Asmaaltı'ndaki Bereket Fırını, tarih ve kültürü hafızasında koruyor

Eniz Orakçıoğlu - Kıbrıs Postası

Bir asırlık gelenek

1920'den bu yana kültürümüze sahip çıkan Bereket Fırını, 4 kuşaktır kalitesinden ödün vermeden, her zorluğa göğüs gererek 94 yıldır Kuzey Kıbrıs halkının hizmetinde ekmek kavgasını sürdürüyor.

Ülkemizin günden güne kötüye giden ekonomisi, alım gücünün zayıflaması ve benzeri nedenlere rağmen ayakta durmayı başarabilen Bereket Fırını, içerisinde birçok tarihi hatırayı ve dokuyu taşıyor. Fırıncı İlker Dağer'in işletmeciliğini yaptığı işletme, tam 94 yıl önce dedesinin bu mesleğe başlayıp dükkân açması ile bugünlere gelebilmiş.

Fırın, dededen babaya, babadan İlker Bey'e ve şimdi iş ortağı olan oğluna devredilmiş. Neredeyse 100 yılık bir tarih diyebileceğimiz kocaman bir ömre sığdırılmış binlerce anı ve sıcacık bir atmosfer…

"Senede bir gün tatil yapıyorum"

Bereket Fırını sahibi İlker Dağer, Bereket Fırını'nın 1920'de kurulduğunu söyleyerek, "fırın dedemden babama, babamdan bana, benden de oğluma geçen bir işletmedir. Bunca yıldır ayakta durabilmemizin en önemli sırrı işimizi sevmemiz ve severek çalışmamızdan kaynaklanıyor. Her gün saat 3.30 da kalkıp saat 4.00'da fırını açıyorum. Hiç gocunmadan her gün, ne bayram, ne pazar demeden çalışıyorum. Sadece senede 1 gün tatilim var o da yeni yılın ilk günü bunun dışında her gün gocunmadan, usanmadan yıllardır çalışıyorum" dedi…

"Çalışanlarla aile gibiyiz"

Dağer, sözlerine şu şekilde devam etti; "Asmaaltı'ndaki 94 yıllık fırınımızdan ayrı olarak bir de Yenikent'te bir fırın açtık ve 2 şube olarak oğlumla birlikte bu iki fırını çalıştırıyoruz. Fırınlarımızda toplam 12 kişi çalışıyor. Bir aile ortamı içerisinde bu ekmek teknesinden 12 kişi ve bu kişilerin ailesi hep beraber ekmek yiyoruz. 94 yıldır canla başla müşterilerimize iyi hizmet verebilmek için çalışmaya devam ettik ve bundan sonra da devam edeceğiz."

"Dedemin pideleri meşhurdu"

Fırıncı İlker Dağer, 1920'de dedesi fırını açtığı zaman işe ekmek yaparak başladığını anlatarak, "Ekmeğin yanında müşterilerine pide de sunuyordu. Hatta o günlerde dedemin pideleri çok konuşuluyordu.

Bir yiyen, bir tane de alıp eve götürüyordu. Sonrasında fırının işletmeciliği babama geçti. Babam ekmek yapımını bırakıp pideye ağırlık verdi ve pidenin yanında pilavuna yapımına başladı.

Sıra bana geldiğinde çeşitleri artırıp müşterilerimize daha fazla çeşit sunmaya karar verdim. Hellimli, zeytinli, karışık bidda ve tahınlı yapımına da başladım. Bunların yanında pilavuna ve pide yapımına devam ettim. Son olarak oğlum işin başına geçtikten sonra yelpazemiz genişledi. Ispanaklı börek ve pide, gulliri, hellimli ve zeytinli çörek, kabak böreği gibi çeşitler de ekleyerek menümüzü genişlettik…

Bunun ek olarak bir de paket servisini devreye soktuk" dedi.

"Kültürümüzü 4 kuşaktır yaşatmaya gayret ediyoruz"

Dağer, Bereket Fırını'nın artık herkes tarafından bilindiğini vurgulayarak, "Bizim 4 kuşaktır müşterilerimizle şakalaşma yöntemimiz vardır. Yıllardır düzenli olarak fırına uğrayan ve beni tanıyan müşterilerimiz hamur işlerinin tadına bakmanın yanında, benimle şakalaşmak için de mutlaka buraya uğruyorlar. Dededen kalan bu şakacı yanımızı müşterilerimiz seviyor ve onlarla aramızda ayrı bir bağ gelişmesini sağlıyor. Fırına sadece Lefkoşa'dan değil adanın diğer bölgelerinden de sürekli uğrayan daimi müşterilerimiz vardır. Bunun yanında yeni nesille de aileleri tarafından zeytinli, hellimli ve pide kültürümüz aktarılıyor ve bizde elimizden geldiğince kültürümüzü yaşatmaya gayret gösteriyoruz" diye konuştu.

"Taş fırından hiç vazgeçmedik"

"Biz ürettiklerimizi taş fırında üretiyoruz. Bu 1920'den bu yana aynı kaldı… Taş fırından hiç vazgeçmedik. Lefkoşa Türk Belediyesi de bize bunun için destek oldu ve izin verdi…
Bu fırında, bu meslek de bize dedemizden hatıradır ve onun anısını da, onun bize bıraktığı mesleğe de elimizden geldiğince sahip çıkmaya devam ediyoruz. Bu dükkânda tarihin ayak izleri var ve bunu hayatta oldukça koruyacağız" şeklinde konuştu.

Park yeri sıkıntısı olan Asmaaltı…

"Eskiden burada otobüsler vardı ve o zaman işler daha çoktu, ne zamanki otobüsler buradan taşındı işlerimizde düştü, günden güne daha kötüye gitmeye başladı. Bunun yanında Surlariçin'de değişen kuşak ve kültüre yabancılıktan dolayı da işlerimiz yavaşladı. Diğer bir sebep ise bizim sektör fazlalaştı ve aynı işi yapan esnaf çoğaldı. Bunların yanında bir de büyük marketlerde herşeyin bulunuyor olması da işimize etki eden unsurlardan bir diğeridir.
Yani park yeri sıkıntısı olan Asmaaltı'ndaki Bereket Fırınına gelmektense, park yeri olan süpermarketlere gitmeyi tercih eden insanlarımız çok var."

"Çocuklarımın yemediği hiçbir şeyi müşterilerime sunmam"

Dağer, çocuklarımız da aileleri sayesinde kültürümüzü tanıdıklarını söyleyerek, "Yeni açılan ve kültürümüzden uzak olan pizza ve hamburger gibi fast-food yiyeceklerini çok sevseler de, anne ve babalarının yönlendirmesi ile kültürümüze de sahip çıkıyorlar. Aileler çocuklarını hafta sonları fırına getirip ürettiğimiz hamur işi yiyeceklerden yediriyorlar ve onlara bizim tarihimizi ve geçmişimizi anlatıyorlar böylelikle, zeytinli, hellimli ve bunun gibi kültür sayılan yiyeceklerimizi onlar da tanıyorlar ve ilgi gösteriyorlar. Ben çocuklarımın yemediği hiçbir şeyi müşterilerime sunmam. Şunu söyleyebilirim ki yeni nesil çocuklarımız pideye ve lahmacuna çok meraklılar ve sürekli talep ediyorlar" dedi.

"Asmaaltı, en son aşama olarak kapatılmalıydı"

"Asmaaltı esnafı olarak sorunumuz herkesle aynı, alt yapı yapılmadan kapatılan sokaklar işlerimizi etkiliyor ve zorlaştırıyor. Bana göre ilk etapta yol kapatılmamalı daraltılmalı, altyapı yapılmalı, otobüs servislerine izin verilmeli ve sonraki aşama olarak kapatılma işlemi uygulanmalı, böylesinin daha iyi ve verimli olacağına inanıyorum."