İÇ HABERLER
okuma süresi: 23 dak.

Harmancı:"KKTC, Pizza kulesinden daha eğri"

"KKTC, Pizza kulesinden daha eğri"

<P>TDP, 18 Ekim'deki kurultayına hazırlanırken, TDP' nin genç isimlerinden Mehmet Harmancı, Deniz Gürgöze' nin sorularını yanıtladı.Harmacı, soruları yanıtlarken, " Ben, KKTC nin temelinin doğru oluşturulmadığına inananlardanım. Temeli doğru yapılmayan bir bina her zaman için aksaklık arz etmeye mahkûmdur. KKTC oluşturulurken bir ülkede olması gereken unsurları taşıyor gibi görünse de dışarıdan bir gözle bakıldığında KKTC maalesef Pizza Kulesi'nden daha eğridir. Herhangi bir ülke düşünün ki, bağımsız olduğunu iddia ediyor ama bu bağımsızlığın gerektirdiklerini asla yerine getirmiyor. Herhangi bir ülke düşünün ki, kendi merkez bankasının başına bir Kıbrıslı Türk'ü atayamıyor. Bir bağımsız ülke düşünün ki kendi ordularını yönetmekten aciz ve bir bağımsız ülke düşünün ki kendi kararlarını veremiyor" dedi.</P>

Yayın Tarihi: 29/09/09 21:00
okuma süresi: 23 dak.
"KKTC, Pizza kulesinden daha eğri"
A- A A+

Deniz Gürgöze' nin röportajı;

Halkın Sesi: Siyasette yeni kanlardan birisiniz. Kendinizi siyasetin neresinde görüp, nereyi hedefliyorsunuz?

M.Harmancı: Kendimi konumlarken bireysel bir konumlama yapmaktan ısrarla kaçınırım. Biz bir kadro hareketi olabildiğimiz zaman başarılı olabileceğimizi düşünüyorum ve ben bir kadronun parçasıyım.
Ben siyasete 10-12 yıl önce atıldığım zaman TKP de siyasi hayatıma başladım. Ailemde Sosyal demokrat ideolojiye yakın kimse yoktu o zamanlar. Babam Milliyetçiliğiyle övünen sağ görüşlü bir insandır. Ama şuan ortak değerleri paylaşabiliyoruz. Ben tüm siyasi partilerin programlarını okudum ve benim için önemli olan dengelerin olmasıdır. TKP de bu dengeleri en iyi oluşturan partiydi bana göre. Ve TKP o ideolojinin en önemli temsilcisiydi. Biz orada başladığımız zaman bazı arkadaşlarla ortak çalışmalar yapmaya başladık TKP gençlik kolları adı altında. O kadro hareketinden hiç kimse aramızdan ayrılmadı. Şuan TDP içerisinde ciddi anlamda geleceğe yönelik, bu partiyi taşıyabilecek kadrolar barındırıyor. Bende kendimi konumlandırırken o kadronun bir parçası olarak konumlandırıyorum. Geleceğe yönelik planları da yaparken o kadroyla birlikte bu planların uygulayıcısı olmak isterim.

Halkın Sesi: Kuzey Kıbrıs siyasetinde taşlar yerine oturdu mu diye sormak istemem.. Taşlar ne zaman yerine oturacak?

M.Harmancı: Ben, KKTC nin temelinin doğru oluşturulmadığına inananlardanım. Temeli doğru yapılmayan bir bina her zaman için aksaklık arz etmeye mahkûmdur. KKTC oluşturulurken bir ülkede olması gereken unsurları taşıyor gibi görünse de dışarıdan bir gözle bakıldığında KKTC maalesef Pizza Kulesi'nden daha eğridir. Herhangi bir ülke düşünün ki, bağımsız olduğunu idda ediyor ama bu bağımsızlığın gerektirdiklerini asla yerine getirmiyor. Herhangi bir ülke düşünün ki, kendi merkez bankasının başına bir Kıbrıslı Türk'ü atayamıyor. Bir bağımsız ülke düşünün ki kendi ordularını yönetmekten aciz ve bir bağımsız ülke düşünün ki kendi kararlarını vermiyor. Bunun bir takım örneklerini son iktidarlar döneminde de yaşadık. Şimdi vereceğim örnek benim için çok önemlidir. Bir Lokmacı barikatı krizi yaşandı, bu ülkede. Vatandaşlar tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanı, sınırlarındaki düzenlemeleri yapamayacak bir insan olarak TC Genel Kurmay Başkanı tarafından medyada işyar edildi. Benim o Cumhurbaşkanına oy verip vermememin hiçbir önemi yoktur. Bu siyasal bir kavga değildir. bu iktidarın gerçekten kimin elinde olduğu kavgasıdır. Ve benim Cumhurbaşkanımın bir köprüyü kaldırmaktan aciz olduğu, bize TC Genel Kurmay Başkanı tarafından lanse edildi. İşte bu haldeki bir ülkede taşları yerine oturtmaya çalışıyoruz.
TC kendi demokratik açılımlarını yaparken buradaki sosyal kültürel ve yönetsel açılımlara izin vermek zorundadır. Bu bize Kıbrıs Rum kesimiyle yapılan görüşmelerde güçlü bir ele sahip olmamızı sağlar, bu bize itibar sağlar.
Bu temeli yıkıp başka bir temel üzerine yeni bir siyaset kurmazsak bu bina yıkılmaya mahkûmdur. Bu bina bir depremde yıkılacak konumdadır. Bu taşların oturması sancılıdır çünkü bir takım insanlar bunun üzerinden bir takım rantlar elde etmektedir ve bu eğri yapıdan büyük çıkar sağlamaktadır.

Halkın Sesi: Hem değişim istiyoruz, hem de değişime karşı toplumun her kesiminde siyasi partiler dâhil bir direnç var. Bu değişim imkânsız mı? Çok mu tutucu bir toplumsal yapımı var?

M.Harmancı: Bu değişim imkânsız değildir. Toplum bu değişime inançla ilgili çok ciddi bir süreç yaşamıştır. Annan planı bir hedefti. Sadece çözüm planı değildi. Annan planı toplum yapısını yeniden değiştirme planıdır. Çünkü rica ile yaşamaya son verilecek, minnet duygusuyla hareket edilme noktası kırılacaktı. Vatandaşın bir isyanı vardı. Ve bu isyanı bir şekilde durdurması için CTP iş başına geldi. Yıllar boyu halkın istediği o değişime direnç gösterip muhafazakâr tutumunu sergileyip ısrarla UBP partisini başta tutan bir toplum. Ve bu toplum bir şeyi değiştirdi. TDP nin, BDH nın ya da CTP nin orda olması önemli değildi. Önemli olan, UBP nin iktidarlığının elinden alınması ve ondan hesap soracak olanların iş başına gelmesiydi. Bu yaşandı fakat CTP de en az UBP kadar hayal kırıklığını bu topluma yaşattı. 'Devrim için gelen' bu insanlar 'devrildiklerinde' komik ve zor duruma düştüler. UBP, 2009 da tekrar iş başına gelince 'devrimcilerden' hesap soracak noktaya geldi. Bu toplum affetmedi bu durumu. 2003 de çok büyük zorluklarla bu iktidarı başka bir partiye teslim etmişlerdi. Gördü ki madem aynisiniz neden kopyasını seçmek zorunda kalayım, zaten CTP de kendi ekonomik çıkar ilişkilerini UBP ile ayni şekilde yürüttü. Türkiye ile olan ilişkilerinde hiçbir açılım yapamadı, toplumla olan ilişkilerini sağlayamadı, KKTC ye hiçbir karakteristik özellik katamadı ve günün sonunda maalesef değişime olan inanç toplumda en alt seviyeye geldi. CTP Demokrasileşme, sivilleşme, sosyal demokrat politikaları dile getirirken TDP de ayni şeyleri hemen hemen söylediği için toplum bizi ayırmıyor. Bu anlayışla iki partiyi ayni konuma koyarak sorguluyor. TDP; CTP yüzünden olumsuz etkileniyor.

Halkın Sesi: Örgütlü yapıdan ne anlıyorsunuz?

M.Harmancı: Örgütlü yapı mücadele demektir. Örgütsüz yapılar kolay değiştirilmeye, dış dinamitler tarafından ele geçirilmeye ve çıkar ilişkisi ile bağlantı kurulmaya çok daha yatkındır. Ama örgütlü kesimlerde bir örgüt disiplini vardır. Ve bu örgütlülüğün getirdiği karakteristik özellikle direnç göstermektedir. KKTC de örgütlülük dendiği zaman sendikal mücadeleler aklımıza gelir. Bu memleketin demokrasi tarihinde çok önemli köşe taşları örgütlü yapıların mücadelesi ile gelmiştir. Bir KTÖS bu memleketin en önemli köşe taşıdır bana göre. Hem kendi haklarını koruma misyonu vardır hem de toplumsal misyonlarını koruma hakları vardır.

Halkın Sesi: TDP, TKP ile başlayan sosyal demokrat partileşmenin devamı. TDP nin siyasetteki konumu şuan ne durumda? Olması gereken yerde mi?

M.Harmancı: Ben her zaman TDP nin büyük bir mirasın sahibi olduğunu düşünürüm. TDP nin içinde bulunan birçok arkadaşımız o köklü geleneği almış durumdadırlar. TKP bu memleketin siyasette en önemli aktörlerden biriydi. Sosyal demokrat hareketin tek temsilcisiydi. Sosyalist enternasyonal ile de ilk bağları kuran ve bu bağın kurulmasının ilk yaratıcısı TKP idi. Bu yapı TKP-BDH birleşmesi sonucunda çok badireler atlatmış bir camiadır. Kendi özeleştirimizi de sırasında yapmayı bildik. Bu 2 partinin dağılması ve uzun yıllar sosyal demokrat camiasının bir boşluk ve arayış içerisinde olması toplum tarafından konumlandırıldığımız durum iktidarın uzağında ve birçok bakımdan yetersiz gibi görünmesini sağladığını düşünüyorum. TDP Sosyal Demokrat camiasının tekrar önder partisi olma noktasına gelmek zorundadır. Kadrosal anlamda TDP gençleşmek zorundadır ve bu gençleşmeyi topluma aktarmak zorundadır. Gençlere en fazla yer veren siyasal bir partidir ama beklide bu gençlerin kamuoyuyla ilişkisini tekrar uygulamamız gerekmektedir. Siyasal porteler bakımından da daha zengin bir hale gelmemiz gerekmektedir. Kıbrıs'ta barışa giderken toplum içerisinde de barışı sağlamanın yollarını arayan gerçek sosyal demokrat politikaları üretmek zorundayız. Daha enternasyolnalist bir parti haline gelmek için gereken yapılmalıdır. Sosyalist enternasyonalistle olan bağlarımızı tekrar kurup geliştirme adımlarını atıp, Yunanistan, Kıbrıs Rum kesimi ve buradaki siyasal partilerle olan ilişkilerimizi tekrar gözden geçirmeliyiz. Örgütsel anlamda daha güçlü bir konuma gelip Kıbrıs'ın siyasetini belirleyen önemmli bir siyasi güç olmalıyız.

Halkın Sesi: TDP öteki partilerle kıyasladığımız zaman CTP, UBP ve DP'nin gerisinden geliyor. Halkın TDP' ye yeterli desteği vermemesinin nedenini siz nasıl tanımlıyorsunuz?

M.Harmancı: Birinci sebep CTP nin 2003-2009 yılları arasındaki iktidardaki duruşuyla sol demokrat partileri zedelemesi ve insanların maalesef parti ayrımı yapmadan bu felsefenin başarısız olduğunu kanıtsamasıdır.
İkinci sebep TDP nin verdiği mesajların daha net olması gerektiğini düşünüyorum.'ben buralıyım' söylemi çok eleştirildi. Kendini buralı hisseden herkes, ister Türkiye den gelsin ister Kıbrıs ın kuzeyinde doğup büyüyen Kıbrıslı Türk olsun hiç fark etmeden bu ülke için vergisini veren, çalışan ve kendini buralı gören herkes (buralılık şiarından yola çıkıp) için söylenmiş bir söylemdi. Bunu halka aktarabilme ve eleştirileri göğüsleyebilme fırsatına sahip olamadık. Bu biraz maddi bir işti. Reklamın bu tür propagandalarda çok büyük önemi vardır. Bizde bu konularda geri kaldığımız için Türkiye kökenli seçmen bunu ayrıştırıcı bir söylem olarak algıladı.
Üçüncü sebep de daha önce bölünerek tekrar yeni bir isim altında toplumun karşısına çıktığımız için toplum o güveni bize karşı yeniden tam olarak duymamış olabilir. Bu uzun soluklu bir mücadeledir.

Halkın Sesi: TDP Genel Başkanı Mehmet Çakıcı, halktan fazla tepki ve eleştiri alıyor. Sizce Mehmet Çakıcı konuşmalarında saldırgan tavırlar içerisinde mi? Ya da halk öylemi algılıyor konuşma tarzını?

M.Harmancı: Sn Mehmet Çakıcı kendine özgü liderliği ve üslubu olan birisidir. Siyasi partilerin kadrolarla değerlendirilmesi gerekiyor. Eleştirilerinde siyasal parti başkanlarına değil siyasal partilere yapılması gerektiğini düşünüyorum. Üslup olarak bazen agresif olabiliyor Mehmet Çakıcı ama özünde böyle bir kişiliği yoktur.
Eleştirilerin nerden ve kimden geldiğinde değerlendirilmesi gereken bir tutumdur. Mehmet Bey de kendi öz eleştirisini yapabilecek bir insandır. Bizim de onun da bizi eleştirdiği noktalarda vardır. Bu demokrasinin getirisidir.

Halkın Sesi: UBP ve CTP bir birbirlerine söz düellosuna girmiş görünüyor. Bu iklim tamda TDP' nin önünü açacak bir siyasi iklim. Peki, bu aşamada TDP' nin etkinliği için sivil toplum örgütleri ve halkın TDP' ye yakınlığı ne durumda?

M.Harmancı: Biz sivil toplum örgütleriyle devamlı istişare içerisindeyiz. Prensiplerimizde ne biz onların iç işlerine müdahale edebilecek bir konuma gelmeliyiz ne de sendika ve sivil toplum örgütleri TDP nin iç işlerine müdahale edebilecek bir ilişki biçimi geliştirmelidir. O yüzden biz çok itinalı ve etik değerleri önemseyen bir tutum içerisinde siyasetimizi sürdürüyoruz. Bir sonraki dönemde CTP nin uğradığı bu yanlış ilişki biçiminden yara almak istemiyoruz. O yüzden sivil toplum örgütleriyle dayanışma içerisinde olacağız. Bizim kendi siyasi anlayışımızı tek başına sendikaların belirlemesine de izin vermeyeceğiz. Ama sendikal ve sivil toplum örgütleriyle dayanışma, işbirliğini geliştirme, ortak noktaları bulma ve toplumsal hedeflerde hep birlikte hareket etme anlamında zaten barış platformu içerisinde çok dengeli bir işbirliğini bugüne kadar kurduk. Bizim bir sonraki hedefimiz, Kurultay sonrası, daha çağdaş ilişkiler biçimini (batılı anlamda) yayabilmektir. Diğer sol partilerle birtakım açılımları da geliştiriyoruz. Özellikle BKP ile birtakım işbirliği içerisinde, ileriye yönelik bir çalışma başlatmış durumundayız. Bu ikili çalışma TDP nin en önemli gündem maddesi olacaktır kurultaydan sonra.

Halkın Sesi: Siyasette genç taze, kana gereksinim olduğuna inanıyor musunuz? Sizce gençler ne kadar başarı sağlayabilir? Aslında siyasette gençlik yaşla mı düşünce yapısıyla mı ilgili sizce?

M.Harmancı: Yaşın çok önemli olduğuna inanan biri değilim. Düşünce yapısının oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Genç, bir partiye dinamizm katar. Ama düşüncesel anlamda genç olmanın 20 li ya da 60 lı yaşta olmayla bir ilgisi yoktur. Değişim bakımından partilerin kendilerini yenileme bakımından bir lider, bir kadro olayı seneler boyu işgal etme noktasına gelmişse otomatik olarak da onun düşünce yapısı genç olarak nitelendirilemez, onun düşünce yapısı çağdaş olarak da nitelendirilemez. Sayın Başbakan Eroğlu 70 li yaşlardayım diyor, çok genç de duruyor ama genç düşünce ve çağdaş düşünceye sahip olmadığı bir partinin başında yıllardır ısrarla bulunmasıyla bile ölçülebilir. 1974 den sonra hemen hemen ayni yüzler bu ülkenin kaderini belirledi. Ve bu topluma verebilecek daha fazla bir şeyleri olmadığını düşünüyorum. Ve eminim ki 30 lu 40 lı yaşlar içerisinde çok deneyimli ve gerçekten bu toplumda artık söz sahibi olabilecek ciddi potansiyele sahip insanlar vardır.

Halkın Sesi: Ülkede sizi rahatsız eden şeyler neler? Ne yapılması gerektiğine inanıyorsunuz? Önerileriniz var mı?

M.Harmancı: Göç olgusu beni çok rahatsız eder. Ekonomik sebeplerden dolayı gençlerin umutlarının yok olması beni çok üzer. Partizanca ilişkiler geliştirmeden insanların iş ve aş sahibi olamaması ciddi bir rahatsızlıktır. Siyasal kimliklere göre gençlerin geleceklerinin belirlenmesi tamamen haksızca yapılmış bir tutumdur.
Üzüldüğüm bir diğer nokta Kıbrıslı - Türkiyeli ayrımıdır. Bunu milliyetçilik anlamında söylemiyorum. Toplumsal entegrasyonu başaramayışımızdır beni üzen. Bu konuda ırkçı yaklaşımlar var. Sol ve sosyal demokratlar, ideolojiye inanan insanların bu ırkçı söylemden uzak durması gerektiğine inanıyorum.

Halkın Sesi: Hükümetin genel durumunu değerlendirirseniz neler söylersiniz?

M.Harmancı: Hükümet çok büyük ekonomik bozukluklar içerisinde bir yapı devir aldı. Bunu da anlayışla karşılamak lazım. Ama bu sorunu nasıl aşacağına dair yürüttüğü politikalarda maalesef hükümet direk olarak sınıfta kalmıştır. Siz iktidara gelmeden önce tüm toplum kesimlerine yazılı birde mutabakat verebiliyorsanız bazı değerler için, ondan sonra her Çarşamba bakanlar kurulu sonrasında günü birlik kararlarla bir takım kazanılmış haklara yönelik önlemler alabiliyorsanız bu sizin samimiyet noksanlığınız ve güven yitirdiğinizin en basit tanımıdır. Hükümetin ilk 150 gününde AK Parti ye yaranmak uğruna sosyal dinamitler ile oynayacak konuma geldiğini gördük.

Halkın Sesi: Seçimlerde kazanacak bir taraf mutlaka olacaktır. Siyasi olarak baktığınızda cumhurbaşkanlığını parti mi, kişi mi kazanacak?

M.Harmancı: Ben bu cumhurbaşkanlığı seçimlerinin diğer seçimlerden farklı olacağını düşünüyorum. İki siyasal partinin bir çekişmesi görülüyor şuan için ama belirleyicinin ne CTP ne de UBP olacağına inanıyorum. Ben belirleyicinin geride kalan siyasal partiler olacağına inanıyorum bu kez. Özellikle CTP nin dışında kalan sol partilerin ortak bir aday göstermesi ya da sn cumhurbaşkanı Talat a bir manifesto çerçevesinde bağımsız çıkarak destek verilmesinin taşları yerinden oynatacağını düşünüyorum. Sn Eroğlu' nun ciddi bir rakip olduğu kesindir. Ben sayın Eroğlu'nun aday olacağına da kesin gözüyle bakıyorum.

Halkın Sesi: Yerel seçimlerdeki beklentiniz neler?

M.Harmancı: 18 Ekimde kurultay sürecine giriyoruz, orda seçilecek olan yeni kadrolar hedefleri belirleyecektir. Ben seçim dönemine girmiş bir partide kişisel bazı hedeflerden bahsedebilirim. Hedeflerimizin başında felsefi temeller olmalıdır. Lefkoşa hangi felsefe tarafından yönetiliyor bence en büyük endişemiz bu olmalıdır. Bizim bazı bölgelerde ciddi çalışmalar yapmamız gerekiyor. Bu seçimler halkla bire bir buluşulan, projeleri ve icraatların anlatılabildiği en etkili yöntemdir. Bazı yerleşim bölgelerinde iyi bir ekip çalışması yaparak sıfır olan çalışmamızı ikiye çekebilip belirleyici konuma gelebiliriz de.

Halkın Sesi: Partiniz şu sıralar nelerle uğraşıyor? Yeni faaliyetleri var mı?

M.Harmancı: İlçe kongrelerimizi düzenliyoruz, alt yapımızı tamamlıyoruz ve 18 Ekim deki büyük kurultaya doğru gidiyoruz. Cumhurbaşkanlığı ve yerel seçimlere yönelik birtakım çalışmalara başladık. Kurumsal kimliğimizi daha da geliştirebilmek için yurtdışındaki bağlantılarımızı yürütmekteyiz.

Halkın Sesi: Toplumda partilerin kendi kendilerini yenilemesi yaklaşımına bakış açınız nedir? TDP kendini gerçek anlamda yenileyebiliyor mu?

M.Harmancı: Her siyasal parti bir devinin yaşamak zorundadır. Bu devinin gelişen koşullara adapte olabilmek, dünyadaki gelişmeleri yakından takip edebilmek ve bunları yerelleştirmek, çağdaş değerleri özümleyici bir takım çıkış noktalarını sağlayabilmek gibi şeyler olduğunu düşünüyorum.

Halkın Sesi: "TDP sosyal demokrat bir partidir" demek TDP'yi tanımlamaya yeter mi? Siz TDP'yi nasıl anlatırsınız?

M.Harmancı: Tabii ki yetmez. Sosyal demokrat oluşumuz bir ideolojik duruşumuzla ilgilidir. Sosyal demokrasinin barındırdığı tüm değerleri icra etmek, uygulamak ve benimsemek lazımdır. TDP yi tanımlarken ikinci kullanabileceğiniz husus barışçıl yönü olmasıdır. TDP nin en önemli özelliklerinden biri de dürüstlük ve çağdaşlık noktasıdır. Genç kadrolar tarafından devamlı devinim yaşanan bir parti olması ve kendi kendini yönetebilecek kadar kararlı, korkusuz duruşu TDP yi tanımlayan diğer unsurlardır.

Halkın Sesi: Sizin için geleceği parlak deniyor Genel başkan olursanız neler yaparsınız?

M.Harmancı: Her siyasal başkanın faklı bir duruşu, farklı bir üslubu ve farklı bir projesi olduğuna inanırım. Kişilerin karakterlerinin de yönetim açısından çok önemli olduğu kanısındayım. Benim böyle bir noktadaki duruşum hiçbir zaman kapalı değildir. Kadro anlamında bir hareket yapabilmemizdir önemli olan. Her şeyin zamanı gelir ve toplum sizi o görevi layık görür. Siyasal partileri yaşatan toplumun tepkileri ve buna bağlı gelişmeleridir. Eğer bir zaman böyle onurlu bir görev bana layık görülürse bu görevi de yapmaktan kaçmam. Muhakkak farklı bir duruş sergilenecektir ve partinin bize gösterdiği yol bizi yönlendirecektir.

Halkın Sesi: TDP kendini sorgularken hatalarını görebiliyor mu? Bu hataların ne kadarının üzerine gidebiliyor?

M.Harmancı: Biz parti içerisinde öz eleştiri yaparken en önemli noksanlarımızdan biri de örgütlenme noksanlığı olduğunu vurguluyoruz. TDP kendini sorgularken doğru sorgulayabilme özelliğini ancak örgütlenmesini tamamladığında yargılayacaktır. Örgütlerin yanlış yaptığımız yerde uyarmasıdır doğru olan ve demokratik örgüt yapısı içinde yapılan eleştiriler sonuç alır.

Halkın Sesi: TDP 'Yönetim ve Güç Paylaşımı' başlığı altında görüşülmekte olan Başkan ve Başkan Yardımcısı'nın seçimine yönelik hazırladığı önerileri, Talat'ın ardından, Hristofyas'a da sundu ..Bize bunu açar mısınız? Nasıl bir tepki aldınız? Ne bekliyorsunuz?

M.Harmancı: Biz önce bunu Sayın Cumhurbaşkanı Talat a sunduk. Sonra kendi kamuoyumuza bir basın toplantısı ile duyurduk. Görüşmelerin bize göre önemli bir tarafı olan Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı Sayın Hristofyas'a da sunduk. Bu önerilerin içerisinde çözüm istenirse bulunabileceği yatıyor. Bizin en büyük endişemizdir bu memleketteki çözümsüzlük. Bunun özünde 1- Bir işbirliği ruhu nasıl geliştirebiliriz, 2- Önümüzdeki dönemde çatışma kültüründen uzak uzlaşma kültürüyle birlikte nasıl iki toplum birlikte hareket edebilir, 3- İki taraf arasındaki görüşleri nasıl bir orta noktada uzlaştırabiliriz.
Biliyorsunuz ki Türk tarafının önerilerinde senato içerisinde de başkan ve başkan yardımcısın ortak bir listeyle seçilmesi var. Rum kesiminde ise halk nazarında bir seçimle ve iki tarafın oylarının ağırlandırılmasıyla (Rumların oylarının 7 Türklerin oylarının 3 le çarpılması)bir seçim süreci yaşanması var. Türk tarafının önerilerinde yanlış olan senatoda temsil edilen gerek Kıbrıslı Türk gerekse Kıbrıslı rum siyasal partilerin kendi bölgelerinde sadece propaganda yapması. Rum tarafındaki yanlışlıksa 2 eşit vatandaş arasında oylarının ağırlandırılmasıyla birlikte farklı bir oylama sistemine geçilmesi(benim oyum yarım senin oyun bir olarak).
TDP bu iki öneriyi düzenlemeye gitti. Dönüşümlü başkanlık istiyorsak halkın onayına gitmek zorundayız. Eğer halkın onayına gitmek istiyorsak tüm halkın oylarının eşit olması gerekiyor. İşte bu noktadan yola çıkarak tek listeyi önerdik. Tek listenin eşleşmeli Kıbrıslı bir Türk- Rum başkan ve başkan yardımcısı, başkanlık sistemini önerdik. İki tarafında ilk turda %50 çoğunluğa sahip olması gerektiğini söyledik. Eğer bu yapılamıyorsa oyların toplamında en çok oyu alan 2 liderin ikinci tura kalması ve bu ikinci turda her iki tarafta da en çok oyu alan listenin iş başına gelmesiydi. Buna bir tanpon koyduk, her iki tarafında buradaki iktidarı ele geçirememesi için %40 lık bir oy alması gerektiğini önlem olarak sunduk. Bu da makul, uzlaşıcı ve her iki tarafın da kabul edebileceği dengeli, eşitlikçi bir çözüm olacaktır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.