Alın size teamül...

Yayın Tarihi: 22/04/22 08:30
okuma süresi: 4 dak.

Cumhurbaşkanı’nın Maliye Bakanı Sunat Atun’u görevden alma kararnamesini onaylama hakkı olduğu ile ilgili bir görüş ortaya çıktı dün bir televizyon kanalında.

İsim cisim vermeyeyim şimdi.

Bir gün önce Anayasanın maddeleri hukukçular tarafından tane tane anlatılmamış gibi, Cumhurbaşkanının Sunat Atun’un görevden alınmasına onay vermeme gibi bir hakkı olduğu söylendi.

Eskilerden olunca bazı şeyleri hatırlıyor ve devlet teamülünün ne anlama geldiğini daha iyi anlıyorsunuz.

Yıl sanırım 1998.

Ulusal Birlik Partisi – Demokrat Parti hükümeti dönemi. UBP’nin başında Derviş Eroğlu Başbakan. Demokrat Parti’nin başında Serdar Denktaş, Başbakan Yardımcısı ve Turizm Bakanı. Cumhurbaşkanı ise rahmetli Rauf Denktaş.

Derviş Eroğlu tam olarak hatırlamadığım bir gerekçeyle Demokrat Parti'li dönemin İskan Bakanı Ali Özkan Altınışık’ı, ortağı DP Genel Başkanı Serdar Denktaş’a sormadan görevden aldı.

Görevden alma kararnamesini Cumhurbaşkanı, Serdar Denktaş’ın babası ve Demokrat Parti sempatizanı ile destekçisi Rauf Denktaş’a götürdü.

O da onayladı.

Serdar Denktaş’ın hükümet protokolünü kürsüden cart diye yırttığı o meşhur kurultay o kurultaydı.

Teamül mü istiyoruz.

Bir tane daha.

Yıl 2012.

İrsen Küçük Başbakan. UBP tek başına iktidar.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, UBP’nin Onursal Başkanı.

Sağlık Bakanı Ahmet Kaşif, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Kemal Dürüst.

Ahmet Kaşif artık UBP Kurultayına aday olduğunu açıklamış. Derviş Eroğlu ve bir grup üst düzey UBP’li Kaşif’in yanında yer aldığını açıklamıştı.

Kemal Dürüst 7 Eylül sabahında bir televizyon programında Kaşif’in yanında yer alacağını ima eden birtakım açıklamalar yapmıştı.

İrsen Küçük öğleden sonra 002 plakalı makam aracına binerek, Cumhurbaşkanlığının yolunu tuttu ve Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na Ahmet Kaşif ile Kemal Dürüst’ü görevden aldığını bildiren yazıyı iletti.

Çıkışında da 10 gün süreyle, atamalar yapılıncaya kadar kendisinin Eğitim Bakanlığına, İçişleri Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun da Sağlık Bakanlığı’na vekalet edeceğini açıklamıştı.

İlk örnekte Rauf Denktaş, Ali Özkan Altınışık’ı görevden almak istemiş mi sizce?

Elbette hayır.

Ancak seçeneği yoktu.

Derviş Eroğlu peki, Ahmet Kaşif ile Kemal Dürüst’ü görevden alınmasını arzu ediyor muydu? Tabi ki değil.

Onun öncesinde yine Eroğlu, İlkay Kamil ile Türkay Tokel’in görevden alınması konusunu içine sindirebilmiş miydi? Tabi ki hayır ancak dediğim gibi, söz hakkı olmasına rağmen veto hakkı olmadığı için imzalayıp onaylamıştır.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Başbakan Ersin Tatar‘ın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faiz Sucuoğlu’nu görevden almasına anlam veremediğini ama bunun Tatar’ın iradesi olduğunu ve buna bir şey söylemeyeceğini ifade etmiş ancak yerine atayacağı Aytaç Çaluda’nın hakkında savcılıkta yürütülen bir dosya olduğu için atamasının uygun olmayacağını ifade etmişti. Hatta birlikte Başsavcının arandığı ve aynı görüşün geldiğini hepimiz biliyoruz. Bunun üzerine Tatar’ın atama kağıdını Akıncı’ya vermekten vazgeçtiğini, çok yakın bir tarihi olduğu için unutmuş değiliz.

Yani yasayı, Anayasayı bir tarafa bırakalım. Mantık yürütelim.

Cumurbaşkanı atama konusunda yasal ya da farklı sıkıntı olması durumunda devreye girebilir. Ancak görevden alma konusu farklı bir şey.

Anayasaya bakmıyorsanız, alın size teamül.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları