadarıyla bir iki medya kuruluşuna karşı savaş açtı.

Neden mi?

Bir yorumcunun yaptığı yorum işlerine gelmediği için.

Kıbrıs Postası ana haber sunucusu ve yorumcusu arkadaşımız Kar-İş eyleminin ilk gününde bir yorum yapmış ve Kar-İş eylemini eleştirmiş.

‘Haber kutsal yorum hürdür’ prensibi ile hareket etmeyi öğretti bana beni yetiştiren meslek büyüklerim. Bu prensibi de Genel Yayın Yönetmeni olduğum Kıbrıs Postası’nda ve bundan önce yönettiğim tüm medya kuruluşlarındaki genç meslektaşlarıma, ya da daha doğru bir ifadeyle evlatlarıma öğretmeye çalışırım.

Kıbrıs Postası’nda bir yorum yapıldı.

Yorum Kar-İş yönetici ve üyeleri tarafından beğenilmedi diye ‘Kıbrıs Postası’nı burada istemiyoruz’ diyerek genç muhabir arkadaşıma sözlü ve fiili olarak saldırdılar.

Haber Müdürü Canan Onurer ve Yazı İşleri Müdürü Onur Evrensel, olanı biteni anlamak, genç meslektaşlarımıza sahip çıkmak için  bilgim dahilinde olay yerine gittiler.

Gazetemizin yöneticileri olarak kendilerini tanıtmalarına rağmen aynı sözlü saldırılara maruz kalıp, yine işlerini yapmalarına engel olununca, bana haber verildi.

Kalkıp bu sefer ben gittim Cumhuriyet Meclisi’nin önüne.

Kar-İş Yöneticisi bir kişi ile arkadaşlarıma yapılan davranışı kabul edemeyeceğimi ve yapılan bir yorum nedeniyle işlerini yapmalarını engellemeyeceklerini makul bir şekilde anlatamaya çalıştıkça, ‘sizi burada istemiyoruz. Burada çekim yapamazsınız. O yorumcuyu işten atacaksınız’ diyerek konuşturmadılar bile.

Çakallar av buldu mu hepsi birden oraya üşüşür misali, bu sefer bağırma çağırma, küfür ve hakaretler başladı ve kalabalıklaşan Kar-İş eylemcileri üzerimize yürümeye başladılar.

Onur Evrensel ‘polis yok mu?’ diye bağırmasa ve oradaki görevli polis arkadaşlarımız atik davranmasa linç kaçınılmaz olacaktı.

Şimdi başta sorduğumuz yeniden soruyorum.

Bunlar mı benim ya da bir başkasının çocuğunu okula götürecek? Bunlar mı ülkeme gelip ekonomiyi canlı tutacak olan turisti gezdirecek? Seyahat ederken bunlara mı güvenip direksiyon teslim edeceğim?

Ya yorumumu beğenmezlerse. Ya çocuklarımdan birisi onları kızdıracak bir şey söylerse? Ya turistin söylediklerini beğenmezlerse ne olacak?

Onlara da mı küfür edecekler?

Onları da mı darp etmeye çalışacaklar?

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Ersin Tatar, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, bize saldırmazdan birkaç dakika önce bu  voyvodalara su servisi yaptıran  Meclis Başkanı Teberrüken Uluçay ve hepsinden önemlisi bunların izinlerini elinde bulunduran Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan’a sorumdur. Çocuklarımızı bunlar mı okula götürecek?