Akıncı: "İki devletli çözüm söylemi, ilhaka giden yolun taşlarının döşenmesinde bir ara istasyon söylemdir, eylem değildir"
4.Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, iki devletli çözümün altı doldurulamayan bir retorik olduğunu söyleyerek, bunun ilhaka giden yolun taşlarının döşenmesinde bir ara istasyon söylemi olduğunu, bir 'eylem' olmadığını vurguladı. Akıncı, iki devletli çözüm retoriğinin merhum Rauf Denktaş'ın bilindik tezlerinin aynısı olduğunu ifade ederek, Rumların da siyasi eşitlik konusundaki tavırının da bulanık olduğunu, bu tavırla Cenevre'den bir sonuç çıkmasının beklemediğini belirtti.
4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, SİM TV'de Sami Özuslu'nun 'Sabah Kahvesi' programına konuk olarak gündemi dğerlendirdi.
Bu ay sonu gerçekleştirilecek Cenevre zirvesi öncesi düşünceleri sorulan Akıncı, Kasım 2019'da gerçekleşen Berlin zirvesine atıfta bulunarak "Berlin zirvesinde rayından çıkan süreç rayına oturtuldu ama o zirvenin sonuçlarından yeterince faydalanmadı. Mesela Anastasiadis, Crans Montana'da masaya gelen belgenin 30 Haziran değil, 4 Temmuz belgesi olduğunu iddia ederek ortalığı bulandırdı. Crans Montana'dan sonra çağrılarım olduydu, gelin Guterres Belgesini imza edelim demiştim. Berlin'de kararlara etkin katılım vurgusunda bulunuldu. Yine o mutabakatta artık işlerin aynı olmayacağı, sonuç alıcı bir sürece girdik de denilmişti. Berlin sonrası, niyet, irade ve kararlılık varsa, artık sonuca gidilecek bir noktadayız demiştik. Crans Montana sonrası ortaya çıkan bulanıklık giderilmişti. Ama bizde 2020'de bambaşka bir tablo ortaya çıktı. Biz tüm bu kazanımları belgelediğimiz halde, bambaşka bir tavır ortaya çıktı. Çözümden kaçan bir tavır hakim oldu. Bu tavırla Cenevre'den bir sonuç çıkmaz.
Diplomaside nokta yoktur, noktalı virgül olur devam eder ama Cenevre'de Türk tarafının iki devletli çözüm tavrı değişmezse, Rumların siyasi eşitlik konusunda bulanıklığı devam ettikçe sonuç çıkmaz. Ortak bir zemin yoktur" diye konuştu.
"SORUNUN ÇÖZÜMÜNDEN FAZLA MÜZAKERELERDEN BAHSEDİLİYOR"
"Kıbrıs sorunu çözülebilse, Doğu Akdeniz'deki sorunların önemli bir bölümü de geride kalabilir. Kıbrıs bu coğrafyada bir çıban başı gibi durmaktadır. Bölge ülkeleri ayrı ayrı anlaşmalar yaptılar ve bu onları karşı karşıya getiren bir durumdur. Kıbrıs sorunu çözülse, bu anlaşmalar başka türlü yapılır, başka başka haritalar çizilirdi" diyen Akıncı "Sorun çözülemiyor ama ilişkileri de koparmadan nasıl bununla yaşayabiliriz noktasında davranılıyor. Sorunun çözümünden fazla müzakerelerden bahsediliyor. Yani sorunu çözmek yerine ötelemek noktasında hareket ediliyor. Barbaros ve diğer gemiler limana çekildi mesela bu iyi bir gelişmedir. AB ile iyi ilişki kurulmaya çalışılıyor. Ama AB'de de Türkiye'yi tam kucaklayacak bir durum da yok. Türkiye'nin de demokratik yönden sıkıntılar yaşıyor. AB ile 'ne seninle ne sensiz' gibi bir siyaset izleniyor. Kıbrıs sorunu bu bağlamda ilişkileri kopartacak noktaya gelmesin, ilişkiler devam etsin şeklinde bakılıyor. Halbuki bizim tüm sıkıntılarımız Kıbrıs sorununa endeksli. Kimse bu sorunu bizim yaşadığımız gibi göremez, yaşayamaz. İşte bu yüzden en çok bizim sarılmamız gerekmektedir, çözümden kaçmak değil" dedi.
"İLHAK KONUSUNDA YAŞADIKLARIMIZ İŞARETTEN ÖTEDİR"
Son dönemde yükseltilen ilhak konusuyla ilgili bir soruya cevaben Akıncı "Yaşadığımız gerçekler var, yaşanacak olanlar var. Yaşadıklarımız, yaşayacaklarımıza ışık tutuyor. Mesela buraya sürekli şekilde nüfus taşınıyor, ekonomik bağımlılığımız artıyor, suyumuz bile oraya bağlandı. Su getirilmesine karşı değilim, ama kendi suyumuzu boşa harcamamızı, kendi kaynaklarımıza sahip çıkmamızı söyledim. Vananın bizde olması gerektiğini söyledim. Elektrik konusu da aynıdır. Kültürel baskı da var. Türkiye'deki partiler buralarda teşkilatlar kurmaya başladılar. Ve müdahaleler var. Geçen yılki seçimlerde olanları hatırlıyoruz. Tarihin hiçbir döneminde böyle bir müdahale yaşanmadı. Yetmedi, hükümet partisinin kurultayına da müdahale edildi. Bütün bunları yaşıyoruz. Bunlar sinyalden ötedir" dedi.
"İLHAK BUGÜNKÜ KONJONKTÜRDE ZOR AMA GİDİŞ ADIM ADIM O YÖNDE"
"İlhak resmen ilan edilebilir mi, bugünkü konjonktürde zor ama gidişin adım adım o yönde olduğunu görüyorum" şeklinde konuşan Akıncı "Türkiye'de eskiden beri Kıbrıs konusunu ilhakla çözmeyi düşünen bir çok siyasetçi vardır. Bir referandumla ilhak yaparız diyenler oldu. Yenidüzen Gazetesinin yaptığı anketette çarpıcı sonuçlar vardır. O ankette, buraya yerleşen nüfusun lider olarak kendi ülkesindeki lideri cumhurbaşkanı olarak gördüğünü gözlemledik. Dolayısıyıla bir referandum yapılırsa, sonucunun ne olabileceği az çok bellidir. Rumlar da bundan zarar görecektir çünkü Türkiye ile sınır komşusu olacaklardır. İki devletli çözüm sadece bir retoriktir hem de eski bir retoriktir. Zamanında Rumları AB'ye sokan Rauf Denktaş'ın konfederasyon önerisi gibi bir siyaset güdülmektedir. Bilinenin temcit pilavı gibi yeniden ısıtılıp önümüze konmasıdır. İki ayrı bağımsız tanınmış devlet talebi bir geçiş dönemi oyalamasından başka bir şey değildir. Bu bana göre ilhaka giden yolun taşları döşenirken, bir ara istasyon söylemidir, eylemsel bir şey yoktur. Altı dolduralamayan bir retoriktir. Dünyaya maalesef çözüm istemeyen taraf mesajı verilecektir. Zaman kazanmaktan başka bir amaç yoktur, ama Kıbrıs Türkleri de zaman kaybedecek. Rumlar tüm uluslararası kuruluşlarla ve Türkiye ile olan ilikişleri devam ederken, Kıbrıslı Türkler ise olaya uzaktan bakacak" diye konuştu.
"TATAR'LA KÜS DEĞİLİM AMA BU KONULARDA DÜŞÜNCELERİMİZ BELLİDİR"
"Ersin Tatar Cenevre öncesi size fikrinizi sordu mu?" şeklinde bir başka soruya Akıncı "Olmayacak duaya amin diyorsun. Benim görevden gitmem için her türlü uğraş içinde bulunan birisi, istenmeyen adam ilan edilen benim görüşlerimi dinler mi? Tatar'la küs filan değiliz ama bu konularda düşüncelerimiz bellidir. Kendisi Türkiye ile hareket ediyor ve yeni açılımlarının dünyada yankı yarattığı söylemektedir. Ben olumlu bir yankı göremedim hatta bunların olumsuz bir yankı yarattığından zerre kadar şüphem yoktur. Öte yandan Crans Montana'ya kadar Türkiye'nin çözüm istemediğini veya yardımcı olmadığını söylemek doğru olmaz. Ancak orada elde edilen moral üstünlük, hem de Berlin'le bu durum perçinlenmişken, şimdi Cenevre'de bu durumu erozyona uğratacak. Böylece biz daha da yalnızlığa itileceğiz ve bunun Türkiye'ye de faydası olmayacak. Anastasiadis ise rahatlayacak. O oradan çözüm isteyen lider olarak ayrılacak, Türkiye ile Kıbrıslı Türkler ise çözüm istemeyen taraf olarak ilan edilecek" ifadelerini kullandı.
"GALAYA DAVET ALMADIM, ALSAM DA GİTMEZDİM"
Büyük tartışmalara yola açan TRT dizisiyle ilgili düzenlenen galaya "davet aldınız mı, aldıysanız ne cevap verdiniz?" şeklindeki bir soruya da Akıncı "hayır almadım ama Cumhurbaşkanı olsaydım da davet etmezlerdi diye düşünüyorum" diye cevap verirken, tarihin barışçıl bir perspektiften anlatılması gerekliliğinin altını çizdi.
"Davet gelseydi de gitmezdim" diyen Akıncı "Sayın Tatar orada düzenlenen etkinlikte yaptığı bir konuşmada 'cehennemle cennet bir araya gelirse, Türklerle, Rumlar bir araya gelebilir' şeklinde bir laf etti. Bu zihniyet bizi orada zaten istemezdi. Bir de pandemi gerçeği vardır, böylesi etkinlikler sakıncalıdır" dedi.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.