İÇ HABERLER
okuma süresi: 9 dak.

Oğuz Vadilili: Ülkemizin en önemli ihtiyacı su, ama sondaja ayrılan bütçe çok az

Oğuz Vadilili: Ülkemizin en önemli ihtiyacı su, ama sondaja ayrılan bütçe çok az

Jeoloji mühendisi, Jeoloji ve Maden Dairesi Sondaj Şubesi Sorumlusu Oğuz Vadilili, ülkemizin en önemli ihtiyaçlarından suyun çıkarılması için sondaja ayrılan bütçenin az olduğunu vurguladı. Vadilili, Çatalköy'de buldukları ülke tarihinde ki en verimli su kuyusu sürecine ilişkin tüm detayları Kıbrıs Postası'na anlattı...

Yayın Tarihi: 30/07/24 12:35
okuma süresi: 9 dak.
Oğuz Vadilili: Ülkemizin en önemli ihtiyacı su, ama sondaja ayrılan bütçe çok az

Jeoloji mühendisi, Jeoloji ve Maden Dairesi Sondaj Şubesi Sorumlusu Oğuz Vadilili, Çatalköy’de buldukları suyun sürecini ve sondaj çalışmaları için detayları paylaştı. Vadilili, 2015 yılından itibaren Jeoloji mühendisi ve Jeoloji ve Maden Dairesi’ne su sondajları için ayrılan bütçenin çok küçük rakamlardan oluştuğunu dile getirdi.

“BELEDİYELER, MAZOT KATKISI YAPIYOR”

Dairenin bilgi, beceri ve tecrübesinden faydalanmak isteyen tüm belediyelerin sondaj esnasında kendilerine ama az ama çok genelde mazot katkısı yaptıklarını işaret eden Vadilili, onların destekleri ile kazı süreçlerinin gerçekleştirildiğini anlattı.

“SONDAJ ŞUBESİ ÇALIŞANLARI İLE NE KADAR GURUR DUYSAK AZDIR”

Jeoloji ve Maden Dairesi’nin lokasyon tespiti yapma bilgi ve tecrübesinin, kazı yapmak için gerekli olan yüksek derecede efor, bilgi ve beceriye ek olarak belediyelerinde yapmış olduğu maddi katkıların bu süreci hep birlikte yaşamayı, hep birlikte başarmayı sağladığının altını çizen Oğuz Vadilili, “En önemlisi bu kuyunun kazılmasında Sondaj Şubesi çalışanları ile ne kadar gurur duysak azdır. Ayrıca bunun dışında katkı koyan herkese de teşekkür ederim” dedi.

SONDAJ ÇALIŞMASINA NEDEN GEREK DUYULDU?

2016 yılına kadar ülkemizde su ihtiyacının tamamen yerel kaynaklardan karşılandığını, günümüzde ise yerel kaynakların yanında Türkiye Cumhuriyeti’nden de gelen suyun da sisteme dahil edildiğini işaret eden Vadilili, “Hatta 2024 yılında dış kaynak miktarı 44 milyon metreküpe bile ulaştı” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti’nden gelen suyun bazı bölgelere ulaşımının halâ daha tam olarak sağlanmadığını, bu bölgelerden bazılarının Dikmen Belediyesi, Alsancak-Lapta Belediyesi ve Çatalköy-Esentepe Belediyesi sınırları içerisindeki yerler olduğunu aktaran Oğuz Vadilili, “Takdir ederseniz ki son yıllarda içme ve kullanma suyu tüketimi ve talebinde ciddi bir artış vardır” ifadelerini kullandı. Vadilili, Çatalköy Belediyesi’nin bu talebinin Türkiye Cumhuriyeti’nden gelen su ile karşılayamayınca Jeoloji ve Maden Dairesi’nin yerel kaynak bulunmasına yönelik talebi olduğunu belirtti.

ÇALIŞMA NASIL BAŞLADI?

Jeoloji ve Maden Dairesi’nin gerek sözlü gerekse yazılı yapılan talep ile çalışmaya başladıklarını dile getiren Jeoloji Mühendisi Vadilili, “Öncelikle su ihtiyacının belediyenin hangi bölgesi için olduğunu öğrendik. Sonra o bölgeyi besleyen ishale hatlarının dağılımı bilgisini” dedi.

Kazı lokasyonu belirlerken bu bilgilerin çok önemli olduğuna dikkat çeken Vadilili, “Akifer içerisinde bu alanlara yakın bir lokasyon belirlemek yatırım maliyetini aşağı çeken faktördür. Çünkü Beşparmak Dağlarında yeni bir su kuyusu kazmak, elektrik ve ishale hattı çekmek ciddi rakamlardır” şeklinde konuştu. Bu rakamların 250-300 bin Doları bulabildiğinin altını çizen Oğuz Vadilili, sadece özel sektörün kazı maliyeti için istediği kazı maliyetinin 100 bin Dolar olduğunu vurguladı.

Araştırma bölgesi genel hatları ile belirlendikten sonra sondaj noktasını belirlemek için Jeoloji ve Maden Dairesi’nin ilgili mühendisleri ile birlikte jeolojik-hidrojeolojik araştırma başlatıldığını aktaran Oğuz Vadilili, Çatalköy için de sürecin bu şekilde ilerlediğini işaret etti.

Sondaj noktasının belirlenmesine gelince arazi çalışması yaptıkları ve uygun lokasyon arayışı içerisinde oldukları süreçte 1967 yılında kazılmış EB-10 kuyusu olarak isimlendirilen su kuyusunda verim azalması yaşandığı bilgisini edindiklerini söyleyen Vadilili, “Bizler araştırmaya başladığımız dönemde çalışan kuyunun verimi 50 metre küp saatte iken 5 metreküp saate düştüğü bilgisi bize verildi” dedi.

Kendilerinin ilk araştırmaya başladıklarında bu kuyunun verimin iyi olduğu için bu alana yeni bir sondaj yapılmasını ilk tercih olarak görmediklerini belirten Oğuz Vadilili, “Çünkü verimli kuyuların yanına bir yenisini kazmayız. Fakat artık durum değişmişti” ifadelerini kullandı.

Sonrasında EB-10 kuyusunu incelemeye başladıklarında kuyunun derinliğinin 114 metre olduğu bilgisini arşivlerden edindiklerini vurgulayan Vadilili, “Kuyu Girne Sıradağları üzerinde Jura-Üst Kretase yani 150-200 milyon yıl yaşında ki Hilaryon kireçtaşı olarak isimlendirdiğimiz mermerleşmiş kireçtaşları üzerindeydi” dedi. Oğuz Vadilili, ayrıca lokasyonun kuzey güney doğrultulu hilaryon formasyonun enine kat eden fay hattının da üzerinde bulunduğuna dikkat çekti.

SONDAJ ÇALIŞMASI NASIL YÜRÜTÜLDÜ?

Sondaj lokasyonu belirleme ve hazırlanması süreçlerinin yaklaşık 4 ay sürdüğünü, sonra emek harcayarak suyun yüzeye çıkmasını sağlayacak olan sürecin Jeoloji Ve Maden Dairesi Sondaj Şubesi mühendisi ve sondörleri tarafından yürütüldüğünü ifade eden Vadilili, “En son dağda kireçtaşında yani sondaj makinesini zorlayacak lokasyon da kazı 2018 yılında yapılmıştı” şeklinde konuştu.

O günden sonra ihtiyaca da bağlı olarak Çatalköy kuyusunun dağda belirledikleri ilk kuyu olduğunu anlatan Oğuz Vadilili, “Hal böyle olunca kazı da birçok mekanik aksaklıklar ile başladı. Yaklaşık 1,5 ay mekanik aksaklıklar ile uğraşmak yedek parça tedariği sağlamak ile geçti” dedi.

Dağda kompresörün bastığı hava basıncı ile çalışan darbeli çekiç maktap hammer ile çalıştıklarını ifade eden Vadilili, “Elimizdeki mevcut hammer ile çok yavaş ilerleme sağladığımız için yenisini tedarik etmek zorunda kaldık. Yeni hammer ile kazı süratimiz günde 50 metre civarında oldu” dedi.

101 metrede suya girdiklerini fakat kazı esnasında kullandıkları sondaj köpüğü ve hava yardımı ile suyun dışarı anlamlı bir gelişi olmadığını işaret eden Oğuz Vadilili, “123 metre derinlikte fay yüzeyini kestiğimizi anladıktan sadece 3 metre sonra sondaj devam ederken hava ile yüzeye 18 yıllık sondaj mühendisliği hayatımda görmediğim miktarda suyun çıktığına şahit oldum” ifadelerini kullandı.

Vadilili, o süreci şu şekilde anlattı:

“Saat gece yarısı 11 civarlarıydı. Orada olup görmeniz gerekirdi tüm ekip adeta çocuklar gibi mutlu olmuştuk. Artık hatırı bir su bulmanın da verdiği gurur ve huzur ile kuyuyu daha derine kadar kazıp bitirmeye çalıştık. 166 metreye ulaştığımızda darbeli çekiç matkabın çalışması için verdiğimiz hava basıncı ki bu miktar yaklaşık 22-23 atmosfer basınçtır ve hammer yeraltı suyunun basıncını yenmediği için çalışmamaya başladı. Aslında bu belirtiler bize ciddi miktarlarda bir suya ulaştığımızı söylüyordu. Üzücü olan şudur ki kuyu litolojik olarak bitmiş değildir. Yani kireçtaşından çıkıp geçirimsiz bir zemine örneğin kile girmiş değildir. Daha derine kazabilmek için farklı bir matkabımız da bulunmadığından ileri ki zamanda ihtiyaç duyulursa derinleştirilmek üzere kuyu kazısını 168 metrede durdurduk”

SUYUN MİKTARINI NASIL ÖĞRENDİNİZ?

Sondaj esnasında elde ettikleri bilgilerin, kendilerine güzel sonuçlara ulaşacaklarını müjdelediğini, fakat her zaman için temkinli olmak ve gerçek su miktarını denemenin yani dalgıç pompanı vermesini beklemek gerektiğini söyleyen Oğuz Vadilili, “Su Dairesi’nin öngördüğümüz derinliğe ve öngördüğümüz verime sahip dalgıç pompayı kuyuya indirmesi ile deneme işlemi başlatıldı” dedi.

Kuyudan dalgıç kapasitesi kadar suyun yani saatte 80 ton suyun alındığında su seviyesinin aşağıya düşmediğinin tespit edildiğine dikkat çeken Vadilili, “Yani statik su seviyesi, dinamik su seviyesine dönüşmedi. Bu veri bizim Girne Sıradağlarında daha önce rastlamadığımız kadar güzel bir veriydi. Hal böyle olunca kuyu da ülke tarihinde ki en verimli su kuyusu olarak anılmaya başlandı” diyerek sözlerini noktaladı.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.