Prof. Şerife Gündüz: Yağışlarda 2020 ile 2050 arasında yüzde 15'lik azalma yaşanması bekleniyor
Yağışlardaki mevcut durumla birlikte, Kıbrıs'ta 2020 ile 2050 arasında yüzde 10-15'lik azalma yaşanması bekleniyor. Kıbrıs Postası'na konuşan UFÜ Çevre Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Şerife Gündüz, mevcut su kaynaklarıyla Kuzey Kıbrıs’ta yaşamı sürdürmek için önlemler alınması gerektiği ekledi ve su kaynaklarının verimli kullanılması, yağan her yağmurun yer altına ulaşımının sağlanması gerektiğine dikkat çekti.
Kıbrıs Postası’na konuşan Uluslararası Final Üniversitesi (UFÜ) Çevre Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Şerife Gündüz, kuraklık ve su yönetimindeki eksikliklerin uzun vadeli göç dalgalarına neden olabileceğini söyledi.
"DOĞU AKDENİZ VE AKDENİZ ÜLKELERİ ORTALAMA SICAKLIK ARTIŞIYLA KARŞI KARŞIYADIR"
Prof. Dr. Şerife Gündüz, Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz ve Orta Doğu'da olması nedeniyle iklim değişikliklerine yatkın bir ülke olduğunu belirterek, “Doğu Akdeniz ve Akdeniz ülkeleri ortalama sıcaklık artışıyla karşı karşıyadır ve bu da bize gelecekte artmaya devam edeceğini göstermektedir.”ifadelerini kulllandı.
Ortalama sıcaklığın artması karşısında sıcak hava koşullarının yaşanacağını ifade eden Gündüz, 2023 yılının yaz aylarında şimdiye kadar kaydedilen en sıcak yaz dönemi olduğunu söyledi.
Gündüz, 1,5 derecelik ortalama sıcaklık artışının, yaz mevsiminde 2, kışın ise 1 derecelik bir artış anlamına geldiğini belirtti ve sıcaklıkların artmasıyla birlikte, halk sağlığına, tarıma ve su kaynaklarına zarar verecek daha sıcak hava dalgalarının yaşanacağını vurguladı.
Yağışlardaki mevcut durumla birlikte, Kıbrıs'ta 2020 ile 2050 arasında yüzde 10-15'lik azalma yaşanabileceğini aktaran Gündüz, bu düşüşlerin ağırlıklı olarak kurak olan ilkbahar ve yaz dönemlerinde meydana geleceğini söyledi.
Gündüz, ilkbahar ve yaz aylarında artan içme suyu talebi ve artan sulama ihtiyaçları sebebiyle, geleneksel su kaynaklarının azalması durumunun, Kıbrıs'ta büyük ölçüde su problemlerine yol açacağına dikkat çekti.
"KIBRIS'TA MEVCUT ÇÖLLEŞME DURUMUNUN YÜZDE 72'YE KADAR ÇIKACAĞI ÖNGÖRÜLÜYOR"
Bilimsel raporlara göre, Kıbrıs'ın yaklaşık yüzde 57'sinin çölleşmeye karşı savunmasız olduğunu ve yaklaşık yüze 7'sinin geri dönüşü olmayan etkiler yaşadığını kaydeden Gündüz, 2050 yılına kadar çölleşme riskinin yüzde 72'ye çıkacağının ön görüldüğünü ifade etti.
Kıbrıs’ın yaklaşık yüzde 85'inin çölleşme tehdidi altında olacağını söyleyen Gündüz, son yıllarda ülkemizde meydana gelen sellerin ise ülke genelinde maddi hasarlara yol açtığını anımsattı.
"TAŞKIN SIKLIĞINDA ARTAN DEĞİŞKENLİK DE OLDUKÇA CİDDİDİR"
Sel kaynaklı sosyoekonomik kayıpların daha fazla risk altında olma ve zarar görebilirlik nedeniyle arttığını belirten Gündüz, “Taşkın sıklığında artan değişkenlik de oldukça ciddidir.” dedi.
Yaz aylarında oldukça sık yaşanan ve yakın tarihte meydana gelen orman yangınlarına dikkat çeken Gündüz, kuraklık, çölleşme ve aşırı sıcaklardan dolayı yangın çıkma riskinde artış olacağını kaydetti.
Doğa olaylarından kaynaklı ülke ekonomisinde geri dönülmez hasarlar oluştuğunu kaydeden Günüdüz, yanan ve heba olan birçok ağacın hava kalitesine etkisi olduğunu ve ekonomik zararın da üstünde bir kayıp yaşandığına dikkat çekti.
Birleşmil Milletler (BM) raporuna göre konuşan Gündüz, Sera gazı (GHG) konsantrasyonlarının artmasıyla birlikte tatlı su kaynaklı iklim değişikliği risklerinde de önemli ölçüde artışlar yaşandığını söyledi.
Gündüz, küresel ısınmanın her derecesi için, küresel nüfusun yaklaşık yüzde 7'sinin yenilenebilir su kaynaklarından en az yüzde 20'lik bir azalma olacağının tahmin edildiğini söyledi.
Su kaynaklarının bu şekilde etkilenmesinin iklim krizinde yıkıcı etkilerinden olduğunu belirten Gündüz, “Bu nedenle hükümetler ve toplumlar, bu önemli konuda acil önlemler almaları gerektiğini kabul etmelidir.” İfadelerini kullandı.
İklim krizinin etkilerinin en belirgin olarak hissedildiği alanlardan birinin su olduğunu söyleyen Gündüz, bir dizi sektörü çeşitli risklerle karşı karşıya bıraktığını belirterek, “ Bunlar nüfus artışı, göç, ekonomik kalkınma, kentleşme, çevresel ve arazi kullanımı gibi iklimsel olmayan değişim etkenleriyle etkileşim içindedir ve su kaynaklarının sürdürülebilirliğini tehdit eder.” diye konuştu.
“DÜNYA GENELİNDE YAKLAŞIK 3,6 MİLYAR İNSAN, SU KITLIĞI RİSKİ TAŞIYAN BÖLGELERDE YAŞIYOR”
Dünya genelinde yaklaşık 3,6 milyar insanın, su kıtlığı riski taşıyan bölgelerde yaşadığını söyleyen Gündüz, mevcut sayıda 2050'ye artış yaşanması beklendiğini aktardı.
Gündüz, su kıtlığı taşıyan bölgelerde artış olması durumunda su kaynaklarına erişim konusunda rekabete yol açabileceğini belirterek, kuraklık ve su yönetimindeki eksikliklerin ise uzun vadeli göç dalgalarına neden olabileceğini de aktardı.
Mevcut su kaynaklarıyla Kuzey Kıbrıs’ta yaşamı sürdürmek için önlemler alınması gerektiğinin altını çizen Gündüz, su kaynaklarının verimli kullanılması ve yağan her yağmurun yer altına ulaşımının sağlanması gerektiğine vurgu yaptı.
“Her yağan damlayı değerlendirmek gerekiyor.” diye konuşan Gündüz, beton yumağı haline gelmiş şehirlerde yağan yağmurların yeraltına ulaştırılmasının zor olduğunu, bu sebeple bazı ülkelerin yağmur suyunu tutan ve yerel flora ile uyumlu yağmur suyunun etkili bir şekilde toplanmasını sağlayacak alanları oluşturduğunu söyledi.
Gündüz, su yönetiminin, su kaynaklarının doğru kullanımını sağlamak ve olumsuz etkilerini kontrol altında tutmak için gerekli politika geliştirme, planlama, yatırım, izleme ve koordinasyonu içermesi gerektiğine dikkat çekti.
Su kullanımında ise, her damlanın çevreyle uyumlu bir şekilde etkin kullanılması ve israf edilmemesinin hedeflenmesi gerektiğini belirten Gündüz, bu durumun su tüketimini azaltmak, suyun etkin ve tekrar kullanımını teşvik etmek ve su tasarrufu modellerini uygulamakla mümkün olacağını, bunun da ciddi bir su yönetim politikası gerektirdiğini söyledi.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.