Dıştan bakınca

Yayın Tarihi: 23/05/11 09:04
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Max Gevers'in "Uzlaşma Denizin Altında Yatmaktadır" adını verdiği makalesi 1 Mayıs'ta yayınlandı.

Özetlersek Yazara göre Türkiye'nin AB üyesi olma ümidi sıfırlandığına göre Kıbrıs meselesinin halli de sıfıra yaklaşmıştır.

Rumların bunu anlaması ve Türkiye'yi uzlaşma hattına çekebilmek için çareler düşünmelidirler.

Yazar, petrol arama konusunda işbirliği önermektedir çünkü, Türkiye'nin rızası olmaksızın Rum idaresinin bölgede, petrol arama şansı yoktur. İsrail'in Rumlarla birlikte petrol araması, unutulmamalıdır ki, Rum idaresine Arap ülkeleri ile ilişkilerinde, büyük bir yük ve zorluk getirecektir.

Konu, Rum idaresinin ciddi bir şekilde uzlaşma isteyip istemediğidir; istiyorsa ne istediğini geniş ölçüde kendi halkı arasında tartışmaya açması gerekmektedir.

Geçmişteki olayları da inkar etmemek şarttır.

Şimdiki halde Rum tarafı, her şeye sahip olmak istemektedir.

Türk ve Rum halkının birlikte sorumlu olacakları bir modelde, en ufak bir uzlaşma haberi Rum halkını "taviz veriliyor" diye ayağa kaldırmaktadır.

Buna, güçlü bir şekilde cevap verecek cesur bir idare yoktur.

BM'nin, sonsuza dek, Kıbrıs'ta iki taraf arasında görev yapamayacağının duyurulması da, görüşmelerin daha ciddiye alınmasına yardımcı olabilir.

Rum tarafı "meşru hükümet" rahatlığı içinde kaldığı sürece uzlaşma ihtiyacı duymamaktadır.

Bunların dışında, taraflar, adanın gittikçe taksimle halledileceğini görmelidirler.

Kıbrıs'lı Türkler açısından 1974 öncesi yaşadıkları hayatı özendirecek hiçbir şey yoktur.

O halde taraflar, birlikte yaşayıp, hükümet etmeyi paylaşmak istemiyorlarsa ve durum bu ise bunu da kabul etmek, açıklamak gerekmektedir.

Bu konular Kıbrıs'la ilgili herkesin önünde olmalıdır. Bugünkü durumda uzlaşma olasılığı çok uzaktadır.

AB, Kıbrıs meselesinden bıkmış ve usanmıştır.

Rum idaresi AB'nin başkanlığı yaklaştığı bu günlerde bu gerçeği kale almalıdır.

"Kıbrıs meselesini Kıbrıslılar halletsin" düşüncesi geçmişte kalmıştır ve bunun ne kadar yanlış olduğu felaket halinde kanıtlanmıştır.

Artık Kıbrıslılar da bu gerçeği görmeli ve petrol konusunda Kıbrıs ile Türkiye'nin bu şansı değerlendirmeleri gündeme getirilmelidir.

* * *

Bize göre, 1960'daki oluşum (state of affairs) 1963'deki Makarios darbesi ile bozulmuş ve ortaklar ayrı düşmüşlerdir.

Bunların yeniden 1960 veya Annan Planı benzeri bir ortaklığa zorlanması, 1963-74 yıllarına davetiye çıkarmaktır.

İki devlete dayalı bir ortaklık, 1960 oluşumuna (state of affairs'a) ters düşmemektedir.

Bu formülde de iki tarafın egemenlikteki ve bağımsızlıktaki eşitliği kabul edilmekte; taraflardan birinin diğerine tahakkümü önlenmekte; Enosis'e karşı garantiler devam etmekte ve en üst seviyede, iki devlet arasında işbirliği mümkün olabilmektedir.

Bu işbirliğinin daha da genişlemesi zamana bırakılmalıdır.

Rum'a Kıbrıs'ın iki halkın malı olduğu kabul ettirilmeli; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin varlığı göz ardı edilmemelidir.

Gerisi boş laftır, boş emektir.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları