317 Şeref

Yayın Tarihi: 13/03/23 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Çocukluğumuzun filmiydi. Hangisi olduğunu hatırlamam ama Hababam Sınıfı serisinin bir tanesiydi.

Hani Özel Çamlıca Lisesi’nin eğitim yaptığı binanın sahibi, okulun binasından çıkmasını istemişti. Çocuklar da eşyalarını, Edip Akbayram’ın ‘Aldırma Gönül Aldırma’ şarkısı eşliğinde, toplayıp, okulu boşaltıyorlardı.

Sonra DomDom’un aklına, o sırada hastanede kalp krizi nedeniyle yatan Mahmut Hoca’nın, ‘okul illaki dört duvar arasında üzerinde damı olan bir bina değildir. Okul her yerdir. Yeter ki okumak için bir araya gelinsin, okuma mücadelesi verilsin’ sözleri gelmiş, bu sözleri arkadaşlarına hatırlatmıştı.

Hababam Sınıfı ormanda kendi okullarını kurup eğitime başlamışlardı. Adile Naşit’in ölmez karakteri, Hafize ana zili çalıp, ağacın birinin üzerine asılan Atatürk portresinin altında, ormanda açık havada derslere başlamışlardı.

Hepimiz gözleri dolu dolu o sahneleri izledik. Hele hele Mahmut Hoca hastaneden çıkıp döndüğünde ve hemen akabinde soluğu, okul binasının sahibinin ofisinde almıştı. İş adamı, Mahmut Hoca’nın Sivas Lisesi’nden, ‘317 Şeref’ adlı eski ve okurken çok fakir olan bir öğrencisi çıkınca, okul binası yeniden Hababam Sınıfı’na verilmişti.

İzlemeyen izlesin, izleyen bir daha izlesin. Gözleri dolmayan insan değil.

Şimdi gelelim konumuza.

Esas olan eğitim değil mi? Çocukların eğitimi yarıda kesilmemeli.

Asıl hassasiyet, asıl arzumuz bu değil mi?

Bir arzumuz daha var elbet ki eğitimden bin kat daha önemli. Çocuklarımızın bir enkaz yığını altında kalmaması.

Hem eğitim görecekler, hem de binası güvenli olmayan bir binada olmayacaklar.

Hadi bu denklem içerisinden çıkın.

Okulu tatil etmek en kolayı. Bina güvenli değil, devlet yenisini yapana kadar okullar tatil, dersiniz işin içinden çıkarsınız.

Online eğitim de denebilirdi. Pandemide o işin çok da verimli bir şey olmadığını hep birlikte gördük.

İki hafta için bir çadır kuruldu. Hemen akabinde, prefabrik bir yapıda okullar yaz tatiline girinceye kadar 8-10 hafta eğitim yapacak. Sonra da yaz boyunca da okul güçlendirilecek ya da yenisi yapılacak.

Bugün yağmur yağdı, çadırın zemini çamur oldu. Sanki çocuklar Kamboçya’da sele kapıldı ve çocuklarımızı depremden korurken, sel sularına kaptırdık gibi sosyal medya paylaşımları gördüm.

Esas olanın ne olduğunu unuttuk gibi.

Tepkinin ne olduğunu aslında biliyoruz.

Cumhurbaşkanlığı ve Meclis Yerleşkesi’nin, ya da eleştiri maksadıyla kullanılan adıyla, külliye inşaatı hız kesmeden devam ediyor, çocuklar da çadırda eğitim görüyor.

Ben de inşaatı devam eden binanın önceliklerimiz arasında olmadığını düşünenlerdenim. Ancak elma ile armudu karıştırmayacak kadar da iyi niyetliyim.

Şöyle gerçekliklerimiz var.

Devletin parası yok.

Deprem korkumuz büyük.

Çocuklarımızı korumak en doğal iç güdümüz.

Eğitimlerine devam etmeleri de esas.

Hadi bu denklem içerisinden bir iki günde siz bir sonuç çıkarın. Öneri yapın.

Yapmazsanız çünkü, Türkiye’de on binler, hiç kimsenin bilmediği bir tarihe kadar sadece eğitimini değil, tüm yaşamını çadırda sürdürmek zorundayken, iki hafta günden 3-4 saat çadırda eğitim görmek konusundaki tavrınızı şımarıkça ve kötü niyetli oluğunu anlayacağım.

Bu arada Suat Günsel gibi, Hüseyin Tüfekçi gibi, Yonpaş yetkilileri gibi, Vedat Ertüngü, Tosunoğlu ailesi ve Sanver ailesi gibi 317 Şeref’lere ihtiyaç var.

Hadi.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları