İÇ HABERLER
okuma süresi: 5 dak.

Yok olmaya yüz tutmuş sesta kültürünü yaşatmaya çalışıyor

Yok olmaya yüz tutmuş sesta kültürünü yaşatmaya çalışıyor

Kıbrıs kültürü için önemli bir yere sahip olan sesta (sele) zanaatı giderek yok oluyor. Kara başak sapının boyanıp rengârenk örüldüğü ender köylerden olan Görneç'e gelin giden Fatma Akçaylı kara başak sapından ve unundan ürettiği sesta, sepet, ekmek, çörek gibi el emeklerini pazarda meraklıları ile buluşturuyor.

Yayın Tarihi: 28/07/19 09:15
okuma süresi: 5 dak.
Yok olmaya yüz tutmuş sesta kültürünü yaşatmaya çalışıyor
A- A A+

Kıbrıs Postası- Nadire BAHADİ

Kıbrıs kültüründe önemli bir yere sahip olan ve geçmiş yıllarda her genç kızın çeyizinin olmazsa olmazı sesta (sele), sini günümüzde yok olmaya yüz tutmuş değerlerimiz arasında yerini alıyor. Özellikle Serdarlı ve Görneç köylerinde karabaşak sapından üretilen ve kültürümüzde yer edinen sesta yapımı son yıllarda hak ettiği ilgiliyi görmüyor. Serdarlı ve Görneç kadınlarının ilmek ilmek örüp rengarenk boyadıkları buğday kalemleri ile ürettikleri sestalar adeta bir tablo gibi dokusu ve çok amaçlı kullanış alanı ile geçmiş yıllarda Kıbrıs halkının göz bebeği iken, sestaları şimdilerde ören ne de alan kaldı. 30 yıl önce Görneç köyüne gelin giderek kayınvalidesi aracılığı ile sesta yapımını öğrenen Fatma Akçaylı, sesta, sepet kültürünü özellikle turistlerin yoğun olduğu Mağusa ve Girne pazarlarında yaşatıp yaymaya devam eden ender bir üretici. Ülkeye gelen turistin almasa bile sestanın dokusu ile tanışmasını istediğini söyleyen Akçaylı, toprakta yetiştirdikleri kara başağın sapından, unundan ürettiği tüm kültürel ürünleri 7 yıldan beri Pazar tezgahında alıcısı ile buluşturup, hem kültürün yayılmasına hem de ev ekonomisine katkıda bulunuyor.

"Sesta ile çeyizime hediye geldiği gün tanıştım"

Kıbrıs'ın Güney'inden göç edip 30 yıl önce Görneç köyüne gelin gittiğini söyleyen Fatma Akçaylı, 30 yıldan beri sesta ören ender köylerden biri olan Görneç'te yaşadığını söyledi. "Sesta ile, kayınvalidem çeyizim için hediye verdiği zaman tanıştım" diyen Akçaylı, köy kadınlarının ev ekonomisine katkı olması için örüp sattığı sesta ve sepet yapımını merak ederek kayınvalidesinden öğrendiğini Kıbrıs Postası okuyucuları ile paylaşıyor. Son yıllarda genç neslin pek fazla rağbet etmediği için unutulmaya yüz tutan sesta, geçmiş yıllarda hemen her evin baş köşesinde asılı dururken, Akçaylı sesta yapımının genç nesillere aktarılmadığından, zaten eskisi gibi de talep olmadığından yakınıyor. Akçaylı, sesta üretiminin son zanaatkarları ile birlikte yok olacağını belirtiyor.

Akçaylı: Elimin emeği ile kültürümüzü yaymaya çalışıyorum

Çocukları büyüdükten sonra evde oturmaktan sıkılan Fatma Akçaylı, 7 yıldan beri, kayınvalidesinden devraldığı sesta kültürünü pazar tezgahlarında el emeği olan çeşitli ürünleri ile birlikte meraklıları ile buluşturuyor. "Pazara çıktım, elimin bütün hünerlerini serdim" diyen Akçaylı, amacının Kıbrıs kültürünü turistlere tanıştırmak olduğu için turistlerin yoğun olduğu Mağusa ve Girne pazarlarını tercih ettiğini kaydediyor. Karabaşağın sapı ile ürettiği sesta ve sepetlerin yanında yine kendi üretimleri olan karabaşak unu ile ekmek, çörek, pilavuna, gibi yine Kıbrıs kültüründe önemli bir yere sahip yiyecekleri de üreterek Pazar tezgahında satışa sunduğunu belirten Akçaylı, yine kendi üretimi olan ve nor yapımında kullanılan talariyi de Kıbrıs Postası okuyucularına anlattı. Karabaşak sapının yine el makarnası yapımında kullanılan ince sapları ile 3 boy olarak peynir, hellim ve nor yapımında kullanılan talari ismindeki sepetleri de kendisinin ördüğünü belirten Akçaylı, daha çok emek gerektirdiği için günümüzde talari üreten kişilerin yok denecek kadar az olduğunu belirtti.

"Sestaya temas ederek dokusunu olsun öğrenmelerini isterim"

Pazarda yerli halkın da sestaya ilgi duyduğunu ama turistlerin el emeği ürünlere daha çok talepte bulunup ilgi gösterdiğini belirten Fatma Akçaylı, "yabancı ülkeden bir turist geldiği zaman Kıbrıs'a, isterim ki almasa bile kültürümüzde bulunan bu sestalar ile bir temas kursun. Merak edip ne olduğunu, nerede kullanıldığını sormasını isterim. Kıbrıs'a gelen bir insan hellimin tadını, çöreğin tadını, çitlembikli bittanın tadını, pilavunanın tadını tatmasını isterim. Kültürümüzü ancak böylelikle keşfedebilir, hoşuna gidip o zaman kültürümüzün bir parçasını ülkesine taşıyabilir" şeklinde konuştu. Elinin emeğini Pazar tezgahında satışa sunarak evine katkı sağladığını belirten Akçay, ama en önemlisinin bu sayede bir çok turistin kültürümüzle tanıştığını ve bundan son derece mutlu olduğunu kaydetti.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.