Uçan Kıbrıslı

Uçan Hollandalı diye bir efsane vardır. Gerçi uçak değil bir gemiden bahsediliyor. 18’inci yüzyılda var olan bu gemi efsaneye göre lanetlenmiş ve hiçbir limanda demirlemeden dünyanın 7 denizinde sonsuza dek dolaşıyormuş.

Bizim konu uçak ya. Biraz da Levent Kutay’ın yazısının başlığından etkilenerek, ‘Uçan Kıbrıslı’ demek istedim yazıya. Ancak doğrudan aklıma Uçan Hollandalı geldi nereden geldiyse.

Uçan Hollandalı’nın üzerinde hiçbir limanda durmasın şeklinde bir lanet vardı ya. Ben de ‘Uçan Kıbrıslı’ yani FlyKıbrıs Havayolları’nın uçağının aynısı değil de benzeri bir büyünün etkisine girmesini isterim.

‘Dua mı ediyor beddua mı ediyor’ diye merak mı ediyorsunuz? İzah edeyim.

Biliyorsunuzdur. Ya da bilmiyorsanız benden öğrenin. Havacılıkta, uçak yerde olduğu sürece para kaybeder, havada olduğu sürece ise para kazandırır. O nedenle, hiç yerde kalmasın, hep göklerde olsun, sürekli uçsun diyorum.

Yine efsaneye göre, Uçan Hollandalı’nın üzerinde ‘Dünyanın Yedi Denizini dolaşsın’ şeklindeki efsun aynen FlyKıbrıs’a gelsin diyorum ve Türkiye’nin birkaç şehrini değil, Türkiye dışında da çok sayıda destinasyonda üzerinde Kıbrıs ibaresi bulunan uçaklar uçsun temennisinde bulunuyorum.

Yine Uçan Hollandalı Efsanesi’nin Uçan Kıbrıslı’ya uygun bir şekilde modifiye etme çabamız çerçevesinde Uçan Hollandalı’nın seyrinin sonsuza dek devam edeceği söylenir, ben de FlyKıbrıs’ın aynı uzun ömürde uçuşlarına devam etmesini isterim.

Sonda söyleyeceklerimi, başta söylemiş oldum ve Uçan Hollandalı’nın lanetli efsanesini, Uçan Kıbrıslı olarak adlandırdığım FlyKıbrıs için olumluya çevirdiğim girişten sonra, FlyKıbrıs ile ilgili birkaç noktaya daha değinmek isterim.

FlyKıbrıs ile ilgili tartışmalara bu işe girişmelerin derhal kulak tıkmasını isterim.

Milli ve bayrak taşıyıcı bir havayolu olmayabilir. Milli değilse yerlidir ve pekala bizimdir.

Kıbrıs Türk Havayolları bağlamında bir beklenti varsa hala FlyKıbrıs onu karşılamayabilir. Ama pekala bizimdir.

Her şeyden önemlisi, Melekler Takımı adı verilen ilk uçak, akşamları Ercan’ın apronunda uyuyacak.

Yani bir sabah yakın bir coğrafyada bir deprem ya da herhangi bir doğal afet olduğunda ve orada vatandaşlarımızı geri getirmek icap ettiğinde, uçak dilenmek durumunda kalınmayacağı gibi, uçağın gelmesini bekleyip zaman kaybetmeyeceğiz.

Ya da bir gün kalktığımızda ve salgın bir hastalık dünyayı kasıp kavurduğunda, hava ulaşımı bittiğinde, ona büyük bir minnettarlık duymakla birlikte, bir ülkenin sağlığı bir iş insanının iyi niyetine bağlı olmayacak.

Yine söylüyorum. Pekala bizimdir.

Şimdi bize düşen, bizim olanı tercih etmek.

Yetkililerimize düşen ise bizim olanı koruyup kollamaktır.

Şaka değil, uzun zamandan sonra gökyüzünde uçan bir Kıbrıslı var.